Her biriniz Allah’a hüsnüzan ederek ölsün, ne demektir?
- Bir hadiste Peygamber Efendimizin, her biriniz Allah’a hüsnüzan ederek ölsün, dediğini okudum.
- Bu hadisin kaynağı var mı, ne demek, nasıl anlamalıyız?
Değerli kardeşimiz,
Cabir İbni Abdullah radıyallahu anhüma şöyle dedi:
Vefatından üç gün önce Resulullah aleyhissalatü vesselamı şöyle buyururken dinledim:
“Her biriniz (başka şekilde değil) ancak Allah’a hüsnüzan ederek ölsün.” (Müslim, Cennet 81, 82)
Cabir radıyallahu anh, bu hadisi Hz. Peygamber (asm) Efendimizin vefatından üç gün önce kendisinden duyduğunu bildirmek suretiyle, bir taraftan ilmî olarak güven telkin ederken, bir taraftan da Hz. Peygamber’in (asm) son tavsiyelerinden birini bize haber vermiş olmaktadır.
Demek ki Hz. Peygamber (asm), konunun öneminden ötürü, Allah’a karşı güzel duygular ve beklentiler içinde olmayı yani hüsnüzan beslemeyi, son günlerinde ashabına ve ümmetine tavsiye buyurmuştur.
Hüsnüzan, düşünce güzelliği, güzel şeyler temenni ve beklentisi demektir.
Allah’a karşı hüsnüzan beslemek ise; onun merhametini, rahmetini ve keremini dilemek, af ve rahmetiyle muamele edeceğini ummak, hatta tereddütsüz bir şekilde böyle bir mutluluğa ereceğine inanmaktır.
Nitekim bir hadis-i kudsîde bizzat yüce Yaratıcı şu müjdeyi vermektdir:
“Ben, kulumun beni düşündüğü gibiyim, benden ne bekliyorsa ona öylece muamele ederim.” (Buhârî, Tevḥîd, 15, 35; Müslim, Zikir, 2, 19)
İnsanın hangi hâl üzere öleceğini bilmek ve tayin etmek kendisinin elinde değildir. Böyle olunca Sevgili Peygamberimizin (asm) bizden hüsnüzandan başka bir hâl üzere ölmemeyi istemesi, ümit ve reca üzere yaşamamızı ve ölümü de o hâl ile karşılamamızı istemesi anlamındadır. Yani Allah Teâlâ’dan güzel şeyler beklentisi içinde olabilmek için, güzel bir hayat yaşamaya çalışmak gerekmektedir. Nitekim bir ayet-i kermede bizden sürekli iman üzere olmamız istenmektedir:
“Ey iman edenler, Allah’tan ona yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün.” (Âl-i İmran, 3/102)
İmam Nevevî, korku ve ümit ile ilgili sahih hadisleri incelemiş ve ümit ile ilgili rivayetlerin, korkuya dair hadislerden kat kat fazla olduğunu görmüştür. Ali el-Karî de “Bu konuda sadece 'Rahmetim gazabımı aşmıştır.' (Buhârî, Tevhîd 15; Müslim, Tevbe l4-l6) hadisi bile yeter.” demektedir.
Kulluk ya ümit ya da korku ile yapılır. Ümitle yapılan kulluk daha üstündür. Çünkü o hürlerin kulluğudur, korku ile yapılan ise, kölelerin kulluğudur.
Bu sebepledir ki Peygamber Efendimiz (asm), kendisine çok ibadet ettiği hatırlatılınca, “Şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurmuştur. (bk. Buhârî, Teheccüd 6; Müslim, Münâfikîn 79-81)
Ölüm anında güzel duygu ve beklentiler içinde olabilmek için yaşarken güzel ameller yapmak lazımdır. Hayatını kötülükler içinde geçirmiş kimselerin, son demlerinde pek fazla ümitli olamayacakları açıktır. Buna göre:
- Mümin Allah’a karşı hüsnüzan beslemelidir. Özellikle ölümünün yaklaştığı zaman bu duygusu daha yoğun olmalıdır.
- Allah, kendisinden af ve rahmet ümit eden kullarını mahrum ve mahcup etmez.
- Hayatın sonunda hüsnüzanna sahip olabilmek için önceden güzel işler yapmaya bakmak, güzellikler içinde iken ölümü karşılamaya çalışmak gerekir.
- Sağlıkta korku ve güzel ameller, hastalık ve ölüm anında da ümit ve hüsnüzan kuvvetli olmalıdır. (Riyazü's Salihin - İmam Nevevi Tercüme ve Şerh)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Allah hakkında kötü zan içinde olmak rivayeti sahih mi?
- Mahşer günü ile ilgili hikayeler doğru mu?
- "Kulumun zannı üzereyim" ile diğer kutsi hadisleri nasıl anlamalıyız?
- Şükreden bir kul olmayayım mı, hadisini açıklar mısınız?
- İslam'ın verdiği cezayı çeken bir kimse, ahirette o suçundan dolayı tekrar ceza görecek mi?
- Her şeyde bir hayır vardır, sözü doğru mudur?
- Huşu nedir, namazın şartlarından mıdır?
- İradenin Ölümü: Yeis, Ümitsizseniz, Ümit Sizsiniz
- SÛIZAN (SÛ-IZAN)
- Peygamberimizin yirmi dört saati, yani bir günü nasıldı, nasıl yaşardı?