Ekolojik sistemin çeşitliliğinin hikmeti nedir?

Tarih: 11.07.2018 - 00:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Dünyamızda çok çeşitlilikte canlılar bulunmakta. Evet, Yüce Rabbim sanatını kendini gösteriyor.
- Ben sizden öğrenmek istiyorum bu kadar çeşitliliğin nedenini mesela köpekler bile kendi içinde o kadar çeşitli ki alman kurdu, sibirya kurdu, kuş köpeği vs.
- Evimizde baktığımız süs bitkileri.
- Ekolojik sistemin bu kadar büyük ve çeşitli olmasının hikmeti nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Bu durum, Allah’ın sonsuz ikramını ve zenginliğini gösteriyor. Güzelliğin her çeşidini önümüze seriyor. Mesela, kırktan fazla armut, yüze yakın elma çeşidi, iki yüze yakın üzüm çeşidi var. Bunları arttırabilirsiniz.

Peki niçin bu kadar çeşit ve bolluk?

Cenab-ı Hak önce kendi eserlerini ve sanatını kendisi seyrediyor. Daha sonra melekler ve insanlar gibi şuurlu ve akıllı seyircilerini bu dünyaya gönderip onlara seyrettiriyor. Ayrıca bu sanat eserlerinin bir kısmını nimet olarak mahlûkatına ikram ediyor.

Sen okumaya veya askere gitmek için evden uzun süre ayrı kalmışsan, eve izinli gelince yemen için annen sağda solda ne varsa önüne getirir.

- Evladım bak bunu da ye. Bu üzüm çok güzel. Sen,

- Anne tamam, ben doydum diyorsun. Annen,

- Bak oğlum bir de şu üzümün tadına bak. Bu çok daha lezzetli, diyor.

Yani, annen seni o kadar çok seviyor ki, bütün bulunan çeşitli yiyecekleri yemeni istiyor. Gönlü senin mutluluğunla mutlu oluyor.

Sanki Cenab-ı Hak da böyle. O, kullarını çok seviyor. Nimetlerin her çeşidinden ve en güzellerini bizlere ikram ediyor. Bizim onları yememizden ve onlardan dolayı kendisine teşekkür etmemizden ve kendisine ibadetle kullukta bulunmamızdan memnun oluyor.

Biz Allah’a bir adım gitsek, O bize yürüyerek geleceğini beyan buyuruyor. Biz O’na yürüyerek gitsek, O bize koşarak geleceğini bildiriyor. Yani, O bizi bizden çok seviyor. Kendisini tanıttırmak için bütün sanatlarının çeşitlerini gösteriyor. O sanatlı eserlerinin bir kısmını nimet olarak bize sunuyor. Biz de başta namaz olarak O’nun emirlerini yerine getirmekle O’nu sevdiğimizi göstermeliyiz.

Öyle değil mi? Bir bardak çay ikram edene teşekkür ediyoruz. Anne karnından itibaren ölünceye kadar bizi besliyor. Bizim hayatımızı devam ettiriyor.

- Yetti mi?

- Hayır yetmedi. Bir de ahreti, yani ebedî hayatı vaad ediyor. O’nun emirleri doğrultusunda yaşadığımız zaman, sonsuz bir cennet hayatını vereceğini bildiriyor. Şimdi buna karşı ilgisiz ve kayıtsız kalınır mı?

Böyle bir Allah’ımız olduğuna ve O’nu tanıyıp emirlerine göre hareket ettiğimize binlerce şükür.

"Ya Rabbi! Seni tanımadan ve sana ibadet etmeden bu dünyadan gitmiş olsaydık bizim halimiz nice olurdu. Sen bizi ne kadar çok seviyorsun ki, varlığından bizi haberdar etmişsin. Kendine kul kabul etmişsin. Her gün beş defa huzuruna davet edip kabul ediyorsun."

Bizim için bundan daha büyük nimet ve saadet olabilir mi?

"Senden istediğimiz o dur ki, ne olur, bizi huzurundan kovma. Nefis ve şeytana uyarak namazı terk etmekle senin huzurundan uzaklaşanlardan eyleme."

"Kapının eşiğinde de olsa bize yer ver. Biz seni çok, ama çok seviyoruz. Sen bizlere acı. Bizlere merhamet eyle. Bizleri göz açıp yumuncaya kadar nefsimizle baş başa bırakma. Ne olur, sen bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al, bize merhamet et, amin." demeli ve O’na yalvarmalıyız.

Cevap 2:

Tek hücreli canlılardan bitkilere, hayvanlardan insanlara kadar her şeyde “farklı yaratılış” gözümüze çarpmaktadır. Bir ismi Hakîm olan, her işi hikmetle yapan Rabbimizin canlıları oldukça fazla çeşitli şekil ve suretlerde yaratmasının da elbette birçok hikmetleri vardır. Çeşitliliğin hikmetlerin bazılarını maddeler halinde sıralamaya çalışalım:

Birinci Hikmet: Vazife alanlarının farklı olmasıdır. Örneğin sadece bakterilerin çeşitliliğine bakacak olursak bakterilerin bir kısmı hayvan ölülerinin artıklarını yiyerek tabiatı temizlemekte, azot döngüsünde önemli rol oynamakta, bazıları yoğurdu mayalamakta bazıları ise penisilin gibi ilaç maddelerinin üretiminde kullanılmaktadır.

İkinci Hikmet: Allah Teâla her şeyi insanı merkeze alarak yaratmıştır ve yarattığı her şeyi insanın istifadesine sunmuştur. Çeşitliliğin bir sebebi de istifade alanlarının farklı olmasıdır. Ağaçlara baktığımızda elma ağacı meyvesinden istifade ettirirken, köknar ağacı kerestesinden, söğüt ağacı gölgesinden, kauçuk ağacı kauçuk maddesinden istifade ettirir.

Üçüncü Hikmet: Canlıların her birinin kendine özgü şekil ve sureti, azaları, cihazları ve hisleri vardır. Her biri Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarına farklı vecihlerle ayine olmaktadır. Bir çiçeğin latif simasında cemali sıfatlar tecelli ettiği gibi, bir aslanın avına karşı ilerlemesinde celali sıfatlar tecelli eder.

Her bitkinin ve her bir hayvanın tadı farklıdır. Rezzak ismi bu dünyada türlü türlü meyve ve etleri rızık olarak vermek suretiyle tecelli eder. Allah’ın güzel isimlerinin tecellileri bu dünyaya sığmadığı için cennet ve cehennem olarak ebedi iki tecelligah kurulmuştur. Ahiretteki çeşitlilik şüphesiz bu fâni dünyadakinden daha fazla olacaktır.

Dördüncü Hikmet: Cenab-ı Hak bütün varlıkları elele verdirmiş ve birbirine muavenet ettirmiş, bir kısmını bir kısmına musahhar eylemiştir. Bu yardımlaşmanın vazedilmesi için çeşitlilik şarttır. Toplum hayatındaki mesleki sınıflar da Allah’ın dünyada koyduğu bu yardımlaşma kanununun bir gereği olarak ortaya çıkmıştır. Terziler sökük diker, kasaplar et keser, tamirci tamir eder… Böylece insanlar birbirine yardımcı olur. Bunu hayvanlar âleminde de müşahede etmek mümkün. Parazit mantarlarla ağaçların simbiyotik ilişkileri buna en güzel örneklerden biridir. Mantar, yapıştığı ağaca lazım olan maddeleri verirken ağaç da mantara ürettiği bazı hazır gıdaları verir.

Beşinci Hikmet: Ekolojik dengenin korunması için bazı türlerin av, bazılarının da avcı olması gerekir. Mahlukatın hepsi av türünde olsa, nüfus patlaması yaşanacağı gibi, hepsi avcı türünde olsa birbirini yiyeceklerdi.

Altıncı Hikmet: İnsanoğluna baktığımızda, tek yumurta ikizlerinde bile parmak izlerinin farklı olması, gözden çıkan ışık ışınlarının, ses frekanslarının farklı olması gibi alamet-i farikaları görürüz. Bu çeşitliliğin sebebi de hukukun muhafazasına bakmaktadır. Eğer birebir aynı olsaydılar, bir suç işlendiğinde adalet hangisine ceza verecekti?

Yedinci Hikmet: Karbon, azot, hidrojen ve oksijen olarak dört ana unsur canlılığın temel yapı maddesidir. Bu dört maddenin farklı dizilimlerinden farklı aminoasitler yaratılır. Kuşların yumurtalarına, ağaçların tohumlarına baktığımızda temelde aynı maddelerden ibarettir. Ancak içine yerleştirilen ilahi program açıldıktan sonra farklı canlılar meydana gelmektedir. Bu da Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren büyük bir delil olması açısından, canlılardaki çeşitliliğin ayrı bir hikmetidir.

Sekizinci Hikmet: “...Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır...” (Fetih, 48/4) Mahlukat ilahi bir ordu gibi. Her taife canlının yiyeceği ayrı, giyeceği ayrı, vazifesi ayrı, silahı ayrı, barınağı ayrı… Allah Teâla özellikle bahar ve yaz aylarında bir resmigeçit misali bu taifeleri dikkatli nazarlara göstermekte ve farklı sanatlarını temaşaya sunmaktadır.

Dokuzuncu Hikmet: Tüm bu çeşitlilikler Allah’ın ehadiyetinin bir cilvesidir. Her şeyin yaratıcısının Allah olması yönünden Allah “vahiddir”. Her şeye ayrı isim ve sıfatları ile tecelli etmesi noktasında Allah “ehaddir”. Kâinatta var olan bütün çeşitlilikler Allah’ın “Ehad” isminin yansımasıdır. Bütün mahlûkatı birden nazarında bulundurmayan bir mahlûku yaratamaz. Çünkü o mahlûkun farklı yaratılması için diğerlerinin şekil ve suretlerinin bilinmesi şarttır.

Bu dokuz madde Cenab-ı Hakk’ın canlıları bu kadar çeşitli yaratmasının ne kadar hikmetli olduğunu gözler önüne sermektedir. Elbette daha başka sayamadığımız hikmetler de olabilir.

“Ey sanatından akılların hayrette kaldığı yüce Rabbimiz. Sen her türlü kusur ve eksiklikten münezzehsin.”

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun