Allah'tan ne beklersen onu verir, mealindeki hadisi açıklar mısınız?

Tarih: 14.06.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah'tan ne beklersen onu verir, diye bir hadis okudum. Peygamberimiz (asm) acı çekmeyi beklemiş midir ki o kadar acı çekmiştir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kaynaklarda böyle bir ifadeye rastlayamadık. Şayet sahih bir rivayet varsa bunu, şartları olan bir dua olarak anlamak gerekir. Çünkü Allah’tan bir şey beklemek, kalbî bir duadır. Her duaya cevap vermek var, fakat aynısını kabul vermek Allah’ın hikmetine bağlıdır. İsterse aynısını verir, isterse bir benzerini verir, isterse ahireti için kabul eder, isterse -verilmesi kişi için maddî veya manevî olarak zararlı bir hale gireceğini bildiği için- hiç vermez. (bk. Tirmizî, Daavât 145)

Peygamberimiz (asm)'in bela istemesi düşünülemez. Büyüklerin imtihanı da büyük olduğu için belalara en fazla maruz kalanlar peygamberler, evliyalar ve salih olanlardır. (bk. Buharî, Merdâ: 3; Tirmizî, Zühd: 57; İbni Mâce, Fiten: 23; Müsned, 1/172)

Bir kısım musibetler de, peygamberlerin başına gelen belalarda olduğu gibi, Müslümanların derecelerini artırmak için gelir. Diğer bir kısmı da, “atmaca kuşunun serçelere taslitinin onların kabiliyetini inkişaf ettirmesi” kabilinden, Müslümanları büyük ve çetin bir hizmete hazırlama kabilinden olabilir. Daha bilmediğimiz nice hikmetler de olabileceğini düşünerek, bu musibetleri sadece bir sebebe bağlamak  doğru olmaz.

Eğer kişinin her beklentisi yerine gelirse o zaman dünyanın nizamı bozulur. Düşünün ki, bir ülkede milyonlarca insanın Cumhurbaşkanı olma beklentisi olabilir. “Herkes ağa olursa ineği kim sağar?”

Sahih bir kutsî hadiste konuya ışık tutacak bazı açıklamalar yapılmıştır.

“Ben kulumun bana olan zannı yanındayım.” (Buharî, Tevhit,15; Müslim, Tevbe, 1)

hadisi, iman-küfür bazında değerlendirildiğinde manası şöyle olur: “Kişi yaşadığı şekilde ölür ve öldüğü şekilde kalkar.” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 5/663) mealindeki hadisin ifade ettiği gibi, mümin Allah’ın kendisine haksızlık yapmayan bir dost olduğunu düşünür. Kâfir ise, tek kelimeyle Allah’a düşmandır. Allah da mümine dostluk elini uzatır. Kâfire ise düşmanlığının cezasını verir.

Bazı alimlere göre bu hadiste hususi olarak kulun bazı konularda Allah’a hüsnüzan etmesinin gereğine işaret edilmiştir. Buna göre; aklı başında bir kul dua ettiği zaman, Allah’ın duasını kabul edeceğine inanır. Samimi olarak tövbe ettiğinde Allah’ın tövbesini kabul edip affedeceğine inanır. Samimi bir şekilde yaptığı ibadetlerinin Allah tarafından kabul edileceğine inanır. Bu müspet düşünceler, Allah’a hüsnüzan olduğu gibi, aksini düşünmek de Allah’a suizandır, ümitsizlik anlamına gelir ki, çok büyük bir günahtır.(bk. İbn Hacer, ilgili hadisin şerhi).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun