Allah yolunda ilk ok atan kimdir?

Tarih: 19.10.2022 - 08:28 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah yolunda ilk ok atan sahabiyi merak ettim, bu konuda bir rivayet var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah yolunda ilk oku atan sahabi, aşere-i mübeşşereden olan Hz. Sad b. Ebu Vakkas’tır.

Hz. Sad, Miladi 92 yılında Mekke’de doğdu. Dedesi Vüheyb b. Abdümenâf b. Zühre, Hz. Peygamber (asm) Efendimizin annesinin amcası olduğu için Resulullah Sad’a “dayı” diye hitap ederdi.

On yedi veya on dokuz yaşında iken İslâmiyet’i kabul etmesi üzerine, annesi dininden dönmediği sürece onunla konuşmamaya ve yemek yememeye ant içti; fakat Sad dininden dönmeyeceğini söyledi.

İslamiyet’in ilk yıllarında Müslümanlarla alay eden bir müşriği yaraladığı için İslam uğrunda ilk kan akıtan kişi diye anıldı.

Hz. Peygamber’den (asm) önce Medine’ye hicret etti; Resul-i Ekrem onu Musab b. Umeyr veya Sad b. Muaz ile kardeş ilân etti.

Rabiğ Seriyyesi ile Batn-ı Nahle Seriyyesi’ne katıldı ve Kureyş kervanına ilk oku o attı. (İbn Sad, Tabakat, 3/139)

Harrar Seriyyesi’nde kumandan olarak görev yaptı. Bedir Gazvesi’nde müşrik süvari birliğinin kumandanı Saîd b. As’ı öldürüp kılıcını Resul-i Ekrem’e teslim etti. Daha sonra Hz. Peygamber (asm) ile bütün gazvelere katıldı.

Uhud Gazvesi’nde attığı her oku hedefine isabet ettirdiği için Resulullah ona atacağı okları birer birer verirken, “Anam babam sana feda olsun ey Sad, at!” diye iltifat ederdi. (Buhârî, Fezail, 15; Müslim, Fezail, 41-42)

Birçok savaşta ve Medine’de düşman baskınından korkulduğu zamanlarda Resulullah’ın yanından ayrılmadı.

Allah yolunda ilk ok atan kişinin Hz. Sad b. Ebu Vakkas olduğunu bizzat kendisi şöyle ifade etmiştir:

Allah yolunda ok atan Arapların ilki benim. Biz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte harb ederdik de şu bildiğiniz Huble ve Semür ağacı yapraklarından başka yiyeceğimiz olmazdı. Hatta bu ağaç yapraklarını yediğimiz için, tıpkı koyununki gibi birbirine karışmayacak şekilde abdest bozardık. (Buhârî, Etıme 23, Rikak 17; Müslim, Zühd 12-13)

Başta da ifade ettiğimiz gibi, Sad b. Ebu Vakkas, Resul-i Ekrem Efendimizin (asm) hicretin ilk yılında gönderdiği Ubeyde İbni Haris komutasındaki seriyyeye katılmıştı. Bu seriyye, Mekke’li müşriklerin kervanına karşı gönderilmiş, iki taraf Rabiğ denilen yerde karşılaşmış, kılıç harbi yapmayarak birbirlerine ok atmışlardı.

İşte bu çatışmada ilk oku Hz. Sad atmıştı. Bu sebeple o İslam tarihinde düşmana karşı ilk ok atan kişi unvanına sahiptir.

Hz. Sad’ın bu rivayetinde adı geçen Huble ve Semur çölde yetişen iki ağaçtır.

Müslümanlar, Mekke’de olduğu gibi Medine’de de özellikle hicretten sonraki ilk yıllarda yiyecek sıkıntısı içinde yaşadılar. O sıralarda hayatlarını sürdürebilmek için yenilmesi âdetten olmayan yiyecekleri, ağaç yapraklarını ve bazı diğer bitkileri yemek zorunda kaldılar.

Şu kadar var ki, bütün bu sıkıntılar ve yokluklar, Müslümanları dinlerini yaşamaktan ve yaymaktan alıkoymadığı gibi, her geçen gün daha iyiye ve güzele gitmelerine, daha çok kişinin İslâm dinini tercih etmesine de engel olmadı.

Kur'an-ı Kerim’in yanında Peygamber Efendimizin (asm) nasihat ve tavsiyeleri, zorluğun peşinden kolaylığın, sıkıntının ve darlığın peşinden rahatlığın ve bolluğun geleceğini müjdelemekteydi.

Netice aynen haber verildiği şekilde gerçekleşti ve Müslümanlar yeryüzü hâkimiyetini ellerine geçirdiler. Pek çok ülke İslâm toprağı oldu ve oralardaki insanlar kendi istekleriyle Müslümanlığı kabul ettiler. Her renk ve her ırktan insana dinî tebliğ ulaştırıldığı gibi, yeryüzünün bütün nimetlerine de Müslümanlar sahip oldular.

Geçmişteki sıkıntılı günler onların hafızasından silinmedi ve kavuştukları nimetler kendilerini gurur ve kibire sevketmedi. Sahip oldukları nimetlere şükrettikleri müddetçe devletleri sürekli oldu.

Bu niteliklerini kaybettiklerinde ise hem güç ve kuvvetlerini hem de devletlerini kaybettiler.

Şu halde:

- İnsanın başına gelen musibetleri ve çektiği sıkıntıları, şikâyet niteliği taşımadıkça anması, hatırlaması yasaklanmamıştır.

- Sahabiler bütün sıkıntı ve musibetlere sabretmek suretiyle zafere ulaşmışlar ve yeryüzünün Müslümanların hakimiyetine girmesini sağlamışlardır.

- Sahabe-i kiram, Allah yolunda her türlü sıkıntıya katlanmayı göze almışlar, zühd, kanaat ve sabrın en güzel örneklerini sergilemişlerdir. (Riyazü's Salihin - İmam Nevevi Tercüme ve Şerh)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun