“Çevrenizi imar edin” anlamında bir ayet var mı?

Tarih: 28.10.2025 - 17:09 | Güncelleme:

Soru Detayı

Çevreni imar edin anlamında bir ayet varmış, bunun için öncelik nedir, nasıl olmalı ve çevreyi kimler imar eder ve nasıl imar etmeli?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, ışık olmayan ışıtamaz, yanmayan yakamaz, nefsini ve kendini imar edemeyen çevresini imar edemez.

Kendini imar et

Bu nedenle Kuran’ın imar anlayışını gerçekten kavramak, “içten dışa doğru imar” sırasını anlamakla başlar.

1. İmarın Başlangıç Noktası: İnsan’ın Kendisidir

Evet, çevreyi imar etmenin asıl yolu, kişinin kendini imar etmesidir.

Zira insan, iç dünyasında bozulmuşsa dış dünyayı ıslah edemez. Kalbi harap olan birinin eliyle kurulan şehir, dıştan güzel görünse de içten çürür.

Kur’an bu sıralamayı çok net ortaya koyar:

“Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Rad, 11)

Bu ayet, gerçek imarın kalpte, niyette ve karakterde başladığını gösterir.

Yani imanla başlayan, ahlakla şekillenen, amel ile kemale eren bir imar süreci söz konusudur.

2. İmarın Yönü: İçten Dışa, Yakından Uzağa

İmar bir çember gibidir, merkezinde insanın kalbi vardır.

Oradan aileye, topluma, millete ve nihayet tüm yeryüzüne yayılır.

Kendini imar et:

Nefsini ıslah et, ahlakını güzelleştir.

Kalbini temizle, zihnini bilgiyle donat.

Allah’la bağını güçlendir.

Aileni imar et:

Sevgi, saygı ve adaletle bir yuva kur.

Nesline iman ve erdem mirası bırak.

Toplumu imar et:

Adaletli, dürüst ve merhametli ol.

Çalış, üret, iyiliği yay, kötülüğü engelle.

Yeryüzünü imar et:

Doğayı koru, emeğe ve canlıya saygı duy.

İnsanlığın ortak iyiliği için çabala.

3. Neden Bu Sıra Önemli?

Çünkü dış imar, iç imarın aynasıdır.

İçinde kibir, hırs, bencillik olan bir insan; ne kadar teknoloji, şehir veya düzen kursa da sonunda tahrip eder.

Ama kalbinde iman, merhamet ve sorumluluk olan bir insan; küçük bir köyü bile cennet bahçesine çevirir.

Demek ki, çevreyi imar etmenin yolu kişisel imardan geçer.

Doğru yön, kendinden başlayıp halka halka çevreye, topluma ve yeryüzüne doğru ilerlemektir.

Bu, hem Kuran’ın hem de Peygamber Efendimizin (asm) sünnetinin öğrettiği fıtrî ve hikmetli imar düzenidir.

Çevreni imar et

Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurur:

“Semud kavmine kardeşleri Salih’i gönderdik. O onlara dedi ki: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Sizi yeryüzünde yaratıp orayı imar etmenizi dileyen O’dur. O hâlde O’ndan bağışlanma dileyin, sonra da O’na tövbe edin. Şüphesiz ki Rabbim, kullarına çok yakındır ve dualarını kabul edendir.’” (Hud, 61)

Bu ayet bizlere gösteriyor ki insan hem kendi varlığını hem de içinde yaşadığı dünyayı imar etmekle sorumludur. “Medeniyet” (umrân), işte bu imar ve inşa gayretinden doğar.

Yeryüzünün halifesi kılınan insanın görevi; iyiliğin, adaletin ve hikmetin hâkim olduğu bir düzeni kurmak, böylece imar edilmiş bir dünyada hak ve hakikat ekseninde bir medeniyet inşa etmektir.

Peki bu imarı kimler gerçekleştirebilir, böylesi bir medeniyeti kimler yeniden kurabilir? Başka bir ifadeyle, yeryüzünü kimler mamur hâle getirebilir?

Kısaca şöyle sıralayabiliriz:

1. İman, ibadet, muamelat ve ahlâk bütünlüğü içinde İslâm’ı öğrenip yaşayan; onu bütün dünyaya ulaştırma gayreti taşıyan istikamet sahibi Müslüman nesiller.

2. Bu nesiller içinden çıkan; ilim, amel ve ihlasla donanmış, çağın dilini anlayan, etkili iletişim ve güçlü temsil kabiliyeti olan tebliğ ve davet insanları.

3. İlimde derinleşen, insanlığın hayrına eserler ortaya koyan, yeni keşifler yapan, talebe yetiştirip toplumu irşat eden âlimler.

4. Hak ve adaletten asla taviz vermeyen; ehliyet ve liyakati esas alan; emaneti hakkıyla taşıyan idareciler ve yöneticiler.

5. Zalimlere karşı duracak güç, strateji ve cesarete sahip; hakkın sancağını koruyan komutanlar ve mücahitler.

6. Ticaret ve üretimde girişimci ruhlu; kazancında bereket arayan; servetini infak ve hayırla bereketlendiren cömert tüccarlar.

7. Emek ve gayretin timsali; karınca misali çalışkan, arı misali üretken sanatkârlar ve iş erbabı insanlar.

8. Doğruluk, cesaret ve edep timsali gençler yetiştiren bilinçli ve imanlı anneler.

9. Ve nihayet, çok okuyan; fakat neyi, neden ve nasıl okuduğunu bilen, öncelik bilincine sahip şuurlu okuyucular.

Yeryüzünü imar etmek, her dönemde imanla, bilgiyle, emekle ve güzel ahlâkla yeniden inşa edilmesi gereken bir emanettir.

Bu Görev Nasıl Yapılacak?

İmar görevi hem maddi hem manevi boyutlara sahiptir:

Maddi İmar:

Toprağı, çevreyi, suyu ve tabiatı koruyarak üretmek.

Şehirleri, yolları, evleri adalet ve ihtiyaç ölçüsünde düzenlemek.

Bilim, sanat ve teknolojiyle hayatı kolaylaştırmak.

Manevi İmar:

Kalpleri imanla, toplumu ahlâkla mamur etmek.

Adalet, dürüstlük, yardımlaşma ve merhameti yaygınlaştırmak.

Cehalet, zulüm ve bencillikle mücadele etmek.

Sonuç:

Yeryüzünü imar etmek, sadece dünyayı yaşanabilir kılmak değil, Allah’ın rızasına uygun bir hayat düzeni kurmak demektir.

Bu görev, imanı sağlam, bilgisi derin, ahlakı güzel, emeği bereketli insanlar eliyle gerçekleşir.

Yani özetle:

Yeryüzünü imar etmek, sadece dünyayı yaşanabilir kılmak değil; Allah’ın rızasına uygun bir hayat düzeni kurmaktır.

Bu görev:

İmanı sağlam, bilgisi derin, ahlâkı güzel ve emeği bereketli insanlar eliyle gerçekleşir.

Yeryüzünü imar edecek olan; inancı, bilgisi, ahlâkı ve emeğiyle Allah’ın halifesi olduğunu idrak eden insandır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun