Afiyette olmak günah mıdır; değilse cenneti kazanmayı zorlaştırır mı?

- Bildiğiniz gibi dünyada can ve mal sıkıntısı çeken Müslüman kardeşlerimiz var. Onlar o halde iken bana verilen nimetlere baktığımda suçluluk duyuyorum. Benim de öyle bir hayatım olmalı gibi hissediyorum. Elimden bir şey gelmemesi de daha kötü.
- Onlar için neler yapabiliriz ve bu durumda benim cenneti kazanmam daha mı zor?

Değerli kardeşimiz,

İslam’da kişinin ruhen ve bedenen sağlıklı olması esastır. Bunu da en iyi İslam sağlamaktadır. İbadetleri ve dünyayı imar etmek, sağlıklı ve güçlü bir bedenle olursa, elbette daha hayırlıdır. Nitekim Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselam, “Kuvvetli mümin zayıf müminden daha hayırlıdır.” (Müslim, Kader 34) buyurmaktadır.

Buradaki güç Müslümanın hem ruhen hem de bedenen sahip olduğu güçtür. İmanlı ve ibadetli müminler, sıkıntılar karşısında güçlü ve dayanıklı olacakları için, güçsüz ve dayanıksız kimselerden daha hayırlı ve sevimlidirler. Zira güçlülük kadere imandan kaynaklanır. Kader inancı Müslümanın potansiyel gücüdür. İslâm’ın ve Müslümanın dinamizmi kader inancında yatmaktadır.

Hz. Peygamberin (asm) en çok ettiği dualardan biri de şudur:

“Allah'ım senden af ve afiyet dilerim.” (Buhari, Edebü’l Müfred 1200)

Burada geçen af, ahirette bağışlanmak; afiyet ise, dünyada da sağlıklı olmak anlamına gelmektedir.

Başka bir hadiste de şöyle buyurulur:

"İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit." (Buhari, Rikak 1)

Diğer bir hadis ise şöyledir:

“(Ey müminler!) Sizden kim vücutça sağlıklı; kendisi, ailesi ve malı emniyet içinde olup, yanında gününün yetecek kadarcık rızkı bulunursa, bütün dünya ona verilmiş gibidir." (Tirmizî, Zühd,  21)

Daha birçok hadislerde sağlık nimetine ve önemine dikkat çekilmektedir.

Sağlık da hastalık da Allah’tandır. Allah bazı kullarını zenginlik ve fakirlikle imtihan ettiği gibi, bazılarını da sağlıkla ve hastalıkla imtihan eder. Hiçbir mümin "hasta olayım daha çok sevap alayım ve cennete gideyim" şeklinde bir niyet ve talepte bulunmaz. Böyle bir istek İslam’da caiz görülmemiştir.

İslam’da sağlıklı yaşamanın şartları belirtilmiştir. Hz. Peygamber (asm) koruyucu hekimlik adına sağlığın nasıl korunacağını ortaya koymuştur. Ancak insanlar bazen bu kuralları ihmal etmektedir. Bu nedenle, sağlık konusunda sünnete uymamanın bedelini bir takım hastalıklarla öder. Allah, evrene koyduğu kurallar ve kanunlar (sünnetüllah) gereği bu kişilere hastalık verir, hastalar da fiili ve kavli dualarla Allah’tan şifa diler, Allah da dilediğine sebepler dairesinde şifasını verir. Müminler de sağlığın, hastalığın ve şifanın Allah'tan olduğunu bilir.

Hastalık istenmez veya bilebile insan hastalığa talip olmaz. Ama bir vesileyle hastalık gelirse Allah'tan şifasını isteriz. Tedavi oluruz. Nitekim bu konuda Hz. Peygamber (asm), 

"Allah derdi de çareyi de verdiği gibi, her dert için bir ilaç yaratmıştır. Bu sebeple tedaviye devam ediniz. Fakat haramla tedavi etmeyiniz." (Ebu Davud, Tıb 11)

buyurmakta, hasta olanların tedavi olmalarını istemektedir.

Bir defasında Hz. Peygamber (asm), Sad İbn Ebi Vakkas’ın yanına gitmişti. Sad'ı evinde hasta yatar görünce "Haris bin Kelde'yi çağırın, O iyi bir hekimdir, sizi tedavi etsin." buyurmuştur. (bk. Ebu Davud, Tıb 12).

Sonuç olarak deriz ki, insanın iki mühim vazifesi vardır ki, bunlardan biri hem kendi nafakasını hem de bakmaya mecbur olduğu kimselerin na­fakasını temin etmek. Diğeri de Allah'a kulluk etmek ve onun emirlerine uygun olarak cemiyet içinde, ailede ve özel hayatta hareket etmek ve insanlara faydalı olmaktır

Bütün bu vazifeler ve işler vücut sağlığına bağlıdır. Sıhhat olmadan hiçbir iş yapılamaz ve başarı sağlanamaz. Bu bakımdan sıhhatin önemi de temel varlıklardan olup Allah’ın bir lütfudur.

İlave bilgi için tıklayınız:

- Sağlıklı ve mutlu olmak için ne tavsiye edersiniz?
- Yiyeceği hazır ve sağlıklı kişi, bütün dünyanın nimetleri ona verilmiş ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet