Hiçbir hayrı küçümsemeyin, sözü hadis mi?

Tarih: 12.11.2022 - 12:41 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hiçbir hayrı küçümsemeyin, hangisinin sizi cennete götüreceğini bilemezsiniz. Hz. Muhammed (s.a.v)
- Bu söz hadis mi, hadis ise nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hiçbir iyiliği küçük görme, anlamında bir hadis var, ancak, "hangisinin sizi cennete götüreceğini bilemezsiniz", kısmı bu hadiste geçmez.

Muhtemelen, ilgili hadisin manasına uygun bir yorum yapılmış ve yorum da hadis gibi nakledilmiş.

Bu durumda yapılması gereken, önce hadisin kaynağıyla verilmesi, sonra da yorumun eklenmesi şeklinde olmalıydı.

Her İyilik Sadakadır

İlgili hadislerden biri şöyledir:

“Sakın hiçbir iyiliği küçük görme, velev din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi bir iyilik de olsa.” (Müslim, Birr 144. Ayrıca bk. Ebu Davud, Libas 24; Tirmizi, Etime 30)

İyiliği iyilik olarak takdir etmek ve yerine getirmek lazımdır. İyiliği küçük görmek, önemsememek, iyilik bilincine sahip olmamaktan ileri gelir. Burada Resul-i Ekrem (asm) Efendimiz, Allah’a itaat ve insanlara iyilik ve ihsan olarak bilinen hiçbir şeyin küçük görülmemesini, azımsanmamasını tembih etmektedir. “Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi tabiî bir davranış olsa bile” diye çok çarpıcı bir örnek vermektedir.

Tirmizi’deki bir rivayette (Birr 36) “Din kardeşinin yüzüne gülümsemen sadakadır.”, bir başka hadiste de “Her maruf sadakadır. Din kardeşini güler yüzle karşılaman da maruftandır.” (Tirmizî, Birr 45) buyurulmaktadır.

Dünyayı Küçük İyilikler Kurtaracak

Din kardeşini güler yüzle neşeli bir şekilde karşılamak onu sevindirir ve içini rahatlatır. Bir mümini sevindirmek ise, hiç şüphesiz başlı başına bir iyiliktir.

Gerçekten bir çoğumuz, küçük şeyleri “iyilik” olarak değerlendirmemek yanılgısına düşeriz ve böylece dindeki iyilik imkânlarını kullanamayız. Bu ise, giderek yozlaşan bir günlük yaşantıyı gündemimize getirmektedir. Oysa iman uyanıklığı ve şuuru içinde yaşayanlar, kimsenin tahmin etmediği birçok noktada iyilik ve hayır işleme fırsatı bulurlar.

İyiliksever olmak, mutlaka büyük iyilikler yapmak demek değildir. Küçük olsun büyük olsun iyiliğe tam bir iyilik nazarıyla bakmak gerekmektedir.

Hadisi nasıl anlamalıyız?

İyilik diye tercüme ettiğimiz maruf kavramının dinimizde ne kadar kapsamlı bir kelime olduğunu biliyoruz. Herhangi bir iyiliği küçük görmek, önemsememek bizlere yakışmaz. Hatta tabii davranışlarımızdan saydığımız bir şey bile iyilik olarak adlandırılabilir. Nitekim başkalarına karşı güler yüzlü olmayı hiç önemsemeyebiliriz; fakat bir insana güler yüz göstermek karşımızdakine yaklaşım tarzımıza, dolayısıyla onun da bize yaklaşımına tesir eden ilk etkendir. Çünkü bu davranışımız muhatabımıza saygı ve sevgi duyduğumuzun dışa akseden görüntüsüdür. İnsanların başkaları hakkındaki ilk intibaları oldukça önemlidir.

Bu açıdan düşünüldüğünde selam verip almak ve kucaklaşmak, bunları yaparken de güler yüzlü olmak muhatabımıza ulaştıracağımız ilk mesaj olma özelliğini taşır.

Sevap, davranışlarımızın Allah katında kabul görmesidir. Davranışı sevaba dönüştüren onun niceliği değil, niteliğidir. Ameli sevaba çeviren şey öncelikle niyettir.

Söz konusu niyet ise, Allah’ın sevgisini ve rızasını elde etmek dışında hiçbir amaç gözetmemektir.

Bu yüzden hiçbir iyilik küçük görülmemelidir.

Basit gibi görünmekle beraber geçmiş günahların silinmesine vesile olan nice davranış vardır.

Bazen susuzluktan dili sarkmış ve ölmek üzere olan bir köpeğe iki yudum hayat suyu temin etmek, bazen gelip geçene rahatsızlık veren yoldaki bir taşı, çer çöpü alıp kenara koyuvermek sonsuz mutluluğun kapılarını açmaya vesiledir.

Allah rızası için bir hasta ziyareti, meleğin, “İyi ettin! Attığın adımlar hayırlı olsun, cennette bir yerin yuvan olsun.” (Tirmizi, Birr, 64) muştusuyla karşılık bulabilir.

Ve bazen tatlı bir söz, cehennem ateşini söndürebilir, bir güler yüz, sevap hanesine artı olarak kaydedilebilir.

İşte bu yüzden “Hiçbir iyiliği küçümseme.”

Unutmamak gerekir ki, damlaya damlaya göl olur, küçük küçük zerrelerin bir araya gelmesinden dağlar oluşur.

Belki o küçük iyilik sebebiyle, ahirette, sevapların günahlarından daha ağır gelip doğrudan cennete girilebilir.

Nitekim "Zerre ağırlığında bir hayır isleyen, onun karşılığını görecektir." (bk. Zilzal, 99/7-8) mealindeki ayet-i kerime, kıyamet günü, zerre kadar iyiliğin ve zerre kadar kötülüğün hesap edileceğini bildirmektedir.

Buna göre:

- Maruf dediğimiz iyilik duygusu ve uygulaması İslam’da önemli bir yer tutar.

- İnsanlara güler yüz göstermek dinimizin edep kurallarından biridir.

- Hiçbir iyiliği küçük görmemek gerekir.

- Özellikle uzaktan gelene ve yolculuktan dönene güler yüzlü davranılmalıdır.

- Küçük görülen bir iyilik, haşir meydanında mizanın ağır gelmesine ve doğrudan cennete girmeye vesile olabilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun