70.000 tevhid okuyan dünyadayken cennetlik olarak müjdelenir mi?
- Bir insan ölse, arkasından yetmiş bin kelime-i tevhid (lâ ilâhe illallah) okunulup ruhuna bağışlanırsa, cehennemde bile olsa tevhidin hürmetine çıkarılır. (Muhyiddîn ibnü'l-Arabî, el-Fütûhâtü'l-Mekkiyye, 4/474)
- Hem ölmüşlerimiz için okuyalım hem de kendimiz için okuyup şimdiden hazır edelim. Nitekim hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Kim 70 bin ‘Lâ ilâhe illallah’ derse, ölmeden önce Cennet ile müjdelenir.” (Benzer bir hadis için bkz. İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, 4/474)
- Fütûhât-ı Mekkiyye'de kelime-i tevhid’in faziletiyle ilgili olarak şöyle bir rivayetten bahsedilir:
من قال ﻻاله اﻻ الله سبعىن الفا غفر له و من قيل له ايضا
“Kim, yetmiş bin defa 'Lâ ilâhe illallah' derse veya kimin için bu söylenirse, günahları mağfiret olunur (bağışlanır).”
- İbn Arabî (k.s.), bu hadisle amel ettiğini ve hanımının vefatında bunu uygulayıp bereketini gördüğünü dile getirmektedir. (İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, 4/474)
Değerli kardeşimiz,
İbn Arabi Hazretleri, bâtıni ve manevi ilimlerde harika bir kutup olduğu gibi, fıkıh, tefsir, hadis gibi zahirî ilimlerde de büyük bir allamedir.
Ancak soruda da geçtiği üzere, kendi meşhudatına fazla itimat ettiği için muhatapların seviyesini nazara almadığı gibi, hadis âlimlerinin hadis olarak görmediği bazı rivayetleri, keşf yoluyla onların hadis olduğunu anladığını söyler.
Bu sebeple, “70 bin kelime-i tevhid” konusunda olduğu gibi, bazı rivayetlerde kendi tecrübesine ve müşahedesine dayanıyor.
Müşahedesi elbette doğrudur. Fakat genel bir cadde olması için ilmen de desteklenmiş olması gerekir. Bu sebeple, bu beyanlarını herkes için geçerli, umuma bakan bir reçete olduğunu düşünemiyoruz. Böyle kabul edilmesi durumunda, şeriatın muvazenesi de bozulur. Hayatı boyunca ibadetle meşgul olmasına rağmen, işlediği bazı günahlardan ötürü azap görenler varken, hiçbir salih amel yapmayan bir kimsenin yakınları tarafından okunan bir zikirden ötürü “aşere-i mübeşşere” gibi cennetle müjdelenen bir konumda görülmesi, muvazeneyi bozan bir durumdur.
İbn Arabî, hadis rivayetinde genellikle muhaddislerin usulünü kullanmakla birlikte, bazen kendisine özgü yöntemlerle de hadis nakletmiştir. O, sufilerden bir kısmının kullandığı özel rivayet yöntemleri olarak bilinen keşf, rüya vb. yöntemleri kullanmıştır. En sık olarak da keşfi kullanmıştır.
Muhaddislerin itibar etmedikleri söz konusu yöntemler. kişilere has olup genel-geçer bir özellikleri yoktur. Herkesi bağlayacak bir hükmün apaçık, zahir ve objektif olması gerekir.
En doğrusunu Allah bilir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- İbadetlere vadedilen netice ve sevaplara kavuşmanın şartları ...
- La ilahe illallah diyen, Allah'ın azabından kurtulur mu?
- Yalnızca “La ilahe illallah” diyen cennete girecek mi ...
- Müslüman olmak için neden kelime-i tevhid değil de kelime-i ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Hiç kan akıtmadan bir büyük şehir veya ülke Müslüman olacaktır." diye bir kıyamet alameti var mıdır?
- Muhyiddin Arabi, Firavun'un mümin olarak öldüğünü söylemiş midir?
- İCMÂLÎ ÎMAN
- Hz. Mehdî Neler Yapacak?
- Cehennemde bulunanlar alicin kumları kadar kalsalar bile neticede oradan cezalarını çekip çıkarlar, hadisi sahih midir?
- Kelime-i tevhid ve kelime-i şehadet ayetlerde geçer mi?
- “Bir kul ihlâsla 'La İlahe İllallah' deyince derhal semaların kapıları açılır ve işlediği büyük günahlar yok olup 'La İlahe İllallah' sözü arşa çıkar.” ifadesi hadis midir, kaynakları nedir?
- Namazlardan sonra 33 defa "Lâ ilâhe illallah / kelime-i tevhid” çekilmesi sünnet midir?
- Hz. Mehdî nerede, hangi millet içinde vazife yapacaktır?
- Birisi öldüğünde 70.000 veya 72.000 tevhid çekiyorlar; bu nerden çıkmıştır, doğruluğu var mıdır? Makbul olanı kaç tane kelime-i tevhid çekmektir? Duaların sevabı kimedir?