Bilgisizlik, iletişimsizlik, çağdışılık nedir?
Değerli kardeşimiz,
İslam’a göre bilgisizliğin (cahilliğin) en kötüsü, Allah ve hak din ile ilgili olan bilgisizliktir.
İletişimsizliğin en berbatı da kulun, Allah’a yönelik iletişimsizliğidir.
Hakiki Mabud'u tanımamış, ona iman ve kulluk edememiş, hak dini bilmemiş olan topluluklar “bilgisizlik (cahiliyye) toplulukları”dır. Bu bilgisizlik ve ilgisizliğin zararı ebedidir, sonucu bedbahtlıktır. Madde âlemi ile ilgili bilgisizlik de zararlıdır, matlup değildir, ancak bunun zararı geçicidir, en fazla dünya hayatı ile sınırlıdır.
En değerli bilginin taşıyıcısı ve en önemli iletişimin rehberi olan Allah Resulü (asm) bilginin önemine ve gerekliliğine dikkat çektiği gibi şöyle de buyurmuştur:
“Allah’ın adıyla başlamayan her önemli iş güdüktür, amaca ulaştırmaz.” (Münavî, Feyzu’l-Kadir, 5/13)
Buradan hareketle İslam ilminin küll, çağdaş bilginin cüz (hem de çok küçük bir parça) olduğunu ifade etmek mümkündür.
İslam ilmi kâinatı kuşatır, onu öğrenmeye ve keşfetmeye aşıktır, ancak İslam âlimi burada kalmaz, ötelere geçerek varlığın ve bilginin kaynağını keşfetmek, onunla iletişim kurmak ister, asıl maşuku da budur. Kendini ve çevresini bildikçe, tanıdıkça Rabbini tanıyacağı, ona keyfiyetsiz olarak vasıl olacağı düşüncesi ve inancı içinde büyük bir vecd ile ilme, bilmeye, bilgiye yönelir. Allah’ın varlığının ve sıfatlarının, gönderdiği dinin hak ve gerçek olduğunun “gözlem ve deney yoluyla elde edilen” delilleri, Kur'an-ı Kerim’in ifadesiyle “ayetler”dir. Bu ayetler insanın kendi varlığında başlar, madde aleminin sonuna kadar devam eder. (bk. Fussilet, 41/53)
İslam insanının / âliminin önünde iki bilgi kaynağı vardır:
Birisi, yetebildiği yere kadar bilgi üreten gözlem, deney ve tefekkür, diğeri bunların yetmediği yerde başvuracağı vahiy ve ilham (Allah’tan gelen doğrudan bilgi).
İslam insanı, Allah’ın “Oku!” emrine uyarak hem Kuran’da ayetler okur, hem de keşfine çıktığı kâinatta.
Çağımızda bazı kimseler, beşer üstü, akıl-gözlem-deney dışı (üstü) bilgiye ve bu bilgiye dayalı aşkın iletişime “çağdışı” iftirasında bulunur. Bu çağda yaşayan insan onlara göre çağın adamı olmak istiyorsa -İslami manada- cahil kalacak, “âlim ve arif” olmak istiyorsa çağdışı olacaktır. Ya çağdaşlık adına, maddi ve manevi sayısız âleme nispetle bir zerre olan “dünya” çapında iletişimle yetinecek yahut da bu manada çağdaşlığı reddederek bilgi ve iletişimini On Sekiz Bin Âlem’e ve “Âlemlerin Rabbine” kadar genişletecektir.
Çağdaş bilgi ve iletişim konusundaki “yükselen değer” vasfının sahteliğini, mahiyetini ve tehlikesini keşfetmek isteyenler, şu mühtedi mütefekkire de kulak verebilirler:
“Galile’den Descartes’a, 18. yüzyıl Fransız filozoflarından 19. yüzyılın büyük buluşlarına kadar bilim, gittikçe artan bir şekilde mümkün olan tek bilgi olarak ve doğanın karşısında tüm yapabilme gücüyle insana varlığının anlamını veren bir şey olarak değerlendirildi. Bilimsel bilgilerin sürekli büyümesi üzerine kurulu olan, insanlığın sınırsız gelişimine inanç, kabul görmüş bir çeşit dogmaya dönüştü. Bilimin bilimciliğe doğru bu genelleşmesi birkaç gizli postulata dayanıyordu... Bu bilimci anlayışın ana çizgilerini Auguste Comte belirlemişti ve felsefeyi dışarıda bırakıyordu. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde bilimin gelişmesi bu ölü ve küçültücü anlayışı ortaya çıkardı.” (R. Garaudy, 20. Yüzyıl Biyografisi, s. 51)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bilgi-iletişim çağı, sözü doğru mu?
- Bilgi nedir, kaynakları nelerdir?
- DARWİNİZM
- Big bang teorisine dinimizin bakışı nasıldır?
- Yehova Şahitleri hakkında bilgi verir misiniz?
- SAİD NURSİ'DE DİN-BİLİM İLİŞKİSİ
- GAZZÂLÎ Gazali
- SUBUTU KAT'Î (Kat'iyyü's-Sübût)
- TEKNOLOJİ
- Müslüman devletlerde diğer din mensuplarına ne gibi özgürlükler verilir?