Cebrail, Firavun iman etmesin diye ağzına çamur mu doldurdu?

Tarih: 27.07.2024 - 09:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Cebrail'in (as) Firavun’un ağzına çamur tıkaması hadisesi nedir, nasıl anlamalıyız, şerhi nedir?
"Firavunun lâ ilâhe illallah deyip bu yüzden Allah’ın ona rahmet etmesinden korkarak Cebrail, firavunun ağzına çamur tıkamaya çalışmıştı.”
- Bununla ilgili internette böyle bir yazı okudum, Cebrail (a.s)'in, Firavun'a kızdığı için, tövbe edemesin diye onun ağzına çamur doldurması doğru mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, her insanın tövbesi kabul edilir. Ancak, kıyametin kopmasının başlamasından sonra ya da sekerat dediğimiz can boğaza geldiğinde ve ahiretteki yerini gördüğünde yapılan tövbe kabul edilmez.

İşte Firavun ile ilgili konu da böyledir. Artık ruhu boğaza geldiğinde ahirette gideceği yer bütün açıklığıyla göründüğünde tevhid kelimesini söylemek istemiş, Cebrail Aleyhisselam da Allah’ın emriyle buna engel olmuştur. Zaten söylese bile bu iman geçerli değildir. Çünkü imtihan sırrı yok olmuştu.

Tirmizi, ilgili hadis için “hasen-sahih ve gariptir” demiştir. (Tirmizi, h.no: 3018)

Bu hadisle ilgili değişik yorumlar yapılmıştır. Önemli gördüğümüz hususları birkaç madde halinde özetleyebiliriz:

1) Bir kısım eleştirilere rağmen, netice itibariyle bu hadis rivayetinin sahih olduğu alimler tarafından kabul edilmiştir. (bk. Tuhfetü’l-ahvazi, 8/417-419)

2) Hz. Cebrail’in böyle bir işi kendi başına yapması doğru değildir. Çünkü:

a) Firavunla ilgili dini teklif o sırada da ya vardır ya da yoktur.

Şayet o esnada teklif devam ediyorsa, Hz. Cebrail’in Firavun’un tövbesini engellemesi caiz değildir. Eğer o anda teklif diye bir şey söz konusu değilse, bu takdirde Cebrail’in devreye girmesinin bir anlamı yoktur. (bk. Hazin, Lübabü’t-tevil, 2/461-462; Tuhfetü’l-ahvazi, a.y.)

b) Bu durumda bir tek seçenek kalır ki, o da Cebrail (as)’in bu işi Allah’ın emriyle yapmış olmasıdır. Zira Allah -adalet ve hikmetinin ön gördüğü şekilde- kişi ile kalbi arasına girmesi / kişi ile imanı veya kişi ile küfrünün arasına girmesi ehlisünnetin akidesine göre caizdir.

“Ey inananlar! Allah ve Peygamber, sizi hayat verecek şeye çağırdığı zaman icabet edin. Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve sonunda onun katında toplanacağınızı bilin." (Enfal, 8/24)

"İnsan ile kalbinin arası" ifadesi bir deyim olup bundan insanın şuuru, aklı ve duyguları kastedilmektedir. Buralarda bulunan hiçbir bilgiyi, kararı, eğilimi, duy­guyu Allah'tan gizlemek mümkün değildir. Allah'ın çağrısına içtenlikle katılanlarla menfaati için öyle görünenleri Allah bilir ve ayırır.

c) Zira “Biz melekler ancak rabbinin emriyle ineriz...” (Meryem, 19/64) mealindeki ayette meleklerin Allah’ım emri dışında hiçbir şey yapmadıklarına işaret edilmiştir. (bk. Ahvezi, a.y; Hazin, a.y.)

Bu konuyu anlamak için Allah’ın külli iradesi ile insanların cüzî iradesini düşünmek gerekir.

Bu hususu birkaç madde hâlinde özetlemek mümkündür:

1) Cüzî irade insanlar için açılan ilahî imtihanın en zorunlu bir unsurdur.

Hiçbir insan iradesi dışında bir tarafa zorlanmaz. Bu sebepledir ki, çocuklar ve zihinsel özürlüler imtihandan sorumlu tutulmamıştır. Aksi takdirde, Allah’ın adaletinden söz edilemez. Bu ise, Kuran’da pek çok yerde vurgulanan İslam inancına taban tabana zıttır.

2) Kuran’da makamın iktizasına yani söylenen sözün yerine göre, bazen Allah’ın küllî iradesine, bazen de insanın cüzî iradesine vurgu yapılmaktadır. Bu vurgu, oradaki ifadenin belağatını gösteren bir üslubun yansımasıdır. Cüzî iradenin söz konusu edildiği yerde, küllî irade de orada zımnen bulunduğu gibi, küllî iradenin vurgulandığı yerde de cüzî irade zımnen vardır.

Örneğin Allah, inkarcıların tavırlarından son derece rahatsız olan Hz. Peygamberi (asm) teselli etmek için, hidayet ve dalaletin; hayır ve şerrin ancak Allah’ın yaratmasıyla mümkün olabileceğini vurgulamak üzere -mealen- şöyle buyurmuştur:

“Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerine de bir perde inmiştir. Bunların hakkı büyük bir azaptır.” (Bakara, 2/7)

Bu makamda, bir teselli makamıdır, elçisinin zayıflığı, üzgünlüğü ve acizliği karşısında Allah’ın mutlak kudretine, izzetine ve iradesine vurgu yapılmıştır. Allah’ın bunları böyle bir cezaya çarptırmasının gerekçesi ise, açıklanmamıştır. Ki bunun gerekçesi, onların kendi özgür iradeleriyle inkârda ısrar etmeleridir.

Nitekim bir önceki ayetin sonunda “onlar iman etmezler” ifadesi bu gerekçenin ipuçlarını vermektedir. Yani, Allah onların özgür iradeleriyle iman etmemekte ısrar ettiklerini ve bundan sonra da -özgür iradeleriyle- küfürde devam edeceklerini ve buna azm ettiklerini bilmekte ve bu hain niyetlerinin karşılığı olarak da kalplerini mühürlemek suretiyle onları cezalandırdığını haber vermektedir.

- Buna mukabil, insanların cüzî iradelerinin ön plana çıkartılması gereken yerde ise, Allah’ın küllî iradesi zımnen vardır. Örneğin Allah, Kuran’ın hak ve hakikati ders veren bir kitap olduğunu hatırlattıktan sonra, elçisinin tebliğden başka bir sorumluluğunun olmadığını vurgulamak üzere -mealen- şöyle buyurmuştur:

De ki: İşte Rabbiniz tarafından gelen gerçek. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” (Kehf, 18/29)

 Hâlbuki, Allah dilemedikçe hiç kimse, kendi başına, ona rağmen bir iş yapamaz. İnkârın da imanın da icadî noktaları Allah’a aittir. İnsan, küfür veya iman ister, Allah da onları yaratır. İşte burada, ilk örneğin aksine Allah’ın küllî iradesine açıkça vurgu yapılmamıştır. Çünkü belagatin muktezası budur.

3) Allah her insanı, araştırdığı takdirde gerçeği belirleyecek, bulabilecek bir akla sahip kılmıştır.

- İslam’da hiç kimseye gücünün ötesinde bir sorumluluk yüklenmemiştir.

- Kainatın şehadetiyle sonsuz adaleti tahakkuk eden Allah kullarına asla zulmetmez. 

- Aklı olmayan, çocuk veya zihin özürlü olan, Allah’ın vahiy mesajını alamayan veya algılama imkânından mahrum olanların sorumluluğu yoktur.

- İnsandaki mevcut akıl ve zekâ değişik yollar içinde en doğruyu bulmaya yeterlidir. Mevcut şirk düzeni içerisinde hakikati bulmaya gayret eden sahabilerin iman etmesi, bu konuda önemli bir misal teşkil etmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun