Deniz ürünlerinden zekat vermek gerekir mi; gerekirse, ne kadar verilir?

Tarih: 15.02.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kara ürünlerinde olduğu gibi, deniz, nehir ve göllerden elde edilen canlı ve cansız ürünlerin bulunduğu ve bazı bölgelerde bunların insanlar için yegane geçim kaynağını teşkil ettiği şüphesizdir. Kara ürünlerinden zekat alınmakta ve Müslüman, sahip olduğu bu mallardan zekat ödemek suretiyle kazancını temizlemektedir.

Kara ürünlerinde ve bu ürünlerin ticaretinden elde edilen nakdi ve ayni gelirlerde hak bulunduğu gibi, deniz ürünlerinden elde edilen ayni ve nakdi gelirlerden de zekat alınması tabii bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira bu ürünler de mal hükmüne dahildir. Kara ürünlerinin ticaretinden elde edilen para ile deniz ürünlerinden elde edilen gelir arasında netice itibariyle herhangi bir fark yoktur.

Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam devrinde deniz ticareti Müslümanlar için kara ticareti kadar bilinmediği ve bu sahadan gelir sağlanmadığından, bu konuda Hz. Peygamber (asm)'den açık bir nas rivayet edilmemiş, dolayısıyla ilim adamları sonradan Müslümanlar için önem kazanan bu konu etrafında ihtilafa düşmüşlerdir. Alimlerin bir kısmına göre, su ürünlerinden beşte bir nispetinde zekat vermek gerekir. Diğer bir kısım alimlere göre ise, su ürünleri zekattan muaftır.

Su ürünleri canlı ve cansız olmak üzere iki kısma ayrılır.

Canlı ürünler: Balık, hamsi, ve balık türünden bütün canlı varlıklardır. Cansız ürünler: İnci, anber, tuz, petrol, suyun taşıdığı diğer çeşitli varlıklarla batık gemilerdir.

Bu konuda Hz. Ömer (ra)'den bir uygulama örneği aktarılır: Hz. Ömer Ya`lâ b. Ümeyye'yi deniz kıyılarına âmil / vergi tahsildarı olarak tayin eder. Ya`lâ deniz kıyısında bulunan bir anber (balığı) hakkında Hz. Ömer'den yazılı görüş ister. Hz. Ömer de ashapla istişareden sonra şöyle görüş bildirir:

"Şüphesiz anber, Allah'ın nimetlerinden biridir. Anberde ve onun gibi denizden çıkarılan diğer kıymetlerde beşte bir (nisbetinde vergi borcu) vardır." (Ebû Yûsuf, el-Harac, s. 76).

İslâm vergi hukukunun klasik dönemdeki önemli müelliflerinden Ebû Ubeyd de Emevî Halifesi Ömer b. Abdülazîz'in Umman âmiline, denizden çıkarılan balıkların değeri gümüş nisabına ulaşırsa, onlardan zekât tahsil etmesini emrettiğini rivayet eder (el-Emvâl, nr. 888) ve adı geçen müctehid halifenin denizden çıkarılan her türlü kıymetli eşyanın zekâta tâbi bulunması görüşünde olduğunu bildirir.

Dönemlerinde denizden elde edilen ürünlerin önemli bir yekûn tutmadığı için olmalı, fakihler deniz mahsullerinin zekâta tâbi mallardan olmadığı görüşündedirler. Ebû Yûsuf ise deniz ürünlerinden beşte bir oranında vergiye tâbi tutulması gerektiğini söyler.

Kara ürünlerinde olduğu gibi, deniz ürünlerinden de zekat verilmesinin gerektiği görüşünün tercih edilmesi daha uygun olur. (bk. Y. Vehbi Yavuz, İslam’da Zekat, Çağrı Yay. İst. 1980, 240-247)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun