Enam 101. ayette, eş yerine neden zevce değil de sahibetun kelimesi kullanılmıştır?

Tarih: 24.01.2014 - 07:58 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Arapça sahibeten kelimesi; 6/101: "Gökleri ve yeryüzünü örneksiz olarak yaratandır. O'nun nasıl oğlu olur ki, eşi olmamıştır. Ve her şeyi, O yarattı. Ve O, her şeyi bilendir..."

- Bu ayette, eşi olmamıştır, diye çevrilen kelime ''sahibetun'' kelimesi bildiğim kadarıyla kız arkadaş anlamına geliyor, genelde Kur'an’da eş için zevc kelimesi kullanılır. Allah’ın burada kız arkadaş edinmemiştir kelimesini kullanmasında ne hikmet olabilir?

- Ben şöyle bir şey düşündüm, Hristiyanlıkta evlilik dışı çocuk edinmek yasak değil mi? Allah’ın Meryem’den oğlu olduğunu iddia etmek bir bakıma evlilik dışı çocuk edinme anlamına gelir. Haşa Allah Meryemle nikah akti yapmadığına göre, o zaman kız arkadaş olarak çocuk edinmesi gerekirdi Meryem’den. Çünkü hiçbir Hristiyan Allah’ın Meryemle nikah akti yaptığını söylemiyor. O zaman nikahsız çocuk edinmek anlamına gelir bu. Kiliseye göre nikahsız çocuk edinme yöntemi yasak değil mi?

- Kilisenin Hristiyanlara yasak ve kötü gördüğü şeyi Allah’a nisbet etmesine bir eleştiri olabilir mi burada? Ayette de onlara bu tür bir gönderme olabilir mi? Yoksa neden eş yerine kız arkadaş kelimesini kullansın değil mi.

- Sadece bir yorumdu benimkisi en doğrusunu Allah bilir, siz ne diyorsunuz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Gökleri ve yeri yoktan var eden O’dur. O’nun nasıl çocuğu olabilir ki kendisinin eşi de yoktur. Gerçek şu ki: her şey O’nun mahlûkudur ve O her şeyi hakkıyla bilir.” (Enam, 6/101)

Bu ayette Allah’a çocuk isnat edenlerin yanlışları kuvvetli delillerle çürütülmüştür:

Önce, Hz. İsa gibi babasız bir insanın yaratılması, gök ve yerküresinin yaratılmasıyla kıyaslanarak reddedilmiştir. Yeri ve gökleri daha önce eşi benzeri olmayan bir tarzda yoktan var eden bir kudret, Hz. İsa’yı da diğer insanlardan farklı bir şekilde babasız olarak yaratabilir. Yer ve gökler için “Allah’ın çocukları” denilemeyeceği gibi, Hz. İsa’ya da “Allah’ın çocuğu” denilemez. Ayetin “Gökleri ve yeri yoktan var eden O’dur.” mealindeki ifadesinde bu gerçek vurgulanmaktadır.

İkinci olarak, bir kimsenin çocuğunun olması için o çocuğa anne olacak bir eşinin olması gerekir. Halbuki Allah’ın eşinin olmadığını Hristiyanlar da kabul etmektedir. Durum böyle iken, Hz. İsa’yı “Allah’ın oğlu” diye lanse etmeleri anlaşılır gibi değil. Ayetin “O’nun nasıl çocuğu olabilir ki Kendisinin eşi de yoktur” mealindeki ifadesinde bu hakikate işaret edilmiştir. (krş. Razi, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

Aslında ayette sadece “İsa Allah’ın oğludur.” diyen Hristiyanlara değil, aynı zamanda “Uzeyr Allah’ın oğludur.” diyen Yahudiler ile “Melekler Allah’ın kızlarıdır.” diyen Arap müşriklerine de cevap verilmiştir. (bk. Beğavî, İbn Aşur, ilgili ayetin  tefsiri)

Nitekim, bundan önceki ayetten de bu hususu anlamak mümkündür:

“Böyle iken tuttular, cinleri Allah’a şerik yaptılar; halbuki bunları da O yaratmıştır. Bundan başka O’na birtakım oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Ne dediklerini bildikleri yok! O, müşriklerin kendisine isnad ettikleri bu gibi nitelendirmelerden münezzehtir, yücedir.” (Enam, 6/100)

Onun yarattığı varlıklarla olan münasebeti sadece “yaratan ve yaratılanlar” arasındaki “yaratıcılık-yaratılmışlık” ilişkisidir. Ayetin “Gerçek şu ki: her şeyi o yaratmıştır/ her şey O’nun mahlûkudur” mealindeki ifadesinde bu ilişkiye dikkat çekilmiştir.

Diğer taraftan her çocuk/yavru kendi babasının cinsinden bir varlıktır. Buna göre, Allah’a isnat edilen çocukların da ezeli, ebedi ve maddi bir cisim olmaktan münezzeh olmaları gerekir. Halbuki bu isnatların hiç biri böyle bir hususiyete sahip değildir. (bk. Semanî, ilgili ayetin tefsiri)

Ayrıca bir evlilik akdi de ancak aynı cinsten olanlar arasında yapılabilir. O halde Allah’ın eşi yoktur. (bk. Zemahşeri, Kasımî, Meraği, ilgili ayetin tefsiri)

Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, burada mesele sadece Hristiyanların meselesi değil ki, onların bazı anlayışlarından ötürü burada “sahibet” kelimesi kullanılmış olsun.  

Sahibet kelimesinin erkeğin eşi manasına geldiği o kadar açıktır ki, gördüğümüz kadarıyla hiç bir tefsir kaynağında bunun üzerinde durulmamıştır.

Bu kelimenin kökü “SHB” den gelir. Ki bir arada olmaları uzun süreye yayılan kimseler için sahib denilir. (Isfahanî, SHB maddesi)

Erkek ile kadın eş olarak çok fazla birlikte olduklarından dolayı, Arapça’da sahib kelimesi koca, sahibet kelimesi karı manasında kullanılmıştır. İlgili ayette “sahibet” kelimesinin tercih edilmesi, Allah’ın eşinin olmasının imkansızlığına bir işarettir. Çünkü, bir kimsenin eşi onun sahibetidir/ hayat arkadaşıdır, uzun süre birlikteliği vardır. Allah ezeli ve ebedi olduğuna göre onun -haşa- eşinin de “sahibet” manasında ezeli ve ebedi olması gerekir. Bu ise yaratılmış olanların özelliği değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun