Çocukların oyuncaklarındaki hayvan ya da bebek gibi resimler, eve melek girmesini engeller mi?

Tarih: 21.07.2006 - 01:19 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Çocukların oynadığı oyuncaklar haram resim ve heykel sınıfına girmemektedir. Dolaysıyla, bu sebepten meleklerin eve girmeyeceğini söyleyemeyiz.

İslâm dini semavî bir din olup, insanın dünya ve âhiretini imâr etmek için nazil olmuştur. Getirdiği hükümlerin herkesin akıl ve zevkine uyması da mümkün değildir. Çünkü simalar birbirine uymadığı gibi akıl ve huylar da birbirine uymazlar.

Akıl ve mantıki veren Allah Teâlâ, insan için hangi hüküm daha uygun, hangi nizam daha güzel ise onu biliyor ve onu indiriyor. Bunun için emir, nehiy, haram ve helâl ile ilgili olan ilâhî kanun ve nizamların bazılarına aklımız ermezse de tümüne inanıp hikmetini araştırmamız gerekir. Araştırma yapmadan inkâr etmek küfre götürür. Bunun için "Şu veya bu niye haram olsun, aklıma yatmıyor?" demek büyük bir vebaldir.

Birçok kimse heykel ve resim haram oluşundan söz edildiği zaman hoşlanmıyor, "Heykel bir sanattır. Neden haram olsun?'' deyip İslâm'ın hükmünü tereddütsüz reddediyor. Müzelerde bulunan heykeller üzerine araştırma yapıldığı zaman câhiliyet devrinde, bu husus Roma ve Bizans devletlerinin hüküm sürdükleri zamanlarda insanların birçokları heykel ve resimlere büyük itinâ göstererek tapındıkları putperestlik girdabına girdikleri görülecektir. İnsanı yeryüzüne Hâlife olarak tâyin eden Allah Teâlâ, taştan ve ağaçtan kendi eliyle yaptığı heykel ve resimlere yaptığı ibadetten onu kurtarıp, lâyık olduğu makama çıkarmak için canlı mahlûkların her türlü heykel ve resimlerini yasakladı. Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm)'in birçok sahih hadisleri vardır. Ez cümle:

"Kıyamet günü bu suretleri yapanlara; yaptığınızı canlandırınız denilecektir."(Buhari)

"Kıyamet günü Allah'ın en şiddetli azabına maruz olanlar, Allah' ın yarattıklarını taklid edenlerdir."(Müsned, Ahmed bin Hanbel)

"Hazreti Aişe bir gün resimli bir yastık satın aldı. Peygamber (asm) dışardan yastığı görünce içeri girmedi. Kapının önünde ayakta kaldı. Hazreti Aişe (ra) da onun yüzündeki memnuniyetsizliği anladı ve şöyle dedi:

'Yâ Resûlullah! Allah ve O'nun Resulüne tövbe ediyorum, günahım nedir?' Peygamber (asm) ona cevaben buyurdu ki: 'Yastıktır.' Hazreti Aişe, 'Üzerine oturup yaslanasın diye senin için satın aldım.' dedi. Peygamber (asm) buyurdu ki:

'Resim yapanlara azab verilecek, yaptığınızı canlandırınız denilecektir.' Sonra şunu ilâve edip buyurdu: İçinde resim bulunan eve melekler girmez."(Müslim, IV/90)

Nevevî, Müslim'in şerhinde resimle ilgili görüşünü özetle şöyle ifade ediyor:

"Bizim mezheb ulemasıyla diğer mezheb uleması diyorlar ki: Canlı varlıkların resmini yapmak şiddetle yasaklanmıştır. Resim yapmanın üzerine büyük vebal terettüp eder. Hakkında büyük tehdidler varid olmuştur. Zira resim yapmak, Allah'ın yaratıcılık işini taklid etmek anlamını ifade eder. Resim, ister elbise, halı, para, kab ve duvar gibi şeyler üzerinde, ister başka bir şey üzerinde yapılsın haramdır. Yalnız ağaç, deve semeri ve cansız mahlûkların resmini yapmak haram değildir. Gölgeli -heykel- ile gölgesiz suretler arasında fark yoktur. Canlılara ait olduktan sonra haramdır. İbn Hacer, canlı mahlukların suretlerini yapmak haram olduğunu, bulundurulmasının da caiz olmadığını belirttikten sonra şöyle der: Cansız mahlukların resimlerini yapmak ve yaptırmakta beis olmadığı gibi yerde ve ayak altında bulunan sergilerde hakarete maruz kalmaları hâlinde dâhi, yerde ve ayak altında bulunmalarında herhangi bir beis yoktur. Ama ayak altında kalması için dahi olsa canlı mahlûkun resmini yapmak caiz değildir.(Zevâcir, II/33; al-Fıkh 'ala'l-Mezâhib al-Arba'a, II/41)

Gölgeli, gölgesiz resimler sahabe, tâbi'în, cumhuru ulema ile Hanefî, Şafiî ve Savrî gibi müctehidlerce de haram karşılanmıştır. (Zevâcir, II/33) Ancak haram olmayan resimler de vardır. Şöyle ki:

1. Küçük kızların oynamaları için oyuncak resimler.

2. Baş veya göbekten itibaren yukarı tarafın resmi. Böyle bir resim tam olmadığından bulunmasında yine beis yoktur. Çünkü böyle bir mahlûkun hayat sahibi olup yaşaması mümkün değildir. Bundan anlaşılıyor ki; tapu, nüfus cüzdanı, pasaport ve diğer muameleler için lüzumlu olan vesikalık fotoğraf ile dış ve iç organların fil imlerinin çekilmesinde hiçbir beis yoktur.

3. Yukarıda beyân ettiğimiz gibi yerde ve ayak altında bulunan sergideki resimlerdir. Bu tür resimlerin bulunmasında beis yoktur.

4. İmâm Nevevî'nin dediği gibi dağ, deniz, ağaç ve bütün can sız mahlûkların resmini yapmak ve yaptırmak. Yalnız fotoğraf da bu resme dahil mi, değil mi ihtilaflıdır. Birçok bilgine göre dahil değildir. O, aynada görünen resim gibidir. O, haram olmadığı gibi bu da haram değildir. Yani o bir görüntü tesbit edilmiştir.

SURET: Biçim, görünüş. Kılık. Hâl. Tasvir. Dıştan görünen şekil. Resim.

• Suret ve resimlerin memnuiyeti hakkında hayli ehadis vardır. Ezcümle Sahih-i Buhari Muhtasarı ikinci cild, 244. hadisde suretlerin namazın huzuruna zarar verdiğini; altıncı cild, 980. hadis ile 10. cild, 1570. hadiste suret bulunan eve melâikenin girmediğini; 1019.hadis ile 12. cild, 1963, 2109, hadisler suret yapanlara âhirette azab verileceğini bildirir. T.T. 3.ci. 342.sh. suretlerin memnuiyeti bölümüdür.

Bu hadislerin uzun izahları, bir hülasa olarak şöyle takdim ediliyor:

"Buraya kadar resim hakkında varid olan ehadis-i şerif eden bazıları eimme-i selef ve halefden bir haylisini ârâ ve içtihadlar ile beraber mütalaa etmiş bulunuyoruz. Bu babda ulemanın iki noktada ittifak ve bir noktada ihtilaf ettiklerini görüyoruz. İttifak ettikleri noktalardan birisi ağaç, dağ, taş gibi eşya ve menazır resimlerinin mutlak surette mubah olduğudur. O birisi de vesikalık fotoğraflar gibi tâmm-ül hilka olmayarak bedenin bir kısmına ait olan zihayat resimlerinin hem imal edilmelerinin hem de istimal olunmalarının cevazıdır. Tâmm-ül hilka olanlar hakkında ihtilaf edilmiştir. Bazı ulema, vesile-i ta'zim olmaksızın bunların istimalini de maalkerahe tecviz etmişlerdir. Bazıları etmemiştir."

"Burada namaz kılan kimsenin karşısında resim bulunmamasına dikkat etmesi ile bu bahse nihayet vereceğiz."

Gölgeli gölgesiz resimler yani, madde üzerinde kabartma ve heykel gibi elle tutulan suretler veya resim makinalariyle alınan ve boya ve renklendirme yoluyla yapılan şekillerin bütününü suretler olarak ele alan Bediüzzaman şöyle diyor:

"... Sanem-perestliği şiddetle Kur'an men'ettiği gibi, sanem-perestliğin bir nevi taklidi olan suret-perestliği de men'eder. Medeniyet ise, suretleri kendi mehâsininden sayıp Kur'ana muâraza etmek istemiş. Halbuki: Gölgeli gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riyâ-yı müteeessid veya bir heves-i mütecessimdir ki, beşeri zulme ve riyaya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder." (Sözler, s.410)

- Tekniğin gelişmediği geçmiş devrelerde, heykeller ve putlarla şirk ve dalâlete düşülüyordu. Asrımızda ise buna ilaveten güzel sanatlar perdesi altında sinemalar, hele televizyon gibi neşir organları çıplak kadın, müstehcen resimler ile millî ahlâkın bozulmasına yol açtı. Demek mezkûr hadis-i şeriflerin resimler hakkındaki şiddeti, yalnız o asra değil, istikbali izn-i Rabbani ile gören Nübüvvet gözü, asrımıza bakarak o şiddeti göstermiştir denebilir. Evet, enaniyet saikasıyla hodfüruşane halklara görünmek, riyakârane şöhret kazanmak ve resimler, heykellerle ibka-i nam etmek gibi gayr-i ahlâkî durumlar, beşer tarihindeki muhtelif devirlerde görüldüğü gibi asrımızda da daha acaib şekilde görülmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun