Hakim, bir kişinin zina ettiği kesinleşmemişse, kanaatiyle ceza verebilir mi?

Tarih: 23.07.2015 - 05:20 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İbni Abbas'tan: Rasulullah (asm) şöyle dedi: 
“(Zina suçu sebebiyle) herhangi bir kimseyi beyyinesiz olarak recmedecek olsaydım falan kadını recmederdim. Çünkü onun konuşmasından, vaziyetinden ve yanına girip çıkanlardan dolayı ciddi bir şüphe hasıl olmuştur.”
- Peygamber bu sözü Nur Suresi indikten sonra mı söyledi yoksa Nur Suresinden önce mi söyledi?
- Biliyoruz ki Nur Suresinde zina yapanlara yüz sopa vurulur, recm cezası değil. Açıklayabilir misiniz?
- Ayrıca bu hadisi açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

- İbn Abbas’ın rivayet ettiği ilgili hadis sahihtir. (bk. Buhari, Talak, 31;  Müslim, Hudud, 12-13(1497); İbn Mace, Hudud,11/2559)

- Bu olayın Nur suresinden önce mi sonra mı olduğunu tespit edemedik. Ancak Raşit halifelerin de recmettikleri bilinmektedir. Hz. Ömer’in:

“Korkarım birileri 'Allah’ın kitabında görmüyoruz.' diyerek recm cezasını inkâr ederler. Halbuki Resulullah recmetti, ondan sonra da biz recmettik.” (Buhari, Hudud, 30)

demesi, Nur suresinden sonra da recm cezasının uygulandığını gösterir.

Raşit halifelerin tatbikatı, Hz. Peygamber (asm) tarafından onaylıdır. “Benden sonra onların izini takip edin.” manasındaki nebevi emirler bunun göstergesidir.

- Hz. Peygamber (asm)'in ve raşit halifelerin recmettiğine dair birçok sahih hadis vardır. Nitekim Hz. Ebu Hureyre’nin bizzat katıldığı recim olayları vardır. [Buhari, Hudud, 30; Müslim, Hudud, 25(1697); Tirmizi, Hudud,8 (1433); İbn Mace, Hudud, 2549]
Nur suresi İfk olayı ile ilgili olduğuna göre, yaklaşık hicretin 4. yılında inmiştir. Oysa Hz. Ebu Hureyre hicretin 7. yılında Müslüman olmuştur. Bu ise recm cezasının Nur suresinin inmesinden sonra da uygulandığının açık göstergesidir. (bk. el-Ayni, Umdetu’l-Kari, 23/291)

Recim cezasının Hz. Peygamber (asm) ve Raşit halifeler devrinde tatbik edildiğine dair sahabe ve ümmetin diğer alimleri arasında ittifak edilen bir mesele olduğu hususu ilgili bütün tefsir ve hadis kaynaklarında yer almaktadır. (Misal olarak. bk. Taberi, Razi, İbn Kesir, Ebu’s-Suud, Maverdi, Alusi, İbn Aşur, Nisa- Nur surelerinin ilgili ayetlerinin tefsiri. Ayrıca bk. Nevevi, İbn Hacer , el-Ayni/Umdetu’l-Kari, İbn Battal, Tuhfetu’l-Ahvezi, Avnu’l-Mabud, ilgili hadislerin şerhi)

Demek ki, Nur Suresinin ilgili ayeti indikten sonra, hem Peygamber Efendimiz zamanında hem de Raşit Halifeler döneminde recm cezası uygulanmıştır. Ancak bu ceza, kişinin kendisinin hakim huzurunda itirafıyla uygulanmıştır.

Cevap 2:

Soruda geçen hadis rivayeti, İslam hukuk sisteminde şüphe ve ihtimallere dayanılarak suçun varlığının kesin olmayacağını ve cezaların verilemeyeceğini göstermektedir. Çünkü, bir kimseye zina cezasının verilebilmesi için şahsın bizzat o suçu ayrı ayrı dört defa ikrarı veyahut onun o suçu işlediğine dair beyyine (dört erkek şahidin o günah işlenirken gördüklerine şahitlik etmeleri) gereklidir ve şarttır. Zira bu hukuk sisteminde beraet-i zimmet asıldır. Yani suçlu olduğu ispat edilmedikçe herkes suçsuz kabul edilir; birtakım zan ve şüphelere dayanılarak şahıs cezalandırılmaz.

Demek ki, suçların tespitinde şüphelere, ihtimallere ve bazı karinelere yer vermek suretiyle, kişiyi suçlu kabul edip hakkında had cezası uygulamak, hukuk sisteminin temelini oluşturan ve amacını belirleyen adalet temelinden yıkılır; haklar birbirine karışıp masum insanların bir kısmı veya çoğu kendini töhmet, şüphe ve ihtimal rüzgarından koruyamaz hale gelirdi.

Nitekim söz konusu olayda, Peygamber Efendimizin (asm) huzurunda kocasıyla mülâanede bulunan kadının gerek tavırları, gerek kullandığı kelimeler ve halk arasında bıraktığı şüpheli durumlar onun ahlaksız bir kadın olduğunu gösteriyordu. Ancak zina ettiğine dair ne ikrarı ve itirafı vardı, ne de aleyhine şahitlikte bulunan dört erkek şahit bulunuyordu.

O bakımdan Allah Resulü (asm) hukukun ana kaidelerine sadık kalıp onun recmine, yani taşlanarak öldürülmesine karar vermemiştir. Şüphesiz Peygamberimiz (asm)'in bu açık beyanı ve uygulamadaki hassasiyeti kıyamete kadar İslam hâkimleri için en sağlam kıstas olarak bulunuyor.

Böylece hiçbir şahıs hakim huzuruna çıkarılmadan ve suçlu olduğu ispat edilmeden cezalandırılamaz.

Özetle:

- Kişinin suçlu sanılmasından dolayı had cezası uygulanamaz.

- Zina suçu ancak dört erkek şahidin şartlarına uygun şahitliğiyle veyahut kişinin dört defa ayrı ayrı ikrar ve itirafıyla sübut bulur ve o takdirde had cezası uygulanır.

- Suç sübut buluncaya kadar kişi suçsuz kabul edilir.

- Hakim veya yetkili makam sadece kendi bilgi ve içtihadına dayanarak had cezasına karar veremez.

- Ortada beyyine ve itiraf yok, sadece birtakım şüpheler ve söylentiler varsa, hakim şüphe ve söylentiye istinaden had cezasına karar veremez.

- Had cezasını savmak mümkün olduğu sürece onu savmak sünnettir.

- Zira affetmede hata yakmak, cezada hata yapmaktan hayırlıdır.

- Had cezasından kurtulmak için bir çıkış varsa, her halükarda onu dikkate alıp zanlıyı salıvermek uygun olur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun