Haram malı sadaka olarak vermek hayır mıdır? Müslümanların sırtından haram yollarla kazandığı parayı, kişinin elinden zorla alıp fakire fukaraya dağıtsa, günah mı işlemiş olur?

Tarih: 01.12.2006 - 03:25 | Güncelleme:

Soru Detayı
Düşünün ki bir kötü adam var (Müslüman ya da başka bir dinden) Bu kötü adam Müslümanların sırtından haram yollarla, mesela eroin satmak, ya da hırsızlık yapmak, haraç kesmek gibi şeylerlen para kazansa ve bir mümin gelse, ondan o Müslümanların sırtından haram yollarla kazandığı parayı alsa ve bu parayı da fakire fukaraya dağıtsa, bu hayır mıdır ya da günah mı işlemiş olur?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

Haram yoldan kazancı olan kimselere, devlet ve devletin yetki verdiği kimseler engel olabilir ve mallarına el koyabilir. Devletin yetki vermediği kimseler böyle mallara el koyamadığı gibi istediği gibi de kullanamaz. Buna dikkat etmek gerekir. Çünkü haramı engellemek için kullanılan yolun da helal olması lazımdır.

Haramı helal olmayan bir yolla engellemek de doğru değildir. Ancak kendi isteğiyle bu malları veya paraları verirse, o zaman fakir fukaraya veya hayır kurumlarına verilebilir.

"Haram yolla elde edilen parayı veya malı ne yapmak gerekir?" konusuna gelince:

Haram yollarla elde edilen para veya mal da haramdır. Meşru olmayan yoldan kazanılan bir malı, bir parayı şahsın kendisinin yemesi caiz olmayıp, haramdır. Eğer bu mal hırsızlık, gasp gibi yollarla haksız yere ele geçirilmişse, insanın onu kazancından ayırması, uzaklaştırması gerekir. Bu halde sahibi belli ise, malın ona verilmesi gerekir. Esas sahibi ölmüş olunca da hak mirasçılarına verilir. Şayet sahibi kaybolmuşsa, ortaya çıkana kadar bekletilir. Çıkınca da meydana gelen artışlarla birlikte sahibine teslim edilir.

Gerçek sahibi bilinmeyen mal, birkaç şekilde olur. Ya sahibi ölmüştür, ya kaybolmuştur veya millet malından haksız bir şekilde alınıp zimmete geçirilmiştir. Ayrıca bugün sık sık karşılaşılan bir hal olan faiz yoluyla da geçmiş olabilir. Esas olan, mümkün mertebe faiz müesselelerine para yatırmamaktır. Fakat çeşitli sebeplerle bankada bulunan paraya faiz tahakkuk etmişse, onun sarfı da yukarıda zikredilen haram mallarla birlikte mütalâa edilebilir.

Sahibi bilinmeyen haram malı veya faiz yoluyla ele geçen parayı sarf hususunda İslâm hukukçularının farklı görüşleri bulunmaktadır. Bu meseleyi haram malın sarfı bahsinde anlatan İmam Gazalî Hazretleri, iki ciheti dikkate vermektedir. Birisi, o malın tasadduk edilmesi, öbürü ise, temiz bir mal olmadığı gerekçesiyle fukaraya sadaka olarak verilemeyeceğidir.

İkinci görüşü benimseyen âlimlerden Fudayl bin İyad, eline geçen iki dirhem paranın helâl yoldan kazanılmış olmadığını fark edince, onu götürüp taşların arasına koymuş ve “Ben ancak helâl ve temiz olan malı tasadduk ederim. Kendim için hoş görmediğimi başkası için de uygun görmem.” demiştir.

İmam Gazalî, Hz. Fudayl’ın bu hâlini anlattıktan ve bu görüşü bir derece kabul ettikten sonra, bu görüşleri destekleyen naklî delilleri sıralamaktadır.

Resul-i Ekrem (asm) bir ceneza defninden dönüşünde Kureyşli bir kadının verdiği ziyafete davet edilmiş; önüne konulan kızartılmış koyunun haram olduğu bildirilince, “Bunu kaldırın ve esirlere yedirin.” buyurmuştur.(Tirmizî, Savm: 3)

Yine bir diğer naklî delil de şöyle:

Bizans’ın İranlılara galip geleceğini haber veren Rum Sûresinin ilk âyetleri nâzil olunca, müşrikler Peygamberimizi (asm) yalanlayarak alaya aldılar. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir (ra), Peygamberimizin (asm) müsaadesiyle müşriklerle bahse girişti. Sonunda Kur’ân’ın verdiği haber doğru çıktı. Hz. Ebû Bekir (ra) de iddiada ortaya konan develeri müşriklerden aldı. Ancak bu arada kumar haram kılındığı için, Resul-i Ekrem Efendimiz (asm),

“Getirdiğin bu mal şüphesiz haramdır. Onu Müslümanlara sadaka olarak ver.”

buyurdu. Bilindiği gibi, karşılıklı bahis de kumara girmektedir.

Her iki görüşle ilgili geniş açıklamalarda bulunan İmam Gazalî özet olarak şunları söylemektedir:

"Zarurî olarak bilinir ki, bu malı hayırlı bir yere sarfetmek, denize atmaktan daha hayırlıdır. Bunun ne atana, ne de malın sahibine bir faydası vardır. Halbuki bir fakirin eline verildiği takdirde, o fakir faydalanacağı gibi, mal sahibine de duacı olacaktır."

“Kendimiz haramı nasıl yemiyorsak, fakirlere de yedirmeyiz.” görüşünde olan âlimlere ise Gazalî şu cevabı vermektedir:

“Bu söz doğrudur. Fakat bu mal ona ihtiyacımız olmadığı zaman bize haramdır, fakire ise helâldir.”(İhyâ, 2: 127-132)

Bu durumda gerek faizli parayı, gerekse başka yollardan ele geçmiş bulunan parayı fakirlere tasadduk etmek mümkün olduğu gibi, bir hayır kurumuna vermek de mümkündür. Sadaka olarak verilen bu paradan ne bir ecir beklenir, ne de sevap. Sadece para en uygun bir şekilde elden çıkarılmış olur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

chicek

devlet görevlisiyim, çalıştığım kurumdan ilaç parası alıyorum fakat o ilaçları kullanmıyorum. bu yüzden ilaç paralarını ihityacı olan birine veriyorum. bundan dolayı sorumlu olur muyum?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör (ahmet)

Genellikle hasta olunca yardım edilir. Hasta olmadığı halde hastaymış gibi yardım almak doğru değildir ve helal olmaz. Ancak size yapılan yardım hastalığa bağlı değilse bu yardımı istediğiniz kimseye yapabilirsiniz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mumukoksal

soru sormadan siteden arayıp okumayı tum arkadaslara tavsiye ediyorum.Sorumu sormadan istediğim cevaba ulaştım.Teşekkür ederim.Allah a emanet olunuz

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
reyhani

Allah sizlerden razı olsun ve daha cok hizmet nasib etsin, sadıkların nazarı ve himmeti üzerinize olsun.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun