Guguk kuşunun yaptıkları evrime delil mi?

Tarih: 18.04.2016 - 13:47 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Guguk kuşunun başka yuvaya yumurta bırakırken kendi yumurtası olmayanları atması, Allah’ın evreni kusursuz yaratmadığına delil olabilir mi?
- Doğum yapan her anne, yavrusu büyüyünceye kadar onu doğanın zalim acımasızlığından korumakla görevlidir. Ama bu durum guguk kuşları için geçerli değildir.
- Guguk kuşu, yumurtasını gözüne kestirdiği başka kuşların yuvalarına bırakır ve yavrularını bu kuş türlerine baktırır.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Her şeyden önce burada açıklığa kavuşturulması gereken bir husus vardır. O da bu kâinatın baştan sona kadar yıldızlar, böcekler, çiçekler, hayvanlar ve insanlar gibi gözle görünen ve bir kısmı da mikroskopla binlerce defa büyütülerek ancak görülebilen varlıklarla dolu olduğudur.

Dolayısıyla bu varlıkların her birisinin binlerce ve bazılarının belki daha fazla yaratılış hikmeti ve gayesi vardır. Bütün bunların hepsinin yaratılış hikmetlerini en inceliklerine kadar anlamamız ve nüfuz etmemiz mümkün değildir.

Ancak şu kadarını biliyoruz ki, Cenab-ı Hak bu kâinatı canlı ve cansız varlıklarla doldurmuş ve her birine binlerce vazife yüklemiştir. Biz inceleme ve araştırmalarımızla bunlardan bir kısmına vakıf olmaya çalışıyoruz.

İşte bilim adamlarına düşen görev, araştırmalarıyla kâinattaki bu özellikleri ve güzellikleri açıklığa kavuşturmaktır. Fakat bunlardan bazı dinsiz olanlar işin kolayına kaçmakta ve aklına sığışmayan bir takım olayları tabiatın acımasızlığına vererek ideolojik yönlendirme yapmakta ve gençlerle Allah’ın arasını açma gayreti içerisine girmektedirler.

Onların bütün gayreti insanlığı dinsiz yapıp kendi ideolojilerine göre yönlendirmektir. Böyle dinsiz bilim adamlarının şu muhteşem kâinata bakışı ve ondaki harikalıkları ve güzellikleri göremeyişi, niyetlerinden ve felsefî düşüncelerinden ve bakış açılarından kaynaklanmaktadır.

Onlar bu kâinata siyah bir gözlükle bakmakta ve her şeyi siyah manasız ve karmakarışıklık içerisinde görmektedirler. Onların misali, gece karanlığında ormanlar, uçurumlar ve kayalıklar arasına düşen bir şahıs gibidir. Etrafındaki yapıları korkunç canavar ve ejderhalar ve yılanlara benzeterek kendi âleminde korku içerisinde kalmakta, etrafındaki her şeyi birbirine yabancı ve düşmen görmektedir.

İşte Allah’ı kabul etmeyen ve kâinatı böyle sahipsiz ve başıboş zanneden o dinsiz bilim adamları, bu âlemde gördükleri her şeyi birbirine düşman ve meydana gelen hadiseleri de tabiatın acımasızlığı ve zalimliği olarak yorumlamaktadırlar.

Hâlbuki bu kâinata Allah’ın eseri olarak bakan birisi, her şeyi birbirine dost ve kardeş görür, meydana gelen ve insanlara olumsuz ve ızdırap verici görünen hadiselerin gayesiz ve sebepsiz olmadığını düşünür. O hadisenin arkasında gizlenmiş olan yaratılış hikmet ve gayelerini anlamaya çalışır.

Hayatın sadece bu geçici ve çok kısa olan dünya hayatından ibaret görmediği ve esas hayatın ebedi ahret hayatı olduğunu bildiği için bu karışıklıkların bir bakıma o ahret hayatına hazırlık olduğunu anlar.

Böylece her şeyin mutlaka bir güzel yönünün olduğunu düşünür. Bilir ki Allah insanı çok sevdiği gibi, bütün mahlûkatına da acımakta ve merhamet etmektedir. Bize merhametsizlik gibi görünün bir takım ölümlerin aslında o canlılar için en büyük bir nimet olduğunu düşünür, bazıları bunu akıl gözüyle, bazıları da fikir gözüyle görür.

Şimdi soruda bahsi geçen guguk kuşuna bakalım:

Bu kuşların serçe iriliğinden, karga büyüklüğüne kadar değişik 130 türü vardır. Bunun 47 türü yumurtalarını yabancı kuşların yuvalarına bırakır.

Dişi guguk kuşunun inanılmaz bir stratejisi vardır. Yumurtlama mevsiminde, sevk-i ilâhî ile yani Allah’ın yönlendirmesiyle uygun gördüğü bir yuvayı uzun süre uzaktan dikkatle kontrol eder. Yuvanın hakiki sahibi olan anaç kuş uzaklaşır uzaklaşmaz, gözetlediği yerden hızla yuvaya gelir ve bir yumurtasını ev sahibi kuşun yumurtaları arasına bırakır. Fark edilmemesi için de yuva sahibi kuşun yumurtalarından birisini gagasıyla alarak yuvadan uzaklaşır.

Yuvasına dönen diğer kuş türü ise, bu farklılığı anlamadan kuluçka yapmaya devam eder.

Guguk, zaman zaman yuvayı kontrol eder. Eğer yuva sahibi kuş, bir yırtıcı kuş tarafından avlanırsa veya şiddetli bir fırtına ile yuvası bozulursa, yumurtasını hemen oradan alarak başka bir yuvaya bırakır.

İşin daha dikkat çekici yönü ise, ziyaret ettiği her yuvaya, sadece bir yumurta bırakır.

Guguk kuşunun daha enteresan olan diğer bir özelliği ise, hangi kuşun yuvasına yumurta bırakacaksa, kendi yumurtasını, o kuşun yumurtasının renk ve desenine göre yumurtlamasıdır.

Guguk kuşunun, yuvasını uzaktan gözlediği kuşun yumurtasının özelliklerini, şeklini, yapısını, büyüklüğünü ve rengini bilmesi ve ona göre yumurta yapması nasıl mümkün olacaktır? Bunu kim ayarlamaktadır?

Kuşun kendi gayretiyle bunu yapması mümkün değildir. Çünkü hiçbir kuş yumurtasının rengini ve şeklini ayarlama gibi bir kabiliyete sahip değildir. Bu, Allah’ın lütuf ve merhametinin bir başka tecellisidir. Bu işin sırrı bilim âlemince henüz çözülememiştir.

İşte bilim adamlarına düşen bu harikalıkların sebebini araştırmak olmalıdır. Yoksa bütün bu olup bitenleri tabiatın acımasızlığı ile açıklamaya çalışmak, tamamen ideolojik bir yaklaşım tarzıdır. Kâinat acımasızlıkla değil, Allah’ın rahmet, inayet ve merhametiyle kuşatılmıştır.

- Üremek için guguk kuşu neden diğer kuş türlerinin yuvalarını kullanmaktadır?

Bu sorunun muhakkak ki pek çok cevabı olmalıdır. Bugün bilinebildiği kadarı ile guguk kuşu, kısa sürede çok fazla böcek yiyebilmektedir. Böyle bir beslenme ile kursağı çok fazla dolmakta ve vücudunda dışa doğru bir çıkıntı meydana gelmektedir. Hayvanın karın bölgesine denk gelen bu anormal şişkinlik, guguk kuşuna;

1. Yaklaşık 12 gün sürecek olan kuluçka döneminde rahatsızlık vererek, yuvada yatmasına engel olacaktır.

2. Guguk kuşu bir yılda 25 civarında yumurta bırakmaktadır. Şayet kendi yavruları için kendisi kuluçkaya yatacak olsa, her kuluçka dönemi 12 gün hesabıyla 25x12=300 gün eder. Bu da nerede ise senenin tamamına yakın bir kısmı demektir. Hâlbuki guguk kuşunun bir günü bile çok önemlidir.

Çünkü bu kuşlar, ziraî ürünlere zarar veren çekirge ve böcek gibi küçük canlılardan günde en az 80-100 civarında yemektedirler. Ziraî mücadele ilâçlarıyla kirletilen ürünler dikkate alındığında, biyolojik mücadelede guguk kuşlarının ne kadar önemli bir yerinin olduğu anlaşılacaktır.

Tabiattaki biyolojik dengenin korunmasında bu kadar önemli bir görevi olan bir kuşun, senenin en azından yarısını kuluçkaya yatarak geçirmesi hikmete ve maslahata uygun değildir.

Dolayısıyla başka kuşların yuvalarında onların yavrularının gelişmesi ne kadar güzel ve ne kadar yerinde olduğu anlaşılmaktadır.

Elbette guguk kuşunun yaratılış ve gelişme devrelerinin bilinen şekilde olmasının hikmet ve maslahatı sadece bunlardan ibaret değildir. Başka kuşların yuvalarında yavrularının kuluçka dönemini geçirmelerinin bizim bilemediğimiz daha pek çok faydalı ve maslahatlı yönleri olacaktır.

İşte bunun gibi, Allah’ın varlığını kabul eden, atomdan galaksilere kadar bütün kâinatın O’nun emri, iradesi ve izni ile hareket ettiğini bilen ve O’nun rahmet ve merhametine inanan birisinin bu âleme bakışı ile Allah’ı kabul etmeyip her şeyi tesadüf, tabiat ve gelişigüzellikle açıklayan bir tabiatperestin kâinata bakışı farklılık göstermektedir.

Siz bu âleme ve ahret âlemine tabiata tapanların gözüyle değil, Allah’ın varlığını kabul edenlerin gözüyle bakınca hiçbir şeyi gelişigüzel ve manasız görmeyeceksiniz. Tam aksine;

- bütün varlıkların birbirlerinin imdadına koşturulduğunu,
- bütün kâinatın âdeta bir ağaç gibi birbiriyle irtibatlı bulunduğunu,
- Allah’ın rahmet, inayet ve merhametinin bütün âlemleri kuşattığını,
- hiçbir şeyin manasız ve lüzumsuz olmadığını anlayacaksınız.

Çünkü ateistlerin kâinatta gördüğü acımasızlık ve merhametsizlik hakikatte yoktur, fakat onların ruhlarında ve zihinlerinde vardır. Âleme de kendi karanlık dünyalarının perdeleri arkasından baktıkları için her şeyi lüzumsuz, gereksiz ve başıboş görmektedirler.

Bu dünya imtihan dünyasıdır. Elbette herkes kendi inanç ve düşüncesine göre bir yol çizecek ve bir kısmı bu imtihanı kazanmış olarak, bir kısmı da tabiat içerisinde bocalayarak bu imtihanı kaybetmiş bir halde öbür âleme eli boş gidecektir. 

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun