Kuşların Fiziğindeki Mükemmellik
Uçmak için ağır, suya dalmak için ise hafif vücutlarıyla kuşlar, fiziğin sınırlarını zorlamakta... Harika uçuş teknikleriyle, düşünen insanları hayrete sevk eden kuşlar üzerinde sergilenen sanatlara biraz yakından bakalım.
Sinek ağırlığında bir torpido
Bir canlının suya dalabilmesini sağlayan en temel faktör, vücudunun sudan ağır olmasıdır. 40 gr. muhteviyatı, 18 cm'e ulaşan boyuyla yalıçapkınının (Alcedo atthis) her dalma hamlesinde suyun yüzeyinde kalması ve dalamadığı için de balık avlayamaması gerekirdi. Fakat Rezzâk-ı Kerîm bu kuşun rızkını denizin derinliklerine koyduğundan, ona dalma özelliği de vermiştir. 90 km'ye ulaşan bir hızla suya dalabilen yalıçapkını, bu hızla 60 cm. derindeki avını yakalayabilmekte ve daha sonra kendi ekseni üzerinde dönüp, kanatlarını kürek gibi kullanarak su üzerine çıkmaktadır. Avını kaçırmamak için mükemmel bir zamanlama yapan kuşun dalması ile çıkması üç saniyede gerçekleşir. Yalıçapkını bu kadar kısa sürede boyunun 414 katı kadar bir mesafeyi aşmış olur. Bu da onun bir savaş uçağı kadar hızlı hareket edebildiğini gösterir. Yalıçapkınının yaptıkları insan ölçeğinde bir mukayeseye tâbi tutulursa bu, insanın üç saniye içinde 26 metre derinliğe dalıp oradan bir çoban köpeği büyüklüğündeki avıyla tekrar yukarı çıkması mânâsına gelir. Burada enteresan bir hususu daha belirtmek gerekir. Yalıçapkınının yakalamak istediği balık, ışığın suda ve havada kırılma dereceleri farklı olması sebebiyle aslında görüldüğünden farklı konumdadır. Optik bilgisinden mahrum bir kuş, bu fizik problemini nasıl çözmektedir?
Bir telek ne kadar ağırlığa sahip?
Uçma kabiliyeti verilmiş kuşların fizikî bir sınırı vardır. Bir kuşun uçabilmesi için 15 kg'ı geçmemesi gerekir. Bu ağırlığın üzerindeki kuşların havalanabilmesi için, kanatlarının da aynı nispette büyük olması lâzımdır, ki bu derece büyük ve ağır kanatları olan bir kuşun uçabilmesi zordur. Sessiz kuğuların (Cygnus olor) erkekleri 14 kilogramın üzerindedir, hattâ 20 kg. muhteviyata sahip kuğular bile mevcuttur. Ancak Kudreti Sonsuz, bu durumu özel bir yapı ile telâfi etmiştir. Sessiz kuğuların diğer kuşlarda olduğu gibi bazı kemikleri hava ile doludur ve bu kemikler iç kısımdan ufak direklerle sağlamlaştırılmıştır. Bu sebeple sözkonusu kuşların telek ve kemikleri, muhteviyatlarının yüzde onu kadar bir ağırlığa sahiptir. Kuğuların kanatlarında bulunan ve uçmada kullanılan teleklerin her birini harekete geçirmekle vazifeli 12 binden fazla kas lifi vardır. Uzun (50 cm.) olan kanat telekleri, kanatların taşıma yüzeyini oldukça büyütmektedir. Her bir telek, uçuş esnasında 200 gram ağırlığı taşıyabilmektedir. Bu sebeple tek kanat teleğini bile kaybeden kuğunun havalanması artık mümkün değildir. Teleklerin tamamen yenilenmesi 60 gün kadar sürmektedir.
Baykuşlar uçan radar istasyonları mıdır?
Samanlıkta fındık yiyen bir farenin çıkardığı ses dalgalarının duyulması normal şartlarda mümkün değildir. Hassas bir alıcıya sahip kılınmış baykuşları bunun dışında tutmalıyız. Baykuşların yüz yapısı, bir Awacs erken uyarı uçağının yüksek teknolojiyle üretilen cihazına benzemektedir. Aynen uydu anteni gibi en küçük ses dalgalarına bile odaklanan bu yapıyı baykuşun ilmiyle izah edemeyiz.
Baykuşun kulakları asimetrik yaratıldığı için (sağ kulağı daha yüksek), sesler yakın olan kulağa diğerinden saniyenin 300.000'de biri kadar hızla daha erken ulaşır. Bir ses kaynağının tam yerini belirlemek için bu küçük zaman farkı, baykuşa yetmektedir. Eşzamanlı olarak işitme merkezindeki 95.000 sinir hücresiyle avın üç boyutlu görüntüsü baykuşun beyninde hayali olarak belirmektedir. Baykuşa, 14 boyun omurlarının anatomisi sayesinde (insanda ve memeli hayvanlarda yedi boyun omuru vardır), kafasını 270 derece çevirme ve avının tam yerini tespit kabiliyeti verilmiştir. Baykuş, sesin geldiği yere doğru uçarken, katettiği mesafe ile avın bulunduğu yer arasındaki konumunu -av yer değiştirse bile- her ân ayarlayabilmektedir. Bu şaşmaz hesap neticesinde, baykuşun avın sesini ilk işittiği ândan, öldürücü vuruşu yaptığı âna kadar ancak üç saniye geçer.
Hayatta kalmanın matematiği var mıdır?
Formül şöyle: 7-15-70. Bu üç rakamın ne ifade ettiğini hemen anlamanız zordur. Ancak bu rakamlar, bir sığırcığı düşmanları tarafından neredeyse yakalanamaz hâle getiriyor.
Bu rakamların mânâsını şöyle açabiliriz: Yakınındaki 7 komşun ne yapıyorsa, onları taklit et; onlardan sürekli en az 15 cm. aralıkla uç; hiçbir zaman saatte 70 km'den hızlı uçma. Bunlardan başka bir kaide daha vardır: Bütün düşmanlarından uzak dur. Bu prensiplere riayet edildiğinde ortaya çıkan korunma ise muazzamdır.
Sığırcık sürüleri, bir organizma gibi hareket eden birkaç yüz bin kuştan oluşur. Saniyeden daha az bir zaman diliminde sürünün yönünü, büyüklüğünü ve genişliğini değiştirebilirler. Bu durumda düşmanlarının böylesi sık bir yığına karşı pek şansları yoktur. Zîrâ yırtıcı kuşların, avlarını yakalayabilmeleri için hedeflerini belirleme mecburiyetleri vardır. Sürünün çok hızlı ve âni hareketleri yırtıcı kuşların saldırısına engel olmaktadır. Buna rağmen, saldırıyı göze alan yırtıcıların eli boş döner. Zîrâ bu muazzam sürü, tek bir vücut gibi hareket ederek meydana getirdikleri dalga ile düşmanı bir anafor içine alır ve uçamaz hâle getirene kadar onu daraltır. Sersemleyen yırtıcı kuşun sürüden uzaklaşmaktan başka çaresi kalmaz. Sığırcıkların ibretlik bu hareket tarzı akıllara; "Hem yerde hareket eden hiçbir canlı, kanatlarıyla uçan hiçbir kuş türü yoktur ki sizin gibi birer toplum teşkil etmesinler." (En'âm, 6/38) mealindeki âyeti getirir.
Kartallar yandan görebilir mi?
Dünyanın en iyi kamerası 300 metre yükseklikten fare büyüklüğündeki nesneleri görebilir. Bu mükemmel bir şeydir. Fakat buna rağmen bu kamera hiçbir şekilde kartal gözüyle kıyaslanamaz. Kartallar 1.000 metreden daha fazla bir mesafeden hedeflerini çok net görebilir. Öyle ki, kartallar bu mesafeden sudaki balığı bile ayrıntılarıyla izleyebilirler. Kartallara bahşedilen bu hususiyet, teknolojinin zor taklit edebileceği bir şeydir. Çünkü kartal gözünün merceği insanınkinin aksine yumuşaktır, daha hızlı şekilde net görür ve nesneyi daha fazla büyütür. Ayrıca kartalların her gözü, iki ayrı net görme merkezine sahiptir. Bu sayede kuşlar, aynı ânda hem önlerini, hem de yanlarını net görebilir. Bu mükemmel görme için, retinanın her milimetre karesinde bir milyondan fazla ışık alıcı hücre görev yapar. İnsanla kıyaslarsak, aynı birim alanda insanın retinasında sözkonusu hücrelerden 200.000 kadar bulunur. Retina ve merceğin bu yapısı dolayısıyla kartalın gözleri insan gözü kadar büyüktür. Şâyet insan gözlerinin de aynı kabiliyeti göstermesi icap etseydi, iri bir elma kadar olması gerekirdi. İnsanın kartal gibi avlanmaya ihtiyacı olmadığından, ona yük olacak böyle büyük gözler verilmemiştir.
Bir beyin ne kadar sarsılabilir?
G-faktörü bir vücudun hızlanmadan doğan ağırlığını ifade eder. Meselâ bir jet gökyüzüne doğru çıkarken pilotun maruz kaldığı yerçekimi çok müthiş şekilde artar ve kanı bacak damarlarına büyük bir basınç yapar. Bir uzay aracı kalkışında 3 G'ye, bir savaş uçağı ortalama 10 G'ye; bir otomobil kafa kafaya çarpıştığında en yüksek değer olan 120 G'ye sahiptir. Ağaçkakan ise gagasının her vuruşuyla inanılması zor bir biçimde 1.200 G'ye ulaşır. Başka bir deyişle, bu durum kuşun, kafasını saatte 25 km. hızla beton bir duvara çarpması mânâsına gelir ve ağaçkakan bu işi saniyede 20 defa yapar.
İnsan için ise 14 G'den daha büyük değerler öldürücüdür. Buna karşılık ağaçkakanlar, astronotların inişlerinde yaşadıkları tahammülün birkaç yüz katından daha fazlasını kaldırma kabiliyetine sahip kılınmıştır. Bu da ancak çok özel histolojik/anatomik bir yapıyla ve mükemmel ölçülerde yaratılan bir kafatasıyla mümkün olmaktadır. Gaganın ağaca sert bir şekilde vurmasıyla oluşan travmayı engellemek için, ağaçkakanın beyni kafatasını neredeyse tamamen doldurur. Süngerimsi yapıda yaratılmış kemik dokusu, amortisör olarak vazife görür. Kafa ve ense kasları da vurduğu yerin karşısına doğru gerilir ve vuruş dalgalarını zararsız hâle getirir. Dilin alt kısmı bile, beyni sağlamlaştırmak ve sarsılmadan korumak için kafatasının etrafına bir kere dolanmıştır. Bir avuç kurtçuk için kafasını ağaçlara vuran ağaçkakanlar için bu durum bir sıkıntı ve zorluk oluşturmaz; zîrâ bütün bunlar bu durumu bilen Müdebbir-i Hakiki (celle celâlühü) tarafından hazırlanmışlardır.
Bir hortum gücü oluşturan küçük kuşlar
Kanatlarını açtıklarında, iki kanat arasındaki mesafe 35 cm'ye kadar ulaşan kırlangıçlar, normal büyüklükte bir çakmaktan daha az ağırlığa sahiptir. Kırlangıçların ilk bakışta görülen vücut yapısı, onların eksik manevra kabiliyetleriyle ancak vasat bir uçuş sergilemeleri gerektiğini gösterir. Ancak tabiata çıkıp kırlarda pervâz eden kırlangıçları gördüğümüzde, durumun hiç de öyle olmadığı anlaşılır. Kırlangıçlar, harika yaratılışlarıyla fizikî bakımdan hemen hemen imkânsız gibi görülen bir işi başarmaktadır. Öyle ki, bu kuşlar gövdelerinden sadece 2 cm. kadar geniş bir aralıktan bile, jet hızıyla geçmektedir. Bunu ritmik olarak hiç durmadan çırptıkları kanatlarıyla başarırlar. Araştırmacılar, buna özel bir mekanizmayla hareket eden kanat yapısının vesile olduğunu tespit ettiler. Kırlangıçların kanatlarının üst kısmı, havayı bir girdap hâline getirebilmektedir. Bu girdap sayesinde ortaya çıkan basınçla büyük bir kaldırma gücü ve denge meydana gelir. Kuşlar âdeta hortumların gücüyle uçar. Bu tarz uçma, şimdiye kadar sadece böceklerde biliniyordu. Kırlangıçlar, Yaratıcı'nın bahşettiği bu harika mekanizmayla kanatlarını âdeta vücutlarına yapıştırarak, geçilmesi zor yerlerden kolaylıkla geçebilir. Netice itibarıyla, kırlangıçlar başdöndürücü bir hızla 90 derecelik dönüşleri gerçekleştirebilir. Bu mini hortumların gücünden sesten hızlı uçaklarda da istifade edilmektedir.
Uçan denizaltılar olabilir mi?
Her yılın mayısında, sardalya (Sardinella) sürüleri yüzünden Güney Afrika sahillerine onbinlerce köpek balığı, balina ve yunus balığı gelir. Fakat en güçlü sardalya avcısı su altında değil, denizin 30 metre üzerinde avını gözetleyen bir kuştur. Diğer deniz kuşlarından çok daha başarılı avlanan sümsük kuşu (Morus capensis), mükemmel bir vücut yapısına sahiptir. Köpek balıkları bile her iki avdan ancak birini yakalayabilirken, sümsük kuşunun mükemmel avlanma teknikleri ona rekor bir başarı sağlar. Bunun birinci sebebi, oldukça hızlı bir şekilde hiç sapma olmadan hedefine ulaşmaları; ikinci sebebi de, su altında rahat hareket edebilmeleridir. Bu deniz kuşları ilk etapta 10 metre; her kanat çırpışta da 20 metre derine inebilirler. Saatte 120 km'ye yaklaşan bir dalış hızına sahiptirler. Oksijen bakımından zengin havayı hava keselerinde tutabilme özellikleri, onların bir dakika kadar su altında avlanabilmelerine vesile olur. Avlarının işini genellikle su altında bitirdiklerinden, onları su yüzeyine çıkardıkları pek görülmemektedir.
Teknolojik imkânların desteklediği araştırmalar arttıkça, canlılar âleminde insanı hayrete düşürecek daha nice mekanizma keşfedilecektir. Bu kadar ince hesaplarla hayatını sürdüren canlıların varlığını tesadüflerle açıklamaya çalışmak aklı zorlamak olmaz mı?
(- Muhammet MERTEK)
BENZER SORULAR
- Kırlangıç
- Yalıçapkını(Alcedo atthis)
- Fil suresinde geçen "ebabil kuşları" hakkında bilgi verir misiniz? Bu bildiğimiz anlamda bir kuş türü müdür? Böyle bir kuş yoktur diye bir şey okumuştum...
- Kartal
- Sümsük Kuşu
- Kuşlar ötüşü manasız mı?
- Baykuş
- Canlılarda Renk Cümbüşü ve Hikmetleri
- Guguk kuşunun yaptıkları evrime delil mi?
- UZAY MÜHENDİSLİĞİ BAKIMINDAN ÖNEMLİ GÖRÜLEN HİKMETLER