Fiziki ve ruhsal acı ve azap çekiyorum, ne yapmam gerek?
Değerli kardeşimiz,
Herkes, derecesi ne olursa, maddi ve manevi hastalıklarını bertaraf etmek için elinden gelenin en iyisini yapmalıdır.
Bunun için ümitle ve inanarak, önce her şeyin sahibi olan ve her şeye gücü yeten Allah’a dua etmeli, yardımını istemeli ve daha sonra ilgili alan uzmanlarına başvurmalıdır.
Ancak başvurulması gerekenleri yerine getirdikten sonra ise isyan etmek, sitem etmek yerine, başa geleni kabul etmek, tevekkül ve sabır göstermek de en güzelidir.
Bu durum, sadece fiziksel ve ruhi hastalıklar için değil, başta evlilik sorunları olmak üzere hayatta karşılaşılan tüm sorunlar için geçerlidir. Çünkü aslında her şeyin bizim isteğimiz doğrultusunda gitmediği, ne yaparsak yapalım bazı gerçekleri değiştiremeyeceğimizi hepimiz hayatımızda yakından biliyoruz.
Ama yine de bazen feleğin çarklarını tersine çevirmek için tevekkül ve sabır yerine, ne yazık ki savaşmayı, isyan etmeyi ve inatla istemeyi de sürdürmekteyiz
Bazen ağır hastalıklar, ailevi sorunlar değil de mizaç ve karakterimizden, genetiğimizden, içinde bulunduğumuz atmosferin etkisinden canımız sıkılabiliyor, kendimizi yalnız, huzursuz ve boşlukta hissedebiliyoruz.
Tüketim endüstrisi buna karşı, kişileri “Mutluluk senin de hakkın, bırak hüznü, yalnızlığı, hiçbir şeyi düşünme, alışveriş yap, şuraya buraya git vb...” gibi telkinlerle kişinin hüznünü, yasını, yalnızlığını yaşamasına izin vermiyor ve her şeyin insanın elinde olduğu düşüncesini telkin ediyor. İsteyen herkesin, her türlü sıkıntıdan kurtulabileceği algısını veriyor. Buna inanan kişiler de sürekli bir uğraş içine girip, mutlu olmanın savaşını veriyor. İlla mutlu olmak için çabalıyor, ama sonuç yine hüsran oluyor.
Oysaki bu durumda kişinin kendisini ve duygularını kabul edip, içinde bulunduğu ruh hâlinin de insani olduğunu düşünmesi ona daha büyük bir huzur verebilir, onu daha da olgunlaştırır.
Sıkıntıların kişileri olgunlaştırdığına şahit olmayanımız var mı? Bakalım çevremize, acıyı yaşayanların olgunluğuna, hayat tecrübesine, olayları sükûnetle karşılamasına, sakin ruh hallerine, küçük acı ve sıkıntıları takmayışlarına ne demek istediğimizi daha iyi anlarız.
Burada da kişiye düşen en güzel şey, yaşadığı acıları inkâr etmek veya sürekli onlara odaklanmaktan ziyade, musibet ve hastalıkların azim mükafatını düşünmesi ve kabul etmesidir, başına gelenlerin hikmetini düşünüp tevekkül ve sabırla karşılamasıdır.
Bu yaklaşım biçimi onu daha da huzurlu kılacaktır.
Bugün artık batılı psikologlar Doğu felsefesinden esinlenerek “kabul ve farkındalık” adı altında bir terapi geliştirmişler.
Bu terapi; bizim kadim kültürümüzde var olan “kadere iman”, “sabır ve tevekkül etme”, “her şeyin güzel tarafını görme” ve “kendisi ile barışık olma”, “hastalık ve musibetlerin olumlu yanlarına odaklanma” gibi değerlerimize karşılık geliyor.
Bu değerler sizin de rehberiniz olsun inşallah...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Yaşama sevincimi kaybettim, yardım eder misiniz?
- Ruhum daralıyor ne yapmalıyım?
- NLP, EFT, hipnoz, Kuran terapisi uygun mu?
- Üzerimde bıkkınlık var ne yapmalıyım?
- Hastayım fikri var, ne yapmam lazım?
- Theta Healing mensuplarının yaptıkları caiz mi?
- Ho’oponopono tekniği hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Batı'da psikolog olan bir Müslüman nelere dikkat etmeli?
- Can sıkıntısı neden olur?
- İntihar etmek istiyorum, bıktım hayattan?