"Allah'a koştuğunuz ortaklarınızdan hakka iletecek olan bir kimse var mı? De ki: Hakka Allah iletir.." (Yunus, 10/35) ayetini anlayamadım, açıklayabilir misiniz?

Tarih: 07.07.2012 - 03:42 | Güncelleme:

Soru Detayı

35. De ki: "Allah'a koştuğunuz ortaklarınızdan hakka iletecek olan bir kimse var mı?" De ki: "Hakka Allah iletir." Öyle ise, hakka ileten mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa iletilmedikçe doğru yolu bulamayan kimse mi? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?"

- Yunus suresinin bu ayetini anlayamadım, açıklayabilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

“'Tanrı diye taptıklarınız içinde hakka götüren biri var mı?' diye sor. De ki: 'Hakka götüren yalnız Allah'tır.' Öyleyse hakka götüren mi izlenmeye daha lâyıktır, yoksa rehberlik edilmedikçe bir başına yolunu bulmaktan bile âciz olan mı? Size ne oluyor, nasıl yargıda bulunuyorsunuz böyle?” (Yunus, 10/35)

"Gerçek, sabit, doğru, varlığı kesin olan şey" gibi anlamlara gelen "hak" kelimesi genellikle batılın zıddı olarak gösterilir. Râgıb el-İsfahâni, ayetlerden örnekler vererek hakkın Kur'an'da başlıca dört manaya geldiğini belirtir:

1. Bir şeyi hikmete uygun olarak icat eden; buna göre hak, Allah'ın ismi veya sıfatıdır.

2. Hikmete uygun iş; Allah'ın bütün fiilleri buna göre haktır.

3. Bir şeye aslına uygun ve doğru olarak inanma; bu şekilde kazanılmış inanç, bilgi.

4. Gerektiği şekilde, gerektiği ölçüde ve uygun zamanda yapılan iş. (el-Müfredât, "hkk" md.)

Bu tariflerden de anlaşılacağı gibi hak kelimesi hem doğru bilgi ve inancı hem de düzgün ve erdemli yaşayışı ifade eden bir terimdir.

Bir önceki ayette "O sizin tanrılaştırdığınız varlıklar arasında bir şeyi ilk defa yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden biri var mı?" diye sor. De ki: "İlkten yaratan da yaratmayı tekrar eden de Allah'tır. Şu halde nasıl gerçeğin dışına saptırılıyorsunuz!" ifadesiyle Allah'tan başka yaratıcı tanımamak gerektiği ifade buyurulduktan sonra, burada da insanların fikirde, inanç ve yaşayışta hakka yani doğru ve iyi olana ulaşma hususunda Allah'ı dışlayarak O'ndan başkasının rehberliğine bel bağlamasının kesinlikle yanlış olduğu belirtilmektedir. Çünkü "Hakka götüren yalnız Allah'tır." O'nu inkar ederek yahut O'na ilgisiz kalarak nihaî hakikate, en iyi yaşayışa ulaşılamaz.

Bu nedenle Allah Teâlâ, Fatiha sûresinde bize,

"Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet."

diyerek, kendisine dua etmemizi öğütlemiştir. Son noktada hidayet de bu anlama gelir. Şu halde insanın hayatını, hatta insan olarak varlığını anlamlı kılan bu temel amaca ulaşma hususunda kendisine hiçbir şey kazandırmayan sıradan varlıkları izlemesi, yani onları tanrı yerine koyup kul olması ona yaraşır mı?

Sonuç olarak Allah, yaratıcı güç olarak bir olduğu gibi, kendisine kulluk edilmeye lâyık olması bakımından da ortaksızdır, birdir. Bu inanca da ulûhiyet tevhidi denilmektedir. (bk. Kur’an Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)

İlave bilgi için tıklayınız: 

TEVHİD...

Tevhit inancı neyi ifade eder ve kaç kısma ayrılır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun