İntihar eden kimseye cennet haram mıdır?
- Allah, bileklerini keserek intihar eden bir kişi için, kulum bana gelmekte acele etti, ama ben ona cenneti haram kıldım, buyurmuş.
- Buna göre intihar eden kimseye cennet haram mıdır?
Değerli kardeşimiz,
Soruda geçen konuyu bize haber veren hadis meali şöyledir:
"Geçmiş kavimlere mensup bir adamın bir yarası vardı. Adam ızdırabına dayanamayıp bileklerini bıçakla kesmiş ve kan kaybından ölmüştü, bunun üzerine Allah (c.c.); 'Kulum bana gelmekte acele etti, ama ben ona cenneti haram kıldım.' buyurdu." (Buhari, Enbiya 50).
Bu ve benzeri rivayetlerden anlaşılan o ki, bu kişiler intihar ediyorlar. İntihar ise en büyük günahlardan biridir. Daha sonra tövbe imkânı da olmadığı için diğer günahlardan daha risklidir. Bu gibi rivayetlerde yer alan ifadeler insanları uyarmaya yönelik caydırıcı bir irşat üslubu kullanılmıştır. Terhip denilen bu gibi uyarı üsluplarında ifade edilenler, herkes ve her zaman için değildir.
Hadiste geçen ifadelerin açıklaması şöyledir:
ntihar edenler eğer o anda imansız gitmiş ise, diğer imansız gidenler gibi asla cennete giremez, çünkü cennet kâfirlere haramdır. Yok eğer, imanla gitmişse ve cezalandırılmışsa cehennemde cezasını çektikten sonra cennete gidecektir. Şayet, o intihar esnasında kişi Allah tarafından mazur görülmüş ve affına mazhar olmuş ise, o kişi doğrudan cennete gidebilir. Hüküm Allah’ındır ve Allah’ın hükmü mutlak âdildir.
İşte hadiste insanları bu çok tehlikeli ve de büyük bir günahtan sakındırmak için “intihar edenlerden bazıları imansız ölecekler ve cennet onlara haram olur” manasını o tarz bir ifadeyle vurgulanmıştır.
Ayrıca “cennet ona haramdır” ifadesini, “ceza çekmeden doğrudan cennete girmek ona haramdır” şeklinde de anlamakta bir sakınca yoktur. Zira imanla kabre giren kimse -suçu ne olursa olsun- sonunda cennete gireceği hususu, İslam alimlerinin büyük çoğunluğunu teşkil eden Ehl-i sünnetin temel inançları arasındadır.
Şu bir gerçektir ki can ve beden insana emanet olarak verilmiştir. İnsan bu emanetleri korumakla görevlidir. Aksi halde emanete hıyanetlik etmiş ve büyük bir vebal altına girmiş olur. Allah, her hangi bir cana kıymayı bütün insanlığın canına kıymak olarak ifade buyurduğu gibi (bk. Maide, 5/32), “Kendinizi öldürmeyin.” (Nisa, 4/29) ayetiyle insanın kendi canına kıymasını da kesinlikle yasaklamıştır.
İntihar hakkında Peygamber Efendimiz (asm) de pek çok ikazlarda bulunmuş ve Müslümanları buna tevessül etmekten şiddetle men etmiştir.
İntihar edenin uhrevî cezası, intihar şekline uygun olarak verileceği şeklinde hadis-i şeriftlerde belirtilir:
"Kim kendisini bıçak gibi keskin bir şeyle öldürürse, cehennem ateşinde kendisine onunla azap edilir." (Buhâri, Cenâiz, 84).
"(Dünyada ip ve benzeri) şeyle kendisini boğan kimse cehennemde kendisini boğar, dünyada kendisini vuran cehennemde kendisini vurur (azabı böyle olur)." (Buhârî, Cenâiz 84).
"Kim kendini bir dağın tepesinden atar da öldürürse, cehennem ateşinde de ebedi olarak böyle görür. Kim zehir içerek kendisini öldürürse, cehennemde zehir kadehi elinde olduğu halde devamlı ceza çeker." (Müslim, Iman, 175; Tirmizi, Tıb, 7; Nesâî, Cenâiz, 68).
Hayber Gazvesi sırasında büyük fedakârlıklar gösteren Kuzman adındaki birisinin, sonunda cehenneme gideceği Hz. Peygamber (asm) tarafından haber verilmişti. Bunun üzerine Ashab-ı kiramdan Huzâî Eksüm, Kuzman'ı izlemiş ve O'nun, aldığı yaralara sabredemeyip, kılıcı üzerine yaslanarak intihar ettiğini görmüştür (Buhârî, Kader, 5; Müslim, Iman, 179). Kuzman'ın ölüm şekli Allah Resulu (asm)'e iletilince şöyle buyurmuştur:
"İnsanlar arasında öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir. Öyle kimseler de vardır ki, cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir." (Buhâri, Kader, 5, Rikâk, 33; Müslim, Iman, 179).
Bir Müslüman bilir ki bütün bu hayat geçici bir imtihan yeridir. Allah Teala Mülk suresinin ikinci Ayeti Kerimesinde "O, hanginizin daha güzel amel yapacağınızı denemek için ölümü de dirimi de takdir edip yaratandır." buyurarak bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğunu belirtmiştir. Buna göre hareket eden ve bir gün mutlaka vadesinin biteceğine inanan herkes, güzel işler yapmak suretiyle ebedi ve sonsuz olan Ahiret yurduna hazırlık yapar. İşte bu, büyük bir inanç, azim ve kararlılığı gerektirir. Böyle bir düşünce sahibi olan hiç bir kimse fani olan bir dünya için kavga etmez. Geçici olana kanıp ve aldanıp da hiç bitmeyecek olan bir dünyayı göz ardı etmez. Bu inanç, sıkıntı ve kederde olan insanlara da büyük bir rahatlama ve moral desteği sağlar. Çünkü sıkıntıda olan insan bilir ki bunların hepsi geçici ve bunlarla biz imtihan oluyoruz:
“Muhakkak ki biz sizi korkuyla, açlıkla ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. O sabredenleri müjdele! Onlar ki, başlarına bir musibet geldiği zaman: 'Biz Allah'a aidiz ve sonunda ona döneceğiz.' derler." (Bakara, 2/155-156)
Sabrederek kazanmak varken, bir anlık öfkemize yenilip intihar gibi olaylara teşebbüs ederek hem bu dünyamızı, hem de ahiretimizi kaybetmeyelim...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hz. Harun'ın hayatı hakkında bilgi verir misiniz?
- İslamiyet hak din ise, neden dünyada bu kadar çok inkar eden veya başka dinlerden olanlar var?
- İbn Âşur kimdir?
- Kuran'da kaza namazı yok mudur?
- İslamiyete göre ekonomik sistemler, prensipler ve temel kurallar nasıl olmalıdır?
- Sünnetleri kılarken, hem kazaya hem de sünnete niyet edilir mi?
- MEVÂT ARAZÎ
- "İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı." sözü ne demektir?
- Domuzdan alınan hormonların, iri ve şişman olması için büyük baş hayvanlara nakledildiğini duydum. Böyle bir hayvanın eti ve sütü helal olur mu?
- İmam-ı Rabbani Hazretlerinin, bazı insanların toprak olacağına dair görüşü var mıdır?