Allah, atom altı parçacıkları da bilir mi, ayet var mı?

Tarih: 09.11.2023 - 08:40 | Güncelleme:

Soru Detayı

Aşağıdaki soruları cevaplarsanız sevinirim:
1. Meşşailerin Alemin maddesinin (heyula) kadim olduğunu söyleyenleri tekfiri konusunda İcma var mı?
2. İlim sıfatının taalluk ettiği her şeye Kelam sıfatı da taalluk eder mi, yani Allah her şeyi konuşur diyebilir miyiz? Eğer Allah'ın konuşması belli şeylere taalluk ediyorsa bunlara cebren mi ediyor Allah'ın tercihiyle mi? Tercihiyle denirse İradenin kadime taalluku gerekir?
3. Allah'ın Kelam sıfatı Ezelde Emir Nehiy Haber hitapları barındırır mı yoksa bu yaratılmışlara Kelam-ı Lafzi ile haber verilmesi ile mi ortaya çıkar? Eğer Emir Nehiy Haber hitapları vardır dersek parçalardan oluştuğunu iddia etmiş olmaz mıyız?
4. Allah her yerde mevcuttur demek mekan isnadı oluyorsa, Allah her zaman mevcuttur demekte zaman isnadı olmaz mı?
5. İbn Sina'nın Tutulmanın üç hali meselesine Gazali'nin ve Ehl-i Sünnet'in cevabı nedir?
6. Allah cevher-i ferdi bölebilir mi? Bunun kaldıramayacağı taş yaratmasından farkı nedir?
7. Allah'ın Değişmez İradesi Vacip olarak Zatının gereği ise, O İradeden sudur eden Alemin de Vücubu gerekmez mi? Bu durumda İradenin olduğunu nasıl söyleyebiliriz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah atomu da atom altı parçacıkları da gördüğümüz göremediğimiz her şeyi bilir. Nitekim ayetlerde Allah’ın atomları da ondan daha küçükleri de daha büyükleri de bildiği ifade edilir. Şüphesiz yapan bilir ve elbette bilen de konuşur.

Bu kısa bilgiden sonra sorulara sırayla cevap veremeye çalışalım:

1) Meşşailer veya başkaları, kim olursa olsun, maddenin ezeli olduğunu söylerse, bunla dinden çıkar. Çünkü bu iddiada, yaratıcının inkârı, yeniden dirilişin inkârı, peygamberliğin inkârı, kâinat kitabının ve Kuran’ın binler ayetinin inkârı söz konusudur.

2) İlim sıfatının madum ve mevcut her şeye taalluku vardır. Diğer sıfatları gibi Allah’ın ilmi de ezeli, ebedi, sermedi, sınırsız ve sonsuzdur. Onun bu ilminin dışında bir şeyin kalması aklen de imkânsızdır.

Allah’ın hiçbir sıfatı ilimsiz olmadığı gibi, kelam sıfatı da ilimsiz olmaz.

Fakat unutmamak gerekir ki, sonsuz ve sınırsız ilim diğer bütün sıfatlarla birlikte olması “lüzum-u beyyin” ile bir delalet-i iltizamiye ve tezammuniyedir. Ama aralarında “teşbih min vech” kuralı geçerlidir. Buna göre, “Her kelam sıfatı mutlaka ilimle birliktedir. Fakat her ilim sıfatı kelam sıfatıyla birlikte olmayabilir.”

Kâinatta cereyan eden binler nevi işler, fiiller, hareketler vardır. Mecazi manaları dışında kevni / ontolojik hakiki bir kelam söz konusu değildir.

Mesela, Güneşi mihverinde döndürmek, dünyayı Güneş'in etrafında dolaştırmak, buluttan yağmur yağdırmak, topraktan bitki bitirmek, ilmin içerisinde cereyan eden bir eylemdir, fakat bir kelam veya kelime değildir. Kuran’da işaret edilen o tür tabirler mecazi birer argümandır.

3) (inkârcılar ne derse desinler) Fakat Allah sana indirdiğine bizzat şahitlik ediyor ki, onu ezeli ilmiyle indirmiştir. Melekler de buna şahitlik eder. Fakat şahit olarak Allah zaten kâfidir.”(1) mealindeki ayette Kuran’ın kaynağı Allah’ın ezeli ilmi olduğuna işaret edilmektedir.

Kuran için nazil olsa bile bu ifadede diğer bütün vahiyler de dahildir.

Konuyu Bediüzzaman Hazretlerinden dinleyelim:

“Hem getirdiği dine herkesten ziyade itaatı ve Hâlık'ına karşı herkesten ziyade ubudiyeti ve menhiyata karşı herkesten ziyade takvası, katiyyen gösterir ki: o (asm), Sultan-ı Ezel ve Ebed'in mübelliğidir, elçisidir ve o Mabud-u Bilhakk'ın en hâlis abdidir ve Kelâm-ı Ezelî'nin tercümanıdır.”(2)

“Her biri birer küçük Kur'an olan ekser uzun sure ve mutavassıtlarda ve çok sahife ve makamlarda yalnız iki-üç maksad değil, belki Kur'an mahiyeti, hem bir kitab-ı zikir ve iman ve fikir, hem bir kitab-ı şeriat ve hikmet ve irşad gibi, çok kitabları ve ayrı ayrı dersleri tazammun ederek rububiyet-i İlahiyenin her şeye ihatasını ve haşmetli tecelliyatını ifade etmek cihetiyle, kâinat kitab-ı kebirinin bir nevi kıraatı olan Kur'an, elbette her makamda, hatta bazen bir sahifede çok maksadları takiben marifetullahtan ve tevhidin mertebelerinden ve iman hakikatlarından ders verdiği haysiyetiyle, öbür makamda, meselâ zahirce zaîf bir münasebetle, başka bir ders açar ve o zaîf münasebete çok kuvvetli münasebetler iltihak ederler. O makama gayet mutabık olur, mertebe-i belagatı yükseklenir.”(3)

4) Allah her yerde mevcut demek, hakikati ve mahiyeti ile değil, sıfatlarıyla özellikle ilim ve kudretiyle her yerde hazır ve nazır demektir.

“Ezelde Allah vardı, fakat onunla birlikte hiçbir şey yoktu.”(4) manasındaki hadis-i şerif rivayeti sahihtir. Ezelde ne bir mekân ne de bir zaman vardı. Onlar da sonradan yaratılmıştır.

5) İbn Sina bu meseleyi detaylı olarak "Şifa" kitabının altıncı bölümünde “Allah küllîleri nasıl bilir? Cüz’îleri nasıl bilir? Cüz’îleri idrak eder denmesi hangi bakımdan mümkün değildir?” başlığıyla ele almıştır.

İbn Sina’nın meseleye dair izahatı şöyledir:

“Vacibu’l-Vücud / Zorunlu Varlık hakkında çok sayıda fiil ispat etmek onun için eksiklik anlamına gelir. Aynı şekilde onun için çok sayıda aklediş (taakkul) kabul etmek de böyledir. Aksine zorunlu varlık her şeyi küllî bir tarzda akleder. Bununla birlikte hiçbir cüz’î ona gizli kalmaz. “Göklerde ve yerde zerre ağırlığında hiçbir şey ona gizli değildir.”(5)

Allah’ın Cüz’îleri Bilmesi Meselesi:

İbn Sina’nın Tanrı tasavvuru ile ilgili düşünceleri, mensubu olduğu Meşşai geleneğin yoğun izlerini taşımaktadır. İbn Sina, Aristoteles’in etkisiyle Vacibu’l-Vücud / Zorunlu Varlık olarak nitelendirdiği Allah’ın bilfiil ilim (akıl, âkil ve mâkul) olduğunu düşünmektedir. Ona göre Allah, tüm bu özellikleriyle tek olan, bölünmesi imkânsız olan bir cevherdir. Onun bilgisinde, düşüncenin öznesi, nesnesi ve düşünme fiili aynıdır.

İbn Sina’nın, Allah’ın zatının bizatihi ilim olduğunu belirten bu görüşüne İmam Gazali itiraz etmektedir. Ona göre ilim, mevsufu gerektiren bir sıfat ve arazdır. Dolayısıyla Allah’ın bizatihi ilim olduğunu söylemek, onun kendisiyle kaim bir irade ve kudret olduğunu söylemekle aynı şeydir ki bu, Allah’ı bizatihi var olmayan araz durumundaki bir şeye indirgemek olur. 

İbn Sina’nın söz konusu üç meseledeki görüşleri şöyledir:

a) Allah küllileri bilir fakat cüz’îleri bilmez. Cüz’îleri ancak külliler zımnında bilir.

b) Allah ezelidir, kadimdir, fakat onunla beraber âlem de kadimdir.

c) Öldükten sonra yeniden dirilme ruhaniyet itibariyle vardır, fakat haşr-i cismani yoktur.

İlave bilgi için tıklayınız:

İbn Sina'ya atfedilen düşüncelerin kaynakları nelerdir?

Gazali'nin tenkit ettiği felsefecilerin yirmi hatası nedir?

6) Bu konuyu birkaç madde halinde özetlemeye çalışacağız:

a) Allah’ın kudretinin her şeyin üstesinden gelip gelmeyeceği konusu akıl ile de bilinebileceği ile beraber, asıl konu semî delillere dayanmaktadır. Bunun için her şeyden önce, sem’î/nakli delillere bakmak gerekir. Bu delillerin temel kaynağı Kuran ve sünnettir.

Bakalım Kur’an ne diyor; diyor ki:

“Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratan, sonra semaya yönelip onları yedi kat gök olarak tastamam tanzîm eden odur. O, her şeyi hakkıyle bilendir.(6)

“Allah size bu hükümleri açıklıyor ki, herhangi bir yanlışlığa ve şaşkınlığa düşmeyesiniz. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.(7)

Bu ve benzeri birçok ayet Allah’ın sonsuz ilmine işaret etmektedir.

Demek ki, herhangi bir konuda bilgisizlik yönünden aciz kalması imkansızdır.

b) Allah’ın kudreti de sonsuzdur: Kuran şöyle diyor:

(O inkârcılar) hiç düşünmediler mi ki, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah, onların benzerlerini de yeniden yaratmaya kadirdir”(8)

mealindeki ayet ve benzeri ayetlerde Allah’ın her şeyi yapabileceğine delil olarak daha önce yarattığı varlıklar gösterilmiştir.

Bu ontolojik delil aynı zamanda aklî bir delildir. Zira, bir şeyi yapanın benzerini de yapabileceği hususu aklın tartışmasız kabul ettiği bir gerçektir.

- Sorudaki asıl konuya gelince, atom zaten bölünmüş olduğu ilmen sabittir. Eskiden “cüz-ü la yetecceza” (parçalanmayan en küçük parça) dedikleri teorinin asırlardır pabuçları dama atılmıştır.

“Yerde ve gökte hiçbir zerre Rabbinden gizli değildir. Bundan daha küçüğü veya daha büyüğü şüphesiz apaçık bir Kitap'tadır.”(9)

“Göklerde ve yerde zerre kadar olanlar bile onun ilminin dışında değildir. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü de şüphesiz apaçık Kitap'tadır."(10)

mealindeki ayetlerde zerreden, yani atomdan daha küçüğü ifadesi ile atom altı parçacıklara işaret edilmektedir. Yani atomu parçaladığınız zaman ortaya çıkan; proton, nötron ve elektron. Bunların da parçalanması ile meydana gelen pion, miyon, kuark gibi atom altı parçacıkları da atom üstü alem olarak ifade edilen molekül, organ, doku ve yapıların da hepsinin Allah’ın ilminde var olduğu bildirilmektedir.

7) Sorudaki yaklaşım, irade kavramının temel esprisine aykırıdır.

İrade demek, sahibinin istediği şekilde bir tercihte bulunmasına imkân veren bir mekanizma demektir. Yalnız irade değil, bütün sıfatları Allah’ın zatının gereğidir. Buradaki gereklilik, Allah’ın özgür iradesini yok etmek manasına değildir. Böyle olsa, bir kısım akılsız felsefecilerin dedikleri “kâinatın zorunlu olarak Allah’tan sudur etmesi anlamına gelen” kısaca “Sudur” nazariyesinin doğruluğunu kabul etmek demektir.

Halbuki, bundan daha sakat, daha sakim, daha fasit bir düşünce zor bulunur. Zira, Evren varlığıyla Allah’ın varlığını gösterdiği gibi, cüzlerindeki, organlarındaki ince hesaba dayanan farklılık da Allah’ın birliğini göstermektedir.

Milyarlarca insanların temel organlarında birbirine eşit olduğu halde, kendi içindeki farklı simaları, hücrelerinin farklı yazılımı, parmak uçlarının farklı izleri, tenlerinin, seslerinin farklı olması, istediği yapabile, dilediğini inşa edebilen, sonsuz ilim, hikmet ve kudretle donatılmış bir özgür ve külli iradenin varlığına şehadet etmektedir.

Kaynaklar:

1) Nisa, 4/166
2) bk. Mektubat, s. 194.
3) Asa-yı Musa, s. 67.
4) bk.Buhari, Bed’u’l-halk, 1.
5) İbn Sinâ, Kitâbu’ş-Şifâ, çev. Muhittin Macit-Ekrem Demirli-Ömer Türker. Litera Yayıncılık, İstanbul, 2013.
6) Bakara, 2/29.
7) Nisa, 4/176.
8) İsra, 17/99, benzer bir ayet için bk: Yasin, 36/81.
9) Yunus, 10/61.
10) Sebe, 34/3.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun