Bir kap yemekten hediye olur mu?
- Bu anlamda bir hadis var mıdır, nasıl anlamalıyız?
“Ey müslüman hanımlar! Hiç bir komşu hanım, bir koyun paçası bile olsa, komşusuna vereceğini küçük gör(üp vermemezlik et)mesin.”
Değerli kardeşimiz,
Evet, bu anlamda sahih hadis-i şerifler vardır, sorudaki hadis de onlardan biridir.
Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (asm) şöyle buyurdu:
« يا نِسَاء المُسْلِماتِ لاَ تَحْقِرنَّ جارَةٌ لِجارتِهَا ولَوْ فِرْسِنَ شاةٍ »
“Ey müslüman hanımlar! Hiçbir komşu hanım, bir koyun paçası bile olsa, komşusuna vereceğini küçük gör(üp vermemezlik et)mesin.” (Buhârî, Hibe 1, Edeb 30; Müslim, Zekât 90.)
Araplar, evde kocasına bir nevi komşuluk ettiği için evin hanımına câre dedikleri gibi, hanımın kumasına da kinâye yoluyla câre derler. Burada câre, “komşu kadın” anlamındadır.
Firsin, aslında deve tabanı demektir. Koyun tırnağı anlamında da kullanılmaktadır. Dilimizde “paça” denilir. “Koyun paçası” (veya koyun tırnağı) hediye etmek âdet olmadığı için burada hediye edilecek şeyin azlığı abartılı şekilde ifade edilmiştir. Yani ne kadar küçük ve az olursa olsun, komşular arasında hediye alıp vermenin ihmal edilmemesi istenmektedir.
Hadisteki uyarı, hediye veren komşu kadına yöneliktir. Nitekim bu hadis Sahîh-i Müslim’de “Az bir şey de olsa sadaka vermeyi teşvik, azımsayarak küçük bir şeyi vermekten geri durmamak” başlığı altında yer almıştır. Müslim’in Sahîh’indeki bab başlıklarını da Nevevî koymuştur. Bu iki hususu dikkate alarak biz hadisi, Nevevî’nin anladığı şekilde tercüme ettik.
Ayrıca Buhârî de hadisi Hibe Bölümü’nün ilk hadisi olarak değerlendirmiştir. Şuna da işaret edelim ki, hadisteki uyarının, kendisine bir şey hediye edilen komşu kadına yönelik olması da muhtemeldir. Buna göre mana, “Hiçbir komşu kadın, bir koyun paçası bile olsa komşusunun hediye ettiği şeyi küçümsemesin.” demek olur. Nitekim hadis böyle de tercüme edilmiştir. Biz yaptığımız tercümenin, hayır yollarının çokluğu konusuyla olan alakası noktasından daha isabetli olduğu kanaatindeyiz.
Hem hediyede ölçü, verilenin ihtiyacı ya da arzusu değil, verenin imkân ve cömertliğidir. Halkımız, “Az veren candan, çok veren maldan.” diyerek bu noktaya işaret etmektedir. “Dostum beni ansın da isterse soğan kabuğu ile ansın.” sözü de hadisimizdeki ölçünün kültürümüze yansımasından başka bir şey değildir.
Bu hadis-i şerifte doğrudan Müslüman hanımlara hitap edilmiş olmasını iki şekilde yorumlamak mümkündür:
a. Komşular arası ilişkiler daha çok hanımlarca yürütüldüğü için onların dikkati çekilmiştir.
b. Alınıp verilen şeyleri küçümseme, azımsama ve hatta dedi-kodu vesilesi yapma daha çok hanımlar arasında görülür. Bu yüzden uyarı onlara yöneltilmiştir.
Buna göre;
1. Hiçbir iyilik küçük görülmemelidir. Azımsandığı için ihmal edilecek iyilik ve hayırlar sonuçta büyük kayıplara vesile olur.
2. Çok küçük ve basit şeylerle de iyilik ve hayır işlemek mümkündür.
3. Komşular arasındaki ikramlar başlı başına birer iyiliktir.
4. İyiliği küçük görme daha çok hanımlarda görülen bir kusurdur. Onları bu konuda eğitmek gerekmektedir. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., Hadis No: 126)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Güler yüz göstermek sünnet mi?
- Sahabelerin imtihanı daha mı ağırdı?
- Sara hastası cennetlik mi?
- Şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak ne demek?
- Çocuğun ölümünü kocasından gizlemiş mi?
- Satıcı ve alıcı pazarlığı bozabilir mi?
- Ağaç kesen kişi cennete mi girmiş?
- Karanlık geceler gibi fitneler nasıl olur?
- Abdest alırken günahlar dökülür mü?
- Ala tenli, kel ve körün imtihanı nasıl olmuştur?