Başımıza gelen musibetler imtihan mı ceza mı?
- Hz. Ali’den “Eğer bizi Allah'a yaklaştırıyorsa imtihandır, uzaklaştırıyorsa cezadır." diye bir rivayet var mı?
- Eğer varsa, bunu kader ve kaza ile nasıl anlamak gerekir, detaylı bir şekilde açıklayabilir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Ayet ve hadislerden anlaşılan hakikat şudur ki, musibetler iki gerekçe ile insanın başına gelebilir:
Birincisi: Musibete uğrayanın derecelerini yükseltmek için yapılır.
“İnsanlar içinde en ağır imtihana çekilenler peygamberlerdir. Sonra sırasıyla (rütbeleri) onları takip edenler, sonra onları takip edenlerdir. Kişi dinine göre müptela kılınır (imtihana çekilir). Eğer dininde salabetli ise imtihanı (göreceği bela ve musibet) ağır olur. Eğer dininde gevşek ise o oranda imtihan edilir. Bela o kimseyi devamlı takip eder. Böylece o kul, yeryüzünde hatası olmadığı hâlde yürüyen bir kimse hâline gelinceye kadar musibet onu bırakmaz.” (Tirmizi, h. no: 2398).
Diğer bir rivayette şu ifadelere yer verilmiştir:
“Erkek ve kadın müminin -kendi nefsi, çocukları ve malı cihetiyle- durmadan başına öyle belalar gelir ki, nihayet Allah’ın huzuruna hatasız bir kimse olarak varır.” (Tirmizi, h. no: 2399)
Tirmizi’nin “sahih” dediği bu iki hadis rivayetinde de musibetlerle derecelerin yükselmesi hususuna işaret edilmiştir.
İkincisi: Kişilerin günahlarının bir karşılığı / bir ceza olarak gelen musibetler.
“Size isabet eden sıkıntı ve musibetler kendi elinizle yaptığınız (yanlış işler) yüzündendir. Üstelik (Cenab-ı Hak hatalarınızın) birçoğunu da affetmektedir.” (Şura, 42/30)
mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.
“...Kim bir kötülük işlerse karşılığını görür.” (Nisa, 4/123)
mealindeki ayette de suç-ceza ilişkisine işaret edilmiştir.
- Peygamberler ve onlara yakın olan kimseler için musibetlerle derecelerinin yükseltilmesi hedeflendiği gibi, masum olmayan diğer müminler için de günahlara kefaret olacak bir ceza olarak karşımıza çıkmaktadır.
“Müslümana bir sıkıntı, bir hastalık, bir kaygı, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam isabet etse, hatta kendisine bir diken batsa, mutlaka Allah onun günahlarına kefaret yapar." (Buhari, h. no; 5641; Müslim, h. no: 2573)
manasındaki hadis-i şerifte de suçlara kefaret olan cezaî müeyyideye işaret edilmiştir.
"İnsanlar içinde kimileri vardır ki, Allah'a bir yarın/uçurumun kenarında (şartlı olarak) kulluk eder; öyle ki kendisine bir iyilik denk gelirse bundan pek memnun olur, ama başına bir imtihan sıkıntısı gelse, hemen yüz çevirir. Böyleleri dünyasını da ahiretini de yitirmiştir ve apaçık hüsran işte budur." (Hac, 22/11)
mealindeki ayette işin imtihan boyutuna işaret edilmiş ve insanların darlık ve genişlikle de imtihana tabi tutulacaklarına dikkat çekilmiştir.
Demek ki istikameti doğru olan kimseler, nimetlerle karşılaşmaları esnasında Allah'a şükrettikleri gibi, nikmetlerle/sıkıntılarla karşılaştıklarında da şükreder, en azından sabreder. Her zaman "görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler" şeklindeki beklenti içerisinde sabreder. Veya "Lütfun da hoş, kahrın da hoş" diyerek şükreder.
Not: Hz. Ali’ye isnat edilen sözün kaynağına rastlayamadık, fakat manasının doğru olduğuna bu açıklamalar da şahittir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peygamberimiz, Tevrat ile mi hükmetmiş?
- Mahşer gününde terleyen insanların terini yer nasıl çeker?
- Bela ve musibete uğramayan insanlar, uğrayanlara göre daha mı şanssızdır?
- Hiç hasta olmayan kulda hayır yok mu?
- Allah, hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar, hadisini açıklar mısınız?
- Musibetlerin sebebi günahlarım, düşüncesi doğru mu?
- Zalimlerin bu dünyada işleri rast gittiği halde, bazı iyiliksever insanların işleri kötü gitmektedir; bunun hikmeti nedir?
- Nimete kavuşması için insana musibet mi gelir?
- İnsanların bu dünyada başına gelen musibetlerin nedenleri nelerdir?
- Bela ve musibetleri nasıl değerlendirmeliyiz?
Yorumlar
Peki bu musibeti kendi irademizle yapıyorsak, sigara içmenin sonrasında oluşturduğu hastalıklar, alkol içtikten sonra ailevi huzursuzluk gibi sıkıntılar günahlara kefaret veya mertebe yükseltmeyi sağlarmı?
Zarara kendi rızası ile düşene merhamet olunmaz kaidesince kişi kendi iradesi ile kendisini tehlikeye atarsa ve bunun neticesinde zarar görürse bu durumda musibete uğrayan diğer insanların mükafatını elde etmez. Ancak pişman olup tövbe etmişse o takdirde ilahi rahmete mazhar olup günahlarına keffaret ve mertebe yükselme lutfuna mazhar olabilir.