Allah özgür iradeyi insana duyduğu nefretten mi vermiş?
- Allah'ın, insana özgür irade vermesi insana karşı duyduğu öfkeden midir?
- Yani Allah insanoğlunu seviyor mu? Seviyorsa bu sevgi bir annenin çocuğuna karşı duyduğu sevgi mi, yoksa karşılıklı bir sevgiden mi bahsediyoruz?
- Veya tam tersi, sürekli günah işleyip küfre giren bir varlık olduğu için bizden nefret mi ediyor?
- Geçen bir arkadaşımla tartışıyorduk ve bana Allah'ın insandan nefret ettiğini, özgür irade/bilinç denen şeyi de intikamını almak/öfkesini çıkarmak için verdiğini söylemişti. Ki bu da aslında aklıma yatmıyor değil, sorumun başının saçma olduğunun farkındayım. Konuyu böyle bağlayabildim.
- Dürüst olalım, özgür irade denen şey güzel değil, eğer bir tanrı varsa (ki var.) Özgür iradenin olmasındansa rasyonel olan seçenek bence melek gibi iradesiz bir canlı olmaktadır. Bu tartıştığımız konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Sizce Allah insanoğluna özgür iradeyi ona karşı duyduğu nefretten mi vermiştir?
Değerli kardeşimiz,
- Yaptığı güzel sanatını seven her sanatkâr gibi Allah da yarattığı ve harika sanat tablosu haline getirdiği bütün sanatlarını sever. Kâinat çapında var olan bütün sanatların var edilmesinin arka planında en büyük etken yaratanın bu sevgisidir.
- Hiç şüphe yok ki, bir sanatkâr sanatları içerisinde en fazla sevdiği şey en güzel en cazibeli en harika olanıdır. Birçok ayet ve hadislerde Allah’ın yarattığı en mükerrem, en şerefli, en değerli sanat eserinin insan olduğu vurgulanmıştır.
- Risale-i Nur’dan özetlersek;
"Kâinatın sahib ve mutasarrıfı elbette bilerek yapıyor (her şeyi ilmi prensipler çerçevesinde yaratıyor, ibda ve inşa ediyor) ve hikmetle tasarruf ediyor (neyi nereye nasıl koyacağını hikmetiyle öngördüğü amaç doğrultusunda düzenliyor) ve her tarafı görerek tedvir ediyor (eşyanın arasındaki irtibatı zedeleyen bir noktayı bile unutmuyor, göz ardı etmiyor) ve her şeyi bilerek, görerek terbiye ediyor (ortaya koyduğu nizam ve intizamın lisanıhâliyle yarattığı her şeyi gördüğü ve bildiğini seslendiriyor) ve her şeyde görünen hikmetleri, gayeleri, faydaları irade ederek tedvir ediyor (Bilimsel verilerin, fen bilimlerinin şehadetiyle varlığı tescil edilen sanatlardaki hikmet, gaye ve faydaları göz önünde bulunduran bir yaratmanın söz konusu olduğunu ilan ediyor).
Madem yapan bilir; elbette bilen konuşur. Madem konuşacak, elbette zişuur ve zifikir ve konuşmasını bilenlerle konuşacak. Madem zifikirle konuşacak, elbette zişuurun içinde en cemiyetli ve şuuru küllî olan insan nevi ile konuşacaktır.
Madem insan nevi ile konuşacak, elbette insanlar içinde kabil-i hitab ve mükemmel insan olanlarla konuşacak.
Madem en mükemmel ve istidadı en yüksek ve ahlakı ulvî ve nev'-i beşere mukteda olacak olanlarla konuşacaktır; elbette dost ve düşmanın ittifakıyla, en yüksek istidadda ve en âlî ahlâkta ve nev'-i beşerin humsu (insanların beşte biri) ona iktida etmiş ve nısf-ı Arz (yüz- ölçüm bakımından yeryüzünün yarısı) onun hükm-ü manevîsi altına girmiş ve istikbal onun getirdiği nurun ziyasıyla bin üçyüz sene ışıklanmışve beşerin nuranî kısmı ve ehl-i imanı, mütemadiyen günde beş defa onunla tecdid-i biat edip, ona dua-yı rahmet ve saadet edip, ona medh ve muhabbet etmiş olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ile konuşacak ve konuşmuş ve Resul yapacak ve yapmış ve sair nev'-i beşere rehber yapacak ve yapmıştır.” (Mektubat, 19. Mektup, Birinci Nükteli iaşaret, s. 89- 90)
İşte Allah’ın hitabına layık bir istidat ve kabiliyetle donatılmış olan insanların kendi aralarında farklı seviyeler ve ilimlerde, inançlarındaki samimiyet derecelerini, ihlas rütbelerini ortaya çıkarmak için açılması gereken bir imtihan zorunludur.
Bu imtihanın adil bir şekilde cereyan etmesi için insanlara özgür iradenin verilmesi şarttır.
Demek özgür iradenin verilmesi, insanlara karşı beslenen sevgi veya nefret değil, imtihanın adaletle cereyan etmesini sağlamaktır.
- Bu imtihanın neticesinde kötü sınav vermiş olan kimselerin hak ettikleri nefret ile iyi sınav vermiş olan insanların hak ettiği sevgi işin başındaki bir gerekçe değil, işin sonunda belirlenmiş bir karşılıktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- KÂİNATIN EFENDİSİ`NE PEYGAMBERLİK VAZİFESİNİN VERİLMESİ
- Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın peygamber olarak gönderilmesine hikmet-i ilahi nasıl taalluk etmiştir?
- Vahyi akılla anlamaya çalışmak? Vahyi akıllarına sığdıramayan kardeşlerimize ne dersiniz?
- İslam neden dar bir coğrafyada kalmıştır?
- İslam'da akıl ve kalp ne demektir?
- Ruhumuzu yaratan Allah, nefsimizi yaratan Allah, irademizi yaratan Allah ise, nasıl oluyor da bir insan peygamber seviyesine çıkarken diğeri en düşük mertebeye düşüyor? Ruh nasıl kirlenir?
- Peygamberimiz'in diğer peygamberlerden bir farkı var mıdır?
- Allah bazı insanların cehennem ehlinin ameliyle amel etmesini mi istiyor?
- Cehenneme gideceklerin yaratılmasının hikmeti nedir?
- Allah bazı günahkârlardan nefret edip onların cehenneme gitmesini ister mi?