Cismaniyeti bırakmak, ruhun ve kalbin hayat derecesine çıkmak nasıl olur?

Tarih: 13.04.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bilindiği gibi insanın hem bitki, hem hayvan, hem de insan hayatı söz konusudur. Büyüyüp gelişmesi bitkiler gibi, yiyip içmesi ve şehveti hayvan hayatından haber veriyor. Düşünmesi, inanması, ibadet etmesi, takvası, salih amelleri, güzel ahlakı onun insanlık cihetini ifade ediyor. Ruh ve kalbin gıdaları terakki ve tekâmülleri bu cephede gerçekleşiyor. Ömrünü bu sahada geçiren insan ruh ve kalbin hayat derecesine girmiş demektir.

 

İnsanların ve hayvanların, birer şifreli tohumla başlayan yolculukları, onların cismanî yönlerini ifade eder. Bu cisimlerden bir kısmına sadece şuur ve his, bir başka grubuna ise bunlara ilâve olarak akıl ihsan edilmiştir. Hayvanlarda sadece his ve şuur vardır. İnsan ise hem his ve şuur, hem de akıl sahibidir.

İnsan, bir çekirdek gibi ana rahmine atılmış ve orada bir fidan gibi büyümeye başlamıştır. O karanlık menzilde, kırk gün kadar, bir bitki gibi büyüdükten sonra bedenine ruh ilka edilmiş, böylece hayvanî hayata geçmiştir. Dokuz aylık dönemde bu iki safhayı geçiren insanoğlu, bu yolculuğun sonunda, kendisine verilen akıl sermayesini en güzel şekilde kullanabileceği bu geniş âleme çıkarılmıştır.

Büyümesini sürdürmesine, yemesine, içmesine rağmen onda artık insanî yön ön plândadır. Henüz konuşmaya hazırlandığı bebeklik çağında, eşyanın isimlerini öğrenmeye başlar. Hayvanlar bundan mahrumdurlar. Biraz büyüyünce, isimlerini öğrendiği eşyanın hikmetlerini araştırır; onların neye yaradıklarını sormaya başlar.

Bu sorular onu, “Ben neyim? Kimin mahlukuyum? Nereye yolcuyum? Bu dünya hayatında aslî görevim nedir?” sorularını sormaya götürmelidir. Bunu başaran insanların ruhları iman ile nurlanır. Gerçek insanî hayat da işte o zaman başlar. İnsan cismanî ve hayvanî hayatı ikinci plâna attığı, asıl himmetini kalp ve ruhun inkişafına yönelttiği taktirde “kalp ve ruhun derece-i hayatına” girmiş olur. Allah’ın seçkin kullarında, bu yeni hayat tabakasında bir takım harika haller görülür.

Nur Külliyatı'ndan, kalp ve ruhun nasıl hayat bulacağını ve kemâle ereceğini ders veren bir cümle:

“Hayat-ı kalbî ve ruhîye medar olan marifet-i İlahîye ve muhabbet-i Rabbaniye ve ubudiyet-i Sübhaniye ve marziyat-ı Rahmaniye cihetiyle bu dünyadaki fâni ömür, bâki bir ömrü tazammun eder ve ebedî ve bâki bir ömrü intac eder ve bâki ve lâyemut bir ömür hükmüne geçer.” (Lem’alar, Üçüncü Lema)

Bu cümleden aldığımız derse göre, kalb ve ruhun derece-i hayatına çıkmanın basamakları: - “marifet-i İlahîye,- muhabbet-i Rabbaniye,- ubudiyet-i Sübhaniye - marziyat-ı Rahmaniye” dir.

O halde, kalp ve ruhun hayat bulması için, “insanın, Allah’ı tanıma ve Ona muhabbet etme vadisinde var gücüyle çalışması, inanç, düşünce ve fiil âlemlerini kulluk şuuruyla tanzim etmesi ve tek gayesinin O Rahman Rabbinin rızasına ermek olması” gerekiyor.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun