Hz Ali'nin, “Haksızlığın önünde eğilmeyin." sözü ile Hz. Muhammed’in, “Haklı bile olsa münakaşayı terk eden kimseye cennetin kenarında bir köşkü garanti ediyorum.” ifadesinden maksat nedir?
- Bu bir çelişki değil midir?
Değerli kardeşimiz,
Haksızlığın önünde eğilmek, kişinin korkaklığından, âcizliğinden ötürü hakkı savunmaktan geri durması, susması manasına gelir. Bu ise şu hadisin emrine aykırıdır:
“Sizden bir kimse, münkeri / kötülüğü gördüğü zaman, onu eliyle defetsin. Buna güçü yetmezse diliyle onu defetmeye çalışsın. Buna da gücü yetmezse kalbiyle ona / o çirkin işe buğz etsin. İmanın en zayıf mertebesi budur.” (Müslim, İman, 78).
İşte Hz. Ali (ra) böyle bir duruma düşmenin yanlışlığına dikkat çekmiştir. Şüphesiz hadiste yer alan “kötülüğü defetme” emri de mutlak değil kayıtlıdır, şartlara bağlıdır. Bir haksızlığı ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, daha büyük bir haksızlığın yapılmasına imkân verecekse, böyle bir haksızlığı ortadan kaldırmak vacip olmaktan çıkar haram olmaya başlar. Bu konuda “Her söylediğin doğru olmalı, ama her doğruyu söylemek doğru değildir.” prensibi önem arz etmektedir.
Hadiste ise, cedelleşmeye, münakaşaya dayalı bir ortamın hakka hizmet etmeyeceğine, hakkın ortaya çıkmasına katkı sağlamayacağına dikkat çekilmiştir. İlgili hadis için (bk. Zevaid, 1/157; Kenzu’l-Ummal, 3/644).
İlmî münazaradaki fikir alışverişinden hakikat doğar. Ancak, hissî münakaşadan, cedelleşmeden hakikat değil, benlik ve enaniyet ateşinin kıvılcımları ortalığı kavurmaya başlar. Münakaşada taraflar hakkın hatırını saymak yerine kendi egolarının hatırlarını üstün tutarlar. Karşı tarafta elmas bulunsa onun gözünde kömür olur. Bütün maksat karşı tarafı yenmek olur. Hakka, hakikate taraftar olmak yerine, kömür de olsa kendi sözlerinin elmas kabul edilmesine gayret eder. Allah’ın rızası yerine nefsin rızası esas alınır. Hadiste -dolaylı olarak- bu gerçeğin altı çizilmiştir.
Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, hadis ile Hz. Ali (ra)’in sözleri arasında bir çelişki yoktur. Hedefleri ayrı, makamları farklı hakikatlerdir. Çünkü, “Her makamın bir makalı vardır = Her yerin kendine yakışan bir söz hakkı vardır.”
Hadisin hedefinde insanları kibirden, büyüklük taslamaktan, egoyu tatmin etmekten, karşı tarafa demagoji, cerbeze ile haksızlık yapmaktan men etmek vardır.
Hz. Ali (ra)’in hedefinde ise, kişileri zillete düşmekten, alçaklığa razı olmaktan, zulme boyun eğmekten, karşı tarafın kibir ve gururuna karşı tezellül ve alçaklık konuma düşmekten uzaklaştırmak vardır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Öldürüleceğini bilen ve öldüren adamı tanıyan sahabenin durumu nedir?
- "Şahsınıza yapılan kötülüğü affedin, milletinize yapılanı affetmeyin." sözünü nasıl anlamlı?
- Peygamber Efendimiz, tuvalete girerken başını örter miydi?
- Hz. Ali'nin vefatı / şehid edilmesi nasıl olmuştur? Mescide gitmeden önce evde abdest aldığı sırada neler söylüyordu?
- "Bana iman eden ve beni tanıyan Ali ibn Ebu Talib’in velayetini tanısın. Onu kendine veli tanıyan beni kendine veli tanımıştır ve beni tanıyan Allah’ı da tanımıştır." anlamındaki hadisi açıklar mısınız?
- Resulullah'ın Hz. Zübeyr'i katleden kişinin cehennem ehli olacağını bildirdiği, bu sebeple Hz. Zübeyr'i katlettiğini söylemeye gelen o kişiyi Hz. Ali'nin kovduğu ve cehennemlik olduğunu söylediği doğru mudur?
- Ebu Bekir'in imanı bir kefeye ümmetimin imanı bir kefeye bırakılırsa Ebu Bekir'inki ağır basar, diye bir hadis var mı, varsa kaynağı nedir?
- İslam'a göre devlet başkanı nasıl seçilir?
- Hz. Ali'nin çocuklarının isimleri neden Ebu Bekir, Ömer, Osman değildir?
- Halifelik ilk olarak Hz. Ali'nin hakkı mıydı? "Ben kimin dostu isem Ali de onun dostudur." hadisini nasıl anlamamız gerekir?