Bir şeyin yokluğunun ispatı gerçekçi olmasına mı bağlı?

Tarih: 11.10.2016 - 00:33 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir ateistle konuşmamızda bana Allah'ın varlığına dair delil olmadığını düşündüğü için inanmadığını söyledi. Ben de Kuran’dan ya da evrenden delil getirmek yerine onun düşüncesinin de aslında inanç olduğunu (Allahın yokluğuna inanmak) ve bu sebeple ispat yapması gerektiğini yani delil isterken delilsiz bir inanca sahip olarak kendisiyle çeliştiğini vurgulamak için öyleyse yokluğunu ispatlamalısın dedim.
- O da ispat yükümlülüğünün bana ait olduğunu çünkü hiç ortada yokken varlıktan söz edenin ben olduğunu söyledi. Ben de kabul ettim ama yukarıda söylediğim açıklamayı yaptım. Yani onun verdiği örnekle babamın boyu 3 metre desem ispatlamam gerekir ama karşıdaki hayır kesinlikle öyle değil diyerek karşı çıkıyorsa onun da aksini ispatlaması gerekir. Ama Allah'ın yokluğunu ispatlamasının imkansız olduğunu söyledim. O da kabul etti ve "evet aynı şekilde uçan domuzların olmadığını da ispatlayamam çünkü “bir şeyin yokluğunun ispatı gerçekçi olmasına bağlı" dedi.
- Burada verilmesi gereken cevap Kuran ve peygamber deliliyle mi olmalıydı?
- Yani bunlar birer delil varlığını iddia edip delil sunuyorum bu durumda yokluğu iddia etmesi için delilleri çürütümeli. Deliller de zaten gerçekçiliği ortaya koymuş olur. Yani aslında onun söylediği son cümledeki boşluğu bulmakta zorlandım, sorun bu.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Mantıkta delil içeren akıl yürütmeler dedüktif olanlardır.

Allah’ın var olduğunu söylemek, mutlak varlığın var olduğunu söylemek olduğu için, kendi ispatını içinde zorunlu olarak bulundurur.

Kendisine varlık izafe ettiğimiz her şey, nicel ya da nitel olarak bir cüz veya küll yani parça veya bütündür. Bunların var olduklarını bu nicel ve nitel özelliklerinden yola çıkarak yaparız.

Ancak nicelik ve niteliksiz olarak mutlak bir varlık söz konusu işlemin gereğidir. Zira öncelikle salt varlık olmaksızın görece varlık işlemini yapamayız. Salt ya da mutlak varlık ise nicelik ve nitelikle ispatlanamaksızın vardır. Bu zorunlu bir varlıktır.

“Allah vardır” önermesi Allah’ın mutlak vacib varlık olduğunu söyler. Bunun ispatı ise özdeşlik ve çelişmezlik ilkelerinden zorunlu olarak çıkar.

Allah mutlak var olandır. O halde Allah, Allah olandır. Mutlak var olmayan Allah değildir. O halde Allah, Allah olmayan değildir.

Uçan domuzlara gelince, bu nicel ve nitel bir önermedir. İndüktif bir akıl yürütme ile yalnızca bunun büyük olasılıkla olmadığını söyleyebiliriz.

Burada kesin bir ispat söz konusu değildir. Zira tüm uzamı, geçmiş ve geleceği gözlemlemek gerekmektedir. O halde eksik olan indüktif niteliğinden dolayı ikinci önermedir. Önermenin tamamlanması için tüm gözlemin yapılıp ispatın ortaya konulması gerekir.

O halde, Allah vardır demek, nesneler ve şeyler cinsinden bir var oluşu içermemekte, sınırlı doğanın, mümkün varlıkların zorunlu bir gereği olarak mantıki ispatı kendi içinde içermektedir.

Deney ve gözlemin konusu olan ispat, yalnızca yüksek olasılıklı bir tahmindir. Zorunlu ve değişmez bir çıkarım değildir. Bu nedenle bilimsel bir teori aynı zamanda yanlışlanabilir olmalıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun