İhtiyacı insanlara açmak günah mı?

Tarih: 17.04.2024 - 09:45 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Resulullah Efendimiz Allah’tan başkasından isteyen kişinin sıkıntısı giderilmez, diyor ama başkasına söyleyip sıkıntıdan kurtulanlar var, ama sadece Allah'a dua edip sıkıntısı giderilmeyen bir sürü insan var.
- ​Bu hadis bize ne öğretiyor nasıl anlamamız lazım?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hayâ sahibi, kimseye derdini açamayan ve hâlini sadece Allah’a arz eden kimseye Cenab-ı Hak yardım eder, onu ummadığı, beklemediği bir yerden rızıklandırır.

Hadiste hayâ ehli, yüzsüzlük yapmayan, çok zor durumda da kalsa insanlardan istemekten utananlara övgü vardır. Cenab-ı Hak onların rızkını tekeffül etmektedir.

İlgili hadis şöyledir:

Hz. Abdullah İbni Mesud radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resulullah aleyhissalatü vesselam şöyle buyurdu:

“Kim ihtiyaç içine düşer de (hâlinden şikayet ederek) bunu insanlara açarsa, ihtiyacı kapanmaz. Kim de ihtiyacını Allah’a arz ederse, Allah’ın, hemen veya ileride o kimseye rızık vermesi umulur.” (Ebu Davud, Zekat 28; Tirmizî, Zühd 18)

Meal verirken de dikkat çektiğimiz üzere, burada üzerinde durulması gereken konu, Allah’ı insanlara şikayet eder gibi bir tavırla ihtiyaçlarını insanlara arz etmektir. Ayrıca burada ifade edilen konu, dilencilik vaziyetine düşmek gibi bir durum da olabilir.

Yoksa sebepleri Allah’ın kuralları ve kanunları bilerek onlara riayet etmek de fiili bir duadır ve ibadet sayılır.

Diğer taraftan hangi sebeple olursa olsun bize ulaşan bir nimeti sadece Allah’tan bilmeliyiz. Ağaca takılan bir meyveyi ağaçtan bilmek nasıl yanlış ise, bir insanın eline takılarak bize gönderilen bir nimeti o insandan bilmek de öyle hatalıdır.

Bununla beraber, nimetlerin hakiki sahibini tanımayan veya farkında olmayan bir kişi, bu nimetlere görünüşte ulaşsa bile, ihtiyaçları kapanmayıp arttıkça artabilir, huzur ve rahata eremeyebilir.

İşte bu hadis-i şerifte bu ve benzeri konulara dikkat çekilmiştir.

Hayatta insanın başına her şey gelebilir. Çok büyük bir maddi ihtiyaç içine düşmek, başına bir felaketin gelmesi insanlar için olağan hadiselerdir. Böylesine bir sıkıntıya düşen kimse, öncelikle Allah’a sığınıp kendisine bu sıkıntıdan kurtulma imkânı vermesini dileyeceği yerde, böyle bir yola başvurmadan birtakım kimselere gidip derdini açarak onlardan yardım dilenmeye kalkarsa doğru hareket etmiş olmaz. Zira insanların bulacağı çare, sınırlıdır. Asıl çareyi Allah’tan dilemek, kulluk gereğidir.

İhtiyacını kendisi gibi ihtiyaç içine düşme ihtimali olan insanlara açan ve onlar tarafından karşılanmasını bekleyen kimse, o ihtiyacını giderse bile, daha büyük bir ihtiyaç ya da sıkıntı ile karşılaşabilir. Bu da onun ihtiyacının karşılanmaması anlamına gelir. 

Hadis-i şerifte belirtilen bu husus, usulsüz davranmış olmasının cezasıdır.

İnsanın en temel ve değişmez görevi “kulluk”tur. Kulluğun en vazgeçilmez özelliği de daima ve sadece Allah’a arz-ı ihtiyaç etmektir. İsteyeceğini Allah’tan istemektir. Onun hiçbir şeye ve kimseye muhtaç olmadığı ve kendisine iletilen isteklere er-geç, ama mutlaka cevap vereceği kesin inancı ve güveni içinde bulunmaktır. Allah’ın fazlına ve keremine sığınmaktır.

Nitekim Yüce Rabbimiz,

“Allah’ın lütfundan isteyin” (bk. Nisa, 4/32),

“Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine ondan başka giderecek yoktur.” (bk. Yunus, 10/107),

“Kim Allah’a karşı saygılı davranırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a güvenirse, Allah ona yeter” (bk. Talak, 65/2-3)

buyurmakta, karşılaşılacak her türlü problem ve sıkıntıda güvenle başvurulacak yegane merciin kendisi olduğunu çok açık bir şekilde duyurmaktadır.

Hadisimiz işte bu ilahi gerçeğin bir başka şekilde ifadesinden ibarettir.

Unutulmamalıdır ki, kulların hem imkânları kısıtlı hem de kapıları her zaman açık değildir. Allah’ın kapısı gece-gündüz her zaman açık ve her şey onun tasarrufundadır. O vermeyince kimsenin yapacağı bir şey yoktur.

Hani meşhur sözdür “Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud?”

Hem Peygamber Efendimiz (asm), bir başka hadis-i şeriflerinde “Allah’tan istemeyene Allah gazap eder.” (bk. Tirmizi, Daavat 2) buyurmaktadır.

Buna göre:

- Müslüman, her hacetini Allah’a arz edip ondan yardım dilemelidir.

- Allah’a tam güven beslemek gerekir. Kişi istek ve ihtiyaçlarının eninde sonunda karşılanacağını kabul etmelidir.

- Halka el-avuç açmak, dert yanmak, sürekli sıkıntıda kalmak demektir.

- Dua, kulluğun gereği ve özüdür.

- Sebepleri de neticeleri de yaratan Allah’tır. Nereden ve kimden gelirse gelsin, Allah’ın nimetleridir.

- Dilencilik vaziyetine girmek, ihtiyaçları bitirmez, aksine çoğaltır.

- Sebepleri Allah’ın kanunu bilip onlara riayet etmek de fiili bir duadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 87
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun