Kabe’nin yönetimi Yahudilere verildi mi?

Tarih: 07.07.2020 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Efendimiz (s.a.v) döneminde, Kabe’nin yönetimi Yahudi bir aileye verilmiş midir?
- Yahudilere verildiği için Mekke halkı tepki göstermiş, Efendimiz (s.a.v) işin ehline verilmesinin gerektiğini ve Yahudilerin işin ehli olduğunu söylemiş.
- Bu bilgi doğru mudur?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kâbe’nin yönetiminin Yahudilere verildiğine dair hiçbir bilgiye rastlayamadık. Soruda geçen bilgiler asla doğru değildir.

İşin aslı ve doğrusu şudur:

Mekke fethedildiğinde, Kâbe’nin anahtarı, Mekke fethedilmeden önce Müslüman olan Osman b. Talha’ya verilmiştir. Osman b. Talha, Kureyş’in Abdüddaroğulları boyuna mensuptur.

Abdüddaroğulları, Kureyş’in atası Kusay’dan beri Kâbe’nin bakımı, kapısı ve anahtarlarının muhafazası ile ziyarete açılması gibi önemli bir görev (hicabe) ifa etti. Bu görev babadan oğula geçerek Osman b. Talha’ya kadar gelmiştir.

İslam’a davetin ilk yıllarında Hz. Peygamber Efendimize (asm) ve diğer Müslümanlara şiddetle muhalefet eden Osman b. Talha, kendi boyundan olan genç Musab b. Umeyr’in Müslüman olup gizlice namaz kıldığını görünce, onu ailesine şikayet etti ve Resûlullah ile görüşmemesi için evde bir müddet göz hapsinde tutulmasına sebep oldu.

Resul-i Ekrem (asm), bir gün Mekke’de Osman’la karşılaşınca İslâm’a girmesini teklif etti. Ancak o bu teklifi reddettiği gibi atalarının dininden ayrılmaması yolunda Resûlullah’a nasihatte bulunmaya kalkıştı. Resûl-i Ekrem ona ileride Kâbe anahtarlarına kendisinin sahip olacağını ve onları istediği kimseye vereceğini söyledi. Osman’ın böyle bir durumun Kureyş’i zillete düşüreceğini ileri sürmesi üzerine Hz. Peygamber (asm) o gün Kureyş’in şerefinin yükseleceğini belirtti. (Vakıdî, Kitabü’l-Megazi, 2/837-838)

Osman b. Talha’nın İslamiyet’e düşmanlığı hicretten sonra da devam etti. Uhud Gazvesi’ne bütün yakınlarıyla birlikte katıldı. Babası ile dört kardeşi ve amcası Osman b. Ebu Talha bu savaşta müşriklerin sancağını sırayla taşırken peş peşe öldürüldü. Kendisi canını zor kurtararak Mekke’ye kaçtı. Hendek Gazvesi’nde kabilesi adına müşriklerin sancağını yine Osman taşıdı. Başarısızlıkla sonuçlanan bu savaşın ardından Mekke’ye döndü.

Osman b. Talha’nın Hudeybiye Antlaşması ve Umretü’l-kazâ esnasında görüp yaşadıkları İslamiyet’e olan düşmanlığını hafifletti. Resûl-i Ekrem Efemdimiz (asm), Umretü’l-kaza için Mekke’ye geldiğinde, başta Halid b. Velid olmak üzere Mekke’nin kabiliyetli gençlerine haber bırakarak Medine’ye gelmelerini istedi. Halid b. Velîd bu teklifi yakın arkadaşı olan Osman b. Talha ile görüşünce birlikte Müslüman olmaya karar verdiler. Daha sonra Amr b. As’ın da kendilerine katılmasıyla 1 Safer 8 (31 Mayıs 629) tarihinde Medine’de Hz. Peygamber’in (asm) huzurunda İslamiyet’i kabul ettiler. Resûlullah onların geldiğini görünce yanındaki sahâbîlere, “Mekke ciğerparelerini size gönderdi.” diyerek, onların gelişinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. (İbn Abdülber, el-İstiab 3/1034)

Osman b. Talha Müslüman olduktan kısa bir süre sonra Mekke’nin fethine katıldı. Medine’ye hicret etmeden önce elinde bulundurduğu Kâbe anahtarlarını annesine bırakmıştı. Mekke fethedilince Hz. Peygamber (asm), Kâbe’yi tavaf edip Osman’a Kâbe kapısını açtırdı. İçerideki resim ve heykelleri temizleyip namaz kıldı. Dışarı çıkınca Hz. Abbas ve Hz. Ali’nin Kâbe anahtarlarının kendilerine verilmesini istemeleri üzerine Resûl-i Ekrem, Osman b. Talha’ya dönerek bir zamanlar Kâbe anahtarları konusundaki konuşmalarını hatırlattı. Ardından da Kâbe anahtarlarını ona ve amcasının oğlu Şeybe b. Osman’a verip bu anahtarların kıyamete kadar kendilerinde kalacağını söyledi. (İbn Sa‘d, Tabakat, 2/136-137; Ezraki, Aḫbâru Mekke, 1/266-267)

Ayrıca, İbn Hacer Askalani, Hz. Peygamber Efendimizin (asm) Mekke’nin fethedildiği gün Kâbe’nin anahtarını Osman b. Talha’ya vermesi üzerine onun da bu jest karşısında kelime-i şahadet getirerek Müslüman olduğu şeklindeki naklin doğru olmadığını, çünkü Osman b Talha, Amr b. As ve Halid b. Velid’in Hudeybiye ile Mekke’nin fethi arasında Müslüman olduğunu ifade eder. (bk. el-İcab, Dimam, 1997, 2/889-895; el-İsabe, Beyrut, 1402, 4/450)

Diğer taraftan, bu konu tefsirlerde Nisa Suresi 58. ayetin Nüzul Sebebi bağlamında geçer.

İlgili ayetin meali şöyledir:

(Ey Müminler) Allah size (görev, yetki ve sorumluluk gibi tüm) emanetleri ehline teslim ve tevdi etmenizi, insanlar arasında (ortaya çıkan herhangi bir ihtilafı çözüme kavuşturmak üzere) hakemlik yaptığınız zaman da adalet ve hakkaniyetle hüküm vermenizi emreder. Bakın, Allah size bir öğüt veriyor. (Unutmayın ki) Allah her şeyi işitir, her şeyi görür.” (Nisa, 4/58)

Buna göre, Müslümanların işlerinin deruhte edilmesinde önemli görevlere görevlendirilme yapılırken ırsi yakınlık değil, o işi en iyi şekilde yapabilecek önceden beri kendilerinin yaptığı iş olması nedeniyle yine Müslümanlar arasından ehliyet ve liyakat sahibi kişilere verilmesinin uygun olacağı gerçeğinin bilinmesi gerekliliği sonucu çıkarılabilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun