"Bu din daima ayakta duracak, kıyamet kopuncaya kadar mü'minlerden bir grup onun yolunda cihad edip savaşmaktan asla vazgeçmeyecektir." hadisini açıklar mısınız?

Tarih: 12.08.2013 - 00:55 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Benzer ifadelerle söz konusu olan bu hadis-i şerif şu kaynaklarda yer almakatdır: (Buhari, İtisam, 10; Müslim, İman, 347, İmare, 170; Ebu Davut, Fiten,1; Tirmizi, Fiten, 37,51; İbn Mace, Mukaddime, 1)

Bunun anlamı şudur: Allah, İslam dinini kıyamete kadar koruyup devam ettirecektir. İslam dininin korunması, bir anlamda Kur’an’ın korunmasıyla paralel olarak gerçekleşecektir.

“Hiç şüphe yok ki o zikri, Kur’ân’ı biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz.”(Hicr, 15/9)

mealindeki ayette Kur’an’ın korunacağına açık garanti verilmiştir.

Kur’an’ın kaynalık ettiği İslam dininin koruması ise, fıkıh, hadis, tefsir, kelam, tasavvuf gibi değişik ilim dallarında hizmet eden alimlerin yaratılmasıyla tahakkuk ettirilmiştir. Bu alimler, -her asırda bir taife olarak-Allah’ın dinine yardım ettikleri için Allah da onları muvaffak etmiştir.

Bu hakikatin temel dayanağı ayet ve hadislerdir. Misal olarak birkaçını aşağıda görmekteyiz:

"Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve sizi dininizde sabit kılar."(Muhammed, 47/7).

"Eğer Allah size yardım ederse, artık hiç kimse sizi mağlup edemez."(Âl-i İmran, 3/160).

"Allah sizden iman edip güzel işler yapanları, kendilerinden önce gelen müminleri hâkim kıldığı gibi, onları da dünyada hâkim kılacağını, kendileri için beğenip seçtiği dinlerini tatbik etme gücünü vereceğini, yaşadıkları korkulu dönemin ardından kendilerini tam bir güvene erdireceğini kesin olarak vaad etmiştir. Artık onlar, yalnız bana kulluk ederler, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Ama kim bundan sonra da nankörlük ederse, onlar artık yoldan çıkmış fâsıkların tâ kendileridir."(Nur, 24/55).

Bu ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki, Allah'ın dinî yardım konusundaki ikramları, insanların liyakatine göre, dinlerine karşı gösterdikleri samimi duruşlarına göre söz konusu olacaktır.

Aslında sorudaki söz konusu olan hadiste zikredilen grubun galibiyeti "hak" kavramıyla birlikte anılmaktadır. Hz. Peygamber (a.s.m)'in bu vaadi, elbet yerine gelecektir. Ancak bu iş, "hak" ve hakikatle barışmayı şiar haline getiren insanlarla gerçekleşecektir.

Bu hadisi şerifi "Ahir zamandan bahseden mühim bir hadis" olarak takdim eden Bedüzzaman, bunu açıklarken, özetle şu görüşlere yer verir (mealen):

"İslam'ın gelişinden beri her asırda hak ve hakikate hizmet eden Allah'ın samimi kulları hep var ola gelmiştir.  Ramazan-ı Şerifte onuncu günün ikinci saatinde birden bu hadis-i şerif hatırıma geldi. Belki, Risale-i Nur şakirtlerinin taifesi ne kadar devam edeceğini düşündüğüme binaen ihtar edildi. Baktım, bu hadis-i şerif, her asırda gelen ve hak üzerinde devam eden taifelere baktığı gibi, işarî manasıyla, bu asırda hak ve hakikati ders veren, hakka hizmetten başka hiçbir amaçları olmayan Nur talebelerinin vaziyetine ve onların hizmetlerinin hicrî 1506'ya kadar, gittikçe güçlenerek devam edeceğine işaret etmektedir."(Kastamonu, s.27-28).

Evet, biz şuna iman ediyoruz ki, Allah'ın her söylediği doğrudur. Ve Allah şöyle buyurmaktadır:

"O inkârcılar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Kâfirler, hoşlanmasa da elbette ki Allah, nurunu tamamlayacaktır. Müşrikler hoşlanmasa da dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen odur." (Tevbe, 9/32-33).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun