Belediyede işe girmek için rüşvet vermek haram mıdır?

Tarih: 02.06.2013 - 12:16 | Güncelleme:

Soru Detayı

Bir arkadaşım belediyede çalışmak istiyor onu işe alabilecek birini bulmuş fakat kendisini belli bir ücret karşılığı yerleştirebileceğini söylüyor böyle bir yola başvurmak haram mıdır?
Şöyle bir durumda söz konusu belediyeye normal bir şekilde girmenin hiç bir yolu yok herkes ya para vererek ya da bir yakın vasıtası ile giriyor nasıl bir yol izlemeliyiz sizin yardımlarınızı bekliyorum.
- İşe girecek arkadaşımda her niteliği taşıyor yani o konuda bir haksızlık yok.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kişi işe ehil, başkasının hakkına tecavüz yok ve işe de muhtaç ise, rüşvet vererek işe girebilir.

Bu durumda rüşvet, verene zarureten caiz, alana haram olur.

Kuran-ı Kerim’de rüşvet lafız olarak geçmemekle birlikte, “Bile bile, günaha saparak insanların mallarından bir kısmını yemek için onları -mallarınızın bir parçasını- yetkililere aktarmayın.”(1) mealindeki ayette açık biçimde yasaklanmıştır.

Rüşvet hadislerde de yasaklanarak; rüşvet alan, veren(2) ve bu işe aracılık eden(3) lanetlenmiştir.

Ayrıca Resul-i Ekrem (asm) Efendimiz, özelde zekât memurlarına(4), genelde devlet görevlilerine (5) verilen hediyeleri “devlet malına hıyanet, ganimetten çalma” şeklinde nitelemiş, nüfuzu kötüye kullanıp menfaat temin etmenin her türlüsünü yasaklamıştır.

İslam âlimleri rüşvetin haram olduğu hususunda icma etmiştir. Suçun topluma etkisi oranında cezasının arttığı veya azaldığı dikkate alınarak, başta adliye teşkilatındakiler olmak üzere üst düzey memurların aldığı rüşvetin cezasının hukuki / dünyevi ve uhrevi müeyyidesinin daha büyük olduğu belirtilmiştir. Rüşvetin görevli kimsenin bilgisi dahilinde çocuklarına veya ailesinden birine verilmesi de aynı sonuçları doğurur.

İslam hukukçuları alan ve verenin hükümleri açısından rüşveti bazı kısımlara ayırmıştır:

1. Herhangi bir hakkı iptal / engelleme veya haksızı haklı gösterme amacıyla verilip alınan rüşvet hem veren hem alan açısından haramdır.

Hanefî fakihi Cessas, rüşvet alan hâkimin biri haksız kazanç sağlamak, diğeri adalet ilkelerine aykırı şekilde haksız hüküm vermek suretiyle iki açıdan günaha girdiğini, rüşvet verenin de bu sonuçlara katkısı sebebiyle aynı durumda olduğunu ifade eder.(6)

2. “Bir görev alabilmek için yetkililere temin edilen menfaat” anlamındaki rüşvet de her iki taraf için haramdır. Zira belli vazifeye tayin edilecek kişinin ehliyet ve liyakat şartlarını taşıyıp taşımadığının araştırılıp buna göre hareket edilmesi yetkililerin görevi olup görev karşılığında sağlanan çıkar rüşvettir. Diğer taraf da normal usulün dışına çıkarak haksız veya başkalarının hakkını ihlal eden bir görev elde etme konumunda olduğu için, sağladığı menfaat rüşvet hükmündedir.

İslam hukukçuları bu konuyu daha çok rüşvet vererek kadılık görevi alma meselesi dolayısıyla tartışırlar.

3. Bir hakkı elde edebilmenin veya zarar ve zulmü defedebilmenin ancak rüşvet vermekle mümkün olduğu durumlarda alan açısından rüşvet haram olmakla birlikte fakihlerin çoğunluğuna göre, veren bakımından zaruret hali oluştuğu için haram değildir.

Müşriklerin zulmü sebebiyle Habeşistan’a hicret edip orada rehin alınan Abdullah b. Mesud’un rüşvet vererek kurtulduğu şeklindeki rivayet, bu görüşü destekleyen deliller arasında zikredilir.(7)

Aynı şekilde bir kimsenin hakkı olduğu halde devlet görevlisine yaptıramadığı bir işini yapmasını temin için, memur olmayan bir şahsa aracılık ücreti vermesi fakihlerin çoğunluğunca veren açısından caiz görülmekle birlikte, bu ücret alan açısından haram sayılmıştır. Çünkü haklı olana yardım etmek görev olup, görev icabı yapılması gereken bir iş karşılığında ücret almak veya menfaat temin etmek rüşvet kapsamına girer.(8)

Kaynaklar:

1) Bakara 2/188.
2) İbn Mâce, Ahkam, 2; Ebu Davud, Aḳzıye, 4.
3) Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 279.
4) Müsned, V, 424.
5) Beyhakī, es-Sünenü’l-kübrâ (nşr. M. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1414/1994, X, 233.
6) Cessas, Aḥkamü’l-Ḳuran, II, 433.
7) Sadrüşşehîd, Şerḥu Edebi’l-kadı (nşr. Ebü’l-Vefâ el-Efgānî – Ebû Bekir M. el-Hâşimî), Beyrut 1414/1994s. 91-92; Şelebî, Hâşiye ʿalâ Tebyîni’l-hakaik (Osman b. Ali ez-Zeylaî, Tebyînü’l-ḥakaiḳ içinde), Bulak 1315, V, 31.
8) Sadrüşşehîd, s. 84-85; bk. Serahsî, el-Mebsûṭ, IV, 225; V, 221; VIII, 100; IX, 80, 84; XVI, 66, 67, 81-82, 102, 107; XIX, 166, 178; XX, 32, 139, 140; XXIII, 7-8; Kâsânî, Bedâʾiʿ, II, 333; IV, 24, 40-41; VI, 40, 49, 50, 51, 190; VII, 4, 8, 10, 16-17; Mevsılî, el-İḫtiyâr, III, 25; Zehebî, el-Kebair, Beyrut, ts. (Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî), s. 142-145; İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr (Kahire), VI, 358-359; İbn Nüceym, el-Baḥrü’r-râʾiḳ, III, 264, 325, 384, 541; VI, 289, 438-442, 451, 470-472; Şirbînî, Muġni’l-muḥtâc, II, 397, 405; IV, 384-385, 390-392, 427; Buhûtî, Keşşâfü’l-kınâʿ, Mekke 1394, VI, 310-311; İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr, II, 37, 144-145, 255-256, 322, 365, 401, 656; III, 426; IV, 14-15, 98, 113, 130, 304; V, 247, 272, 296; Ali Haydar, Dürerü’l-hükkâm, İstanbul 1330, IV, 679-682; Abdullah b. Abülmuhsin el-Mansûr, Cerîmetü’r-rüşve fi’ş-şerîʿati’l-İslâmiyye, Riyad 1400/1980; TDV İslam Ansiklopedisi, Rüşvet md.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun