Allah bir şey vermeden neden şükür ister?

Tarih: 28.05.2024 - 09:22 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah neden bana hiçbir şey vermeyip benden şükür bekliyor, sonra da ben (bence) haklı olarak isyan ettiğimde beni cehenneme yolluyor?
- Çok dürüst konuşacağım, son 2,5 yıldır gerçek anlamda mutlu değilim ve bir terapiste gidecek ne zamanım ne de bir isteğim var. Sayısız gece gerek bazen ağlayarak gerek sadece konuşmadan öylece dikilerek Allah’tan yardım diledim, kötü bir Müslümanım diyedir belki dedim Kuran’ı okumaya çalıştım, sadaka verdim, millete araştırıp dini anlatmaya çalıştım hiçbir sefer yardım gelmedi.

- Sanki Allah benden vazgeçmiş veya beni unutmuş da ne halin varsa gör demiş gibi hissediyorum, hayatımda eskiden gerçekten Allah’ın olduğunu ve varlığını hissederken artık hissetmiyorum, bunun üzerine de duyduğum bu buhran girince durumum daha da kötüleşiyor.

- Allah’tan bulamadığım yardımı da Birada, viskide bulduğum zaman yaşadığım o geçici rahatlama beni Allah’tan daha da uzaklaştırıyor. Benim yolum yol değil bunu okuyan admin her kimseniz. Her gece başımı yastığa koyduğumda hayallerimde farklı farklı şekillerde kendimi öldürüyorum. Ve bunları halen hayata geçirmemiş olmamın tek sebebi benim canımın yanmasından biraz ekstra korkmam.

- Sarhoş ölen cehennemliktir kuralı olmasa çoktan göç etmiştim zaten. Ne yapsam bilemiyorum, şükür şükür.. sağlığa şükür ona buna şükür demek istiyorum ama ne tip ne kas genetiği bana vermemiş, ama isyan edersem bana verdiklerini de alır gibi hissediyorum.

- Ölmek istiyorum ama cehennemden korkuyorum. Sen bana madem yardım etmiyorsun o halde ben de sana namaz kılmam ve her ne kadar sonunda kaybeden ben olacak olsam bile en azından gururumla ölürüm diye namazı terk ettim. Her gece dua eden bir insandım belki de artık nadir nadir dua ediyorumdur. Ne yapsam bilmiyorum. Yolum yol değil.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, bedenimizin suya, havaya ve gıdaya ihtiyacı vardır ve bunları almadığımızda biz zarar ederiz. Bunları almamıza -haşa- Allah’ın bir ihtiyacı yoktur.

Aynen bunun gibi, ruhumuzun da ibadete, duaya, şükre… ihtiyacı vardır. Bunları almaya biz muhtacız, almadığımızda biz zarar ederiz.

Şu hâlde uzman ve şefkatli bir doktorun hastasına verdiği ilaçları kullanmasını istemesi gibi, sonsuz merhamet sahibi olan Allah Teala da manen hasta olan bizlere manevi ilaçlar almamızı istemektedir.

Demek ki, şükür ibadetini yapmaya muhtaç olan biziz.

Bu kısa bilgiden sonra sorunuzda geçen konulara gelince:

Yazdıklarınızdan anladığımız kadarıyla ciddi ruhsal sorunlarla boğuşuyorsunuz. İçinde bulunduğunuz bu gerilimli ruh hâlinden dolayı şeytan aklınıza şüpheler atarak imanınıza zarar vermeye çalışıyor.

Ama gördüğümüz kadarıyla bu konuda git-geller yaşasanız bile Allah’a olan imanınızı korumaktasınız. Nefsiniz ve şeytanınız size yanlış telkinlerde bulunsalar bile, Allah korkunuz sizi intihardan ve daha büyük günah işlemekten korumaktadır.

Onun için siz öncelikle nefsinizi ve şeytanınızı değil, kalbinizi ve vicdanınızı dinleyin. Temeli sağlam bir imanınız ve güçlü bir vicdanınız var. Onları daha da güçlendirmeye çalışın.

İmanınızı daha da güçlendirdiğinizde, inşallah ruhsal sorunlarınız daha da hafifleyecek ve iç huzuru kazanacaksınız. Çünkü yazınızdan anladığımız kadarıyla mutsuzluğunuzun temel nedeni iman, ibadet, dünyaya gönderilme amacınız gibi temel inanç konularındaki yetersiz bilgi ve yanlış düşünce biçimi ve ayrıca kendinize yönelik olumsuz bakış açınızdır.

İslamiyet’in bakış açısına göre, Allah insanı yoktan yaratmış ve onu dünyalar değerinde göz, el, kol, beyin... gibi organlarla ve sayısız duygularla donatarak dünyaya imtihan için göndermiştir. Temel vazifesi ise Allah’ı tanımaktır.

Allah’ı tanımak demek ise, ona ibadet etmek ve günah saydığı şeylerden uzak durmak demektir. Yani Allah'a karşı kulluk vazifesini yerine getirmektir. 

Kişi, ibadetlerini yerine getirdiğinde aynı zamanda da manevi bir huzur bulur, bir nevi meditasyon yaparak psikolojisini de sağlam tutar. Günahlardan uzak kaldığında ise aynı zamanda beden ve ruh sağlığını ve dünya hayatının da mutlu olmayı elde eder.

Görüldüğü gibi Allah’ın insanoğlunun ibadetlerine ihtiyacı yoktur, tam tersine insanın sorumluluğunu yerine getirmek ve iç huzurunu kazanmak için ibadetlere ihtiyacı var. Allah’a sitem edip ibadetleri yapmamak ve günahlara devam etmek insanı gururlu ve onurlu yapmaz, sorumsuz ve zararlı yapar. Çünkü insan Allah’a irtibatı ile değerli ve onurlu olur, yani halife-i arz olur.

“Dua konusu” birçok kişi tarafından maalesef yanlış anlaşıldığında kişinin imanına zarar verebilmektedir. Çünkü eğer kişi dua etmenin, sadece istemek olduğunu zannediyorsa ve dua edeceğinde de istediği şeyin hemen gerçekleşeceğine inanıyorsa, istediği gerçekleşmediğinde imanını sorgulamaya başlar. 

Oysaki dua, aslında bir ibadettir, ihtiyaçlar, sıkıntılar, musibetler kişiyi Allah’a dua etmek suretiyle yakınlaştırmak için fırsatlardır. Aynı zamanda da dua psikolojik olarak da tıpkı bir terapi gibi kişiyi rahatlatmaya vesiledir. 

Kişi dua ettiği zaman saydığımız güzellikleri, sevabı, huzuru kazanır. Allah, onu mutlaka duyar, istediği şeyi ya aynen verir ya da onun için en hayırlısı ne ise o şekilde verir. Ama kişi mucizeler dünyasında yaşamadığımızı, sebepler dünyasında yaşadığımızı unutup gerçekleşmesi mümkün olmayan veya zaman isteyen, çaba isteyen şeyleri Allah’tan hemen gerçekleştirmesini isterse elbette isteği olmayacaktır. 

Haliyle bu istekleri gerçekleşmeyince de bunu Allah’ın onu sevmediği, dinlemediği şeklinde yorumlaması dinen de mantıken de doğru değildir, kişiyi mutsuz etmekten ve inancını sorgulamaktan başka bir şeye de yaramaz.

Bunların yanında kendinizle, bedeninizle, yeteneklerinizle, kısacası Allah’ın size verdikleriyle barışık olmak yerine, onları yetersiz görmeniz sizi mutsuz ediyor olabilir. 

Nitekim “Allah bana ne tip ne kas genetiği vermiş” diyerek iri olmayan kas yapınızdan dolayı kendinizi kötü hissediyorsunuz.

Oysaki İslamiyet ve günümüz psikoloji bilimi insanın mutlu olması için, kendisinde var olan ve paha biçilmez nimetlerin farkına varmasını tavsiye etmektedir. Mesela, iki gözünüz olmasaydı da çok iri yarı olsaydınız daha mı mutlu olacaktınız? Ayağınızın birisi olmasaydı, kollarınızı çalıştıramasaydınız ama kaslarınız iri yapılı olsaydı daha mı mutlu olacaktınız?

Bu ve benzeri sorularla farkındalık kazanarak, elinizdeki nimetlerin ne kadar değerli olduğunu düşünüp şükrederseniz daha huzurlu olursunuz. Dünya sizin yerinize olmak isteyen binlerce insanı düşündüğünüzde belki de şikayeti bırakıp var olanların değerini bileceksiniz.

Tüm bunların yanında günümüz psikolojisi bize, mutlu olmak için hayatta değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmek için çaba sarf etmemizi, ama değiştiremeyeceğimiz şeyleri de kabullenmemizi tavsiye etmektedir. Mesela anne-babamızı değiştirmediğimiz gibi, genetiğimizi de değiştiremeyiz. Bunun için mücadele etmek kendimizi tüketmekten başka bir şeye yaramaz...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun