Bir-i Maune olayında yetmiş beş kişiyi şehit eden müşrikler, Amr bin Umeyye'yi neden sağ bıraktı?

Tarih: 20.01.2015 - 04:39 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Bir-i Maune faciası, hicri 4. senesi Sefer ayında vuku bulmuştur.

Benî Âmir kabilesinin efendisi ve reisi Ebû Bera Âmir b. Mâlik, Peygam­be­rimiz (asm)'i ziyaret maksadıyla Medine’ye geldi. Ebû Bera, samimi bir insan, Resûl-i Ekrem’e ve Müslümanlara dost biriydi. Efendimize hediye etmek üzere de iki at ile iki deve getirmişti.

 Ancak Resûl-i Ekrem, “Ben, müşriklerin hediyesini kabul edemem. Eğer hediyenin kabul edilmesini istiyorsan Müslüman ol!” di­yerek onun hediyesini kabul etmedi ve kendisini Müslüman olmaya davet etti.

 Ebû Bera ise bu davet karşısında o anda Müslüman olmadı, ama İslamiyete karşı gösterdiği alaka­dan da vazgeçmedi. Peygamber Efen­dimiz (asm)'e, “Yâ Muhammed! Beni davet etti­ğin din, pek güzel, pek şereflidir. Kavmim benim sözümü dinler. Eğer sahabi­lerinden birkaçını Kur’an ve sün­ne­ti öğretmek üzere gönderecek olursan, ümit ederim ki davetini kabul ederler!” dedi. (bk. İbn Hişam, es-Sîre, 3/193-194; İbn Sa’d, Tabakat, 3/ 514; Taberî, Tarih, 3/34)

Peygamber Efendimiz (asm), Necid halkına pek güvenmiyor­du. Ashabına bir hainlikte bulunabilirler endişesini taşıyordu. Bu endişesini, “Göndereceğim ki­şiler hakkında Ne­cid halkından korkarım!” diyerek de izhar etti. Ancak Ebû Bera teminat verdi. “Onları” dedi. “Ben himâyeme aldıktan sonra, Necid halkının onlara dokunması hadlerine mi düş­müş?”

Ebû Bera’nın güvenilir, sözüne itimat edilir biri olması, Peygamber Efendi­miz (asm)'in endişesini giderdi. Sonunda, kırk veya yetmiş kişiden ibaret irşad heye­tini göndermeye karar verdi. Altısı Muhacir, diğerleri Ensar'dan idi. Hepsi de Suf­fa ehli idi. Başlarına Münzir b. Amr tayin edildi. (bk. İbn Hişam, 3/194; İbn Sa’d, 2/52; Buharî, 3/28)

Peygamber Efendimiz (asm), ayrıca Necid halkına ve Benî Âmir reislerine veril­mek üzere heyetle birlikte bir de mektup gönderdi.

İrşad ve tebliğ heyeti Bi’r-i Maûna denilen mevkiye vardı. Burası, Me­dine’nin doğu tarafına düşen, Süleym ile Âmiroğulları yurtları arasında kalan, Benî Süleym’e âit bir su kuyusu idi. Burada Hz. Re­sû­lul­lah (asm)’ın mektubunu Amir b. Tufeyl’e götürmek vazifesini, Haram b. Milhân üze­rine aldı. Bu sa­habe, mektubu götürüp ona teslim etti.

Ne var ki mektubun muhatabı Âmir, okuma gereği bile duymadan elçi sahabeyi orada şehit etti. (bk.İbn Sa’d, 2/52; Buharî, Magazî, 28)

Aziz şehidin, bu hain adamın darbeleri altındaki son sözleri şunlar oldu: “Allahü Ekber! Kâbe’nin Yüce Rabbine yemin olsun ki kazandım gitti." (Buharî, Magazî, 28)

Âmir b. Tufeyl, bu masum sahabeyi şehit etmekle de yetinmedi; kendisi gibi gözleri ve gönülleri kan ve kin ile dolmuş Süleymanoğullarından birkaç kabilenin yardımını temin etti. Hep birlikte, Maûna Kuyusu mevkiinde olup bitenden habersiz bekleyen masum sahabeleri de şehit etmek üzere harekete geçtiler.

Bu arada, mektubu götüren sahabenin geciktiğini gören irşad heyeti, dinlendikleri Maûna Kuyusu mevkiinden durumu öğrenmek üzere Necid bölgesine doğru yol almışlardı.

Tam o sırada, karşılarında elleri silahlı kalabalık bir müşrik topluluğu bul­dular. Sahabeler, kılıçlarını sıyırarak kendilerini çepeçevre kuşatanlara, “Vallahi, bizim sizinle hiçbir işimiz yok. Biz sadece Pey­gam­be­ri­miz'in verdiği bir vazife için yolumuza gidiyoruz!” dediler. (Buharî, Magazî,  28)

Ne var ki kâfirlerin kararları kesindi: İslam’ı ve imanı öğretmek kutsî vazifesiyle yola çıkan bu fedakâr sa­habileri, teker teker şehit edeceklerdi.

Başlarına gelecekleri fark eden sahabeler, el açarak Rabb-i Rahîmlerine şöyle yalvardılar:

“Ey Rabbimiz! Durumumuzu Resûlüne haber verecek burada kimsemiz yok. Sela­mımızı ona sen ulaştır! İlâhî! Peygamberin vasıtasıyla kavmimize haber ver ki: Biz Rabbimize kavuştuk. Rabbimiz bizden râzı oldu ve bizi de râzı etti.”(bk. Buharî, Magazî, 28; Müslim, Mesacid, 297)

Nihayet bütün sahabileri şehit ettiler.

Yalnız, bu irşat ekibinde olmakla beraber, o sırada aynı mevkide bulunmayan Amr b. Umeyye ed-Damri ile bir arkadaşı olayı sonradan farkettiler ve hemen arkadaşlarını müdafaa etmek için harekete geçtiler. Ancak arkadaşı şehit edilen Amr b. Umeyye (esir düştükten sonra) kaçmayı başardı. Ve yolda gördüğü müşriklerden iki kişiyi -o katil olan Beni Âmir kabilesinden sanarak- öldürdü. Fakat Medine’ye geldiğinde, onların Hz. Peygamber (asm)'in himayesine aldığı Beni Kilab kabilesinden olduğu ortaya çıktı.

Peygamberimiz (asm) “Amr’ın himayesinde olan iki kişiyi öldürdüğünü, artık onların diyetini ödemek durumunda olduğunu” bildirdi. (bk. Said Ramazan Butî, Fıkhu’s-Sîre, 254-255)

Buhari’de, Amr b. Umeyye’nin esir düştüğüne dair bir bilgiye de yer verilmiştir. (bk. Buhari, Magazî, 28)

Demek ki bu sahabi, müşrikler tarafından serbest bırakılmamış, fakat o bir fırsatını bulup kaçmıştır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Yetmiş kişilik irşad ekibinin tamamına yakınının şehid edildiği "Bi'ri Mauna Faciası" nasıl gerçekleşmiştir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun