Dindar bir insanın hayatı nasıl olmalıdır?

Tarih: 01.08.2015 - 00:35 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İbadeti, yemesi-içmesi, uykusu, aile hayatı, toplum hayatı, siyasi düşüncesi, çalışma hayatı nasıl olmalıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Bir Müslüman olarak, hayatımızın bütün alanlarında iki şeye dikkat etmeliyiz:

1. Allah’ın kainatta koyduğu kurallar uymak.

Buna tekvini kanunlar, kevni şeriat denilmektedir. Yapılacak işin insana düşen görev ve sorumluluklardır.

2. Allah’ın dinde koyduğu kurallara uymak.

Buna da teşrii kanunlar denilmektedir. Yapılacak işin haram, mekruh, sünnet, vacip ve farz gibi dini krallarına uymaktır.

Bu iki temel kurala uymanın adı sabırdır. Allah sabredenlerle beraberdir.

Kul olarak bize düşen görev, bu iki kuralı hakkıyla yerine getirdikten sonra, sonucu Allah’tan beklemek, yani tevekkül etmektir.

Tevekkülden sonra Allah’ın verdiğine razı olmaktır. Buna en büyük makamlardan biri olan rıza makamı nedir. Allah’ın verdiğine veya vermediğine razı olmak ve bundan kesinlikle memnun kalmaktır.

Zira, Allah hakimdir, asla abes iş yapmaz; rahimdir, merhameti sonsuzdur, kullarının hayrına olanı verir. Çünkü Allah, bu kuralları yerine getiren kişiye dilerse istediği şeyi verir, dilerse daha hayırlısını verir, dilerse günahlarına kefaret eder, dilerse de ahirette, ebedi alemde verir.

Demek ki O ne yaparsa hayırdır, hikmettir, rahmettir.

Bundan sonra, ümitsizliğe kapılmadan, yeni bir şevk ve heyecanla, Allah’ın kainatta ve dinde koyduğu kurallara uygun olarak yeniden o işi yapmaya devam etmeliyiz. Buna himmet de denilebilir. Sanki ilk defa yapıyor gibi, birçok defa yaptığı bir işi, yeni yapıyor gibi yapmaktır.

Demek ki bir Müslümanın -helal ve meşru olmak şartıyla- ne yaptığı değil, nasıl yaptığı önemlidir.

Cevap 2:

Peygamberler, insanların içinden seçilip gönderilmiştir. Böylece onlara hayatın bütün alanlarında örnek ve nümune olsunlar.

Zira, şu muhteşem kainat sarayının sahip ve mutasarrıfı, bu kainatı yarattıktan sonra onun mahiyetini kavrayacak ve o saraya davet edilen misafirlere rehberlik edecek birini göndermesi, elbette hakkın, hakikatin ve aklın gereğidir.

Allah, peygamber olarak gönderdiği bu örnek ve nümune insanda, hayatın bütün alanlarıyla ilgili razı olduğu şeyleri canlı olarak sergilemiş ve diğer kullarının da ona uymasını istemiştir:

“De ki; eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” (Âl-i İmran, 3/31)

Allah'ın âlemlere rahmet olarak gönderdiği son elçisi Hz. Muhammed (asm), peygamber sıfatıyla ilahî mesajı aktarmakla kalmamış, aynı zamanda bir beşer, eğitimci, aile reisi, hâkim, kumandan, devlet başkanı, aile reisi, olarak bu mesajı hayatına yansıtmış ve örnek bir kişilik sergilemiştir.

Demek ki, bir Müslümanın hayat örneği, rol modeli, rehberi ve önderi Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamdır. Onun bu kutlu modeli ise onun hayatıdır, yani genel bir ifade ile onun sünnetidir.

Sünnet, geniş anlamıyla, Peygamberimiz (asm)'in yaptığı her şeyi içine alır; onun hayatı ve Kur'an'ın canlı hali demektir.

Bu geniş anlama göre sünneti bölümlere ayırmak gerekecektir:

Farz olanları: Allah’ın mutlaka yapmamızı veya terk etmemizi istediği her şeydir. Allah’ın emir ve yasaklarını en iyi şekilde uygulayıp örnek olan Peygamberimiz (asm)'dir. Biz de ona uymak suretiyle en üst seviyede Peygamberimize (asm) uymuş oluruz. Namaz kılmak, oruç tutmak, zina etmemek, haram yememek gibi.

Vacip olanlar: Dinimizin vacipleri. Mesela gece namazını üç rekat olarak kılmak vaciptir.

Nafile olanlar: İbadetleri yaparken farz ve vaciplerin dışındaki yaptığımız şeylerdir. Mesela namaz kılarken Kur’an'dan bazı süreleri okumak farz, ama sübhaneke duasını okumak nafiledir.

Adab olanlar: Bunlara da edeb diyoruz. Yemek yerken, yatarken, camiye, tuvalete girip çıkarken, vb.. günlük işlerimizi yaparken Peygamberimize (asm) uyarsak, o işi adabına uygun yapmış oluruz.

Demek ki sünneti farz, vacip, nafile ve adap diye ayırabiliriz. Sünnetin en yükseği ve en faziletlisi bu sıraya göredir. Bunu bir insanın vücudu gibi düşünebiliriz. İnsanın yaşaması için gerekli organları vardır. Beyin, kalp, kafa vs...

Özetlersek, farz ve vacip kısımlar mutlaka yapılması gereken sünnetlerdir. Nafile ve adap kısımlar ise yaparsak çok sevabı var.

Demek ki, bir Müslüman hayatın bütün alanlarını dindar olarak geçirebilir ve müslümanca, Peygamberce yaşayabilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun