Eyle halkına, Müslüman olun, denilmesi nasıl açıklanabilir?

Tarih: 05.09.2016 - 05:45 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamber Eyle halkına yazdığı bir mektupta ya islamı kabul ederseniz ya da cizye verirsiniz bunu reddederseniz o zaman çocukları esir alıp, yetişkinleri öldürtürüm, diyor.
- Burada Eyle halkı peygambere zararı dokunmamış bir millettir. Müslümanlara karşı savaşmamış ve düşmanlık beslememiş bir milletti.
- Peki bu İslamın hoşgörüsüne aykırı değil mi?
- Mümtehine suresi 8-9 ayette size düşman olmayanlara karşı savaşmayın demiyor mu?
- Eğer peygamber bunu yapıyorsa İslamın savaş dini olduğu ortaya çıkmıyor mu?
- Durup dururken bir millete nasıl savaş açılabilir?
- Aynısını Hıristiyan bir devlet bize yapsa bize dese ki ya cizye vereceksiniz ya da sizi öldüreceğiz dese Müslümanlar bunu nasıl karşılar? Açıklayabilir misiniz?
Mektup'ta şöyle diyor:
“Şayet kendilerine tatmin edici bir cevap vermeden elçilerimi geri çevirecek olursanız, bunu bir savaş nedeni sayarım. O zaman çocukları esir alıp, yetişkinleri öldürtürüm. Zira ben doğrusu Allah’ın elçisiyim. Allah’a ve O’nun kitaplarına, Resullerine, Meryem oğlu İsa Mesih’in Allah’ın Kelimesi ve O’nun Elçisi olduğuna inanırım. Öyleyse başınıza bir kötülük ve bela gelmeden dediklerimi yapın.”

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Soruya birkaç açıdan cevap verilebilir:

1. İslamiyet barışı savaşa tercih eden bir din olmakla birlikte gerekirse, savaşı da gerekli olduğunda kabul eden bir dindir.

Hicretin birinci yılı içinde savaşa izin verilmiştir. O güne kadar Müslümanlar düşmanlarına karşı savaşmıyorlardı. Gerektiğinde savaşa izin veren ve İslam için savaşı farz kılan ayetler için cihadla ilgili ayetlere ve özellikle örnek olması bakımından şu ayetlere bakılabilir: Hac, 22/39-40; Bakara, 2/190, 193.(1) 

2. İslam'ın ortaya koyduğu savaş hukukuna göre, farklı sebeplerle savaşılacak bir topluma üç şey teklif edilir: 

- Müslüman olun,
- Müslüman olmazsanız bizim hakimiyetimize girip cizye ve harac vererek, can, mal ve din güvenliğinizi sağlayalım.
- Bunu da kabul etmezseniz, kendi güvenliğimizi sağlamak ve İslam'ı sizin de içinde olduğunuz topraklarda ve daha ilerisinde yaymak için sizinle savaşırız. 

Yalnız şu kadar var ki, nerede olursa olsun  İslam'ı yaymak zorla değil, tebliğ ve ikna iledir.

Hz. Peygamber de Tebük seferi sırasında, Cerbe, Makna ve Ezruh  halklarına yaptığı gibi, benzer bir teklifi Eyleliler için de yapmıştı.

3. Soruda belirtildiği üzere Eyle halkı Hz. Peygamber'e ve Müslümanlara zararı dokunmamış bir millet miydi?

Hemen şunu ifade edelim ki; Tebük, Doğu Roma devletinin güney sınırında yer alan bir yerleşim merkeziydi. Hicretin dokuzuncu yılı Ekim ayında, Tebük’e sefer yapılıyordu. Çünkü bir Bizans ordusunun Tebük'e yakın olan Belka beldesine kadar geldiği haberi üzerine, 780 km.lik yol gelinmiş ve Tebük'e ulaşılmıştı.

Eyle halkı da Bizans'a bağlı Hristiyan Gassaniler yönetiminde bir halktı.

Bu açıdan, her hangi bir savaş  ve çatışma durumunda Eylelilerin kimin yanında yer alacakları belliydi. Ayrıca, Müslümanların Gassanilerle ilişkileri dostça değildi.

4. Bir İslam devleti diğer bir devlete savaş açtığında, o devlet sınırları içindeki bütün halkın Müslümanlara düşman olması gerekmez. Müslüman yönetim de sivil halka düşman değildir.

Hatta İslam savaş hukukuna göre, savaşta düşmana yardım etmemiş sivillere dokunulmaz. Hz. Peyamber Eylelilerle  savaşacak olsaydı, yine o halkın askerleriyle savaşacaktı.

5. Hz. Peygamber mektubunda, "...eğer onları (elçilerimi) kabul etmez ve (düşmanca ve savaşma yanlısı olarak) reddederseniz, sizinle çarpışarak (size yardım eden) küçükleri esir edip büyükleri öldürmedikçe yakanızı bırakmam... Size bir zarar dokunmadan önce yanıma gel..." demektedir.(2)

6. Mektup kendisine gelince Eyle kralı Tebük'e gelmiş, orada tarafını belirleyip, Müslüman olmaya yanaşmasa da, Hz. Peygamberle bir sulh antlaşması yaparak cizye vermeğe razı olmuştur.

Artık, Eyleliler böylece düşmanlarına karşı islam devletinin koruması altına girmişlerdir. Canları, malları, emniyettedir ve dinlerini yaşamada da serbesttirler.  (3)

Peygamber Efendimiz (asm), ayrıca, Eyle kralı Yuhanne ve Eyle halkı için şu emannameyi yazdırdı:

"Bismillahirrahmânirrahîm!

"Bu, Allah ve Allah'ın Resulü Muhammed tarafından Yuhanne b. Ru'be ile Eyle halkından denizdeki gemilerde bulunanları ve karadaki gezenleri için eman yazısıdır:

"Gerek bunlar ve gerek Şam, Yemen ve deniz halkından Eylelilerle birlikte bulunanlar, Allah'ın ve Muhammed Peygamber'in himâyesindedirler. Onlardan bir kötülük işleyeni yanındaki malı koruyamayacaktır. Gerek su almak isteyen, gerek denizde veya karada dilediği yola gitmek isteyene mâni olmak helâl olmayacaktır." (4)

Not:
Bu soru ile ilgili olarak ayrıca, sitemizden ve İslam Ansiklopedisinden "savaş, cihad, ganimet, cizye, esir, köle, Hz. Muhammed" gibi maddelere de  bakılabilir. 

Dipnotlar:

1) Konu hakkında ayrıca bk. Sarıcık, Murat, Hz. Muhammed'in Çağrısı-Medine Dönemi, Nesil yayınları, İstanbul 2009, s. 55-56.
2) bk. M. Asım Köksal, Hz. Muhammed ve İslamiyet, Şamil Yayınevi İstanbul 1981, IX, 224.
3) bk. Köksal, age., IX, 225;  Sarıcık,  age., s. 560; Bilge, Mustafa l, "Akabe", DİA, II, 210, İstanbul 1989, s. 210.
4) İbn-i Sa'd, Tabakat, Tabakat, 1, 289.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun