Zahiriyye kitaplarının yazarları kimlerdir?

Tarih: 19.09.2015 - 14:24 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Mevcut piyasadaki Reddü’l-muhtar’da geçen Zahiriyye kitabı kime aittir?
- Eğer bilinmiyorsa, İslam tarihinde (tüm) Zahiriyye kitapları ve yazarlarının isimleri mevcut mudur?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1. Zahiriyye Kitabı

Reddü’l-Muhtar’da ve diğer fıkıh kaynaklarında geçen Zahiriyye Kitabı, Hanefi Fakihi Zahîrüddîn Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed b. Ömer el-Buhari’ye aittir. (ö. 619/1222)

Zahîrüddîn Buhari’nin hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Babasından ve devrin önde gelen diğer âlimlerinden ders okudu. Yetiştirdiği talebeler arasında tanınmış âlimlerden Mecdüddin el-Üsrûşenî bulunmaktadır. Buhara’da kadılık ve muhtesiblik yaptı. 5 Muharrem 619’da (19 Şubat 1222) vefat etti. (bk. Katip Çelebî, Keşf, II, 1226)

Eser, yazarının adına nisbet edilerek Zahiriyye veya  el-Fetâva’z-Zahîriyye olarak ifade edilir. Zaman içinde ortaya çıkan (nevâzil ve vâkıât) fıkhî konulara dair fetvaların toplandığı bir eserdir.

Bedreddin el-Aynî (ö. 855/1451), bu fetvalardan çok gerekli olanları seçerek "el-Mesâilü’l-Bedriyyetü’l-müntehabe mine’l-Fetâva’z-Zahîriyye" adlı eserini meydana getirmiştir.

el-Fetâva’z-Zahîriyye’nin Süleymaniye Kütüphanesi’nin çeşitli bölümlerinde on sekiz kadar yazma nüshası vardır (Meselâ bk. Fâtih, nr. 2379, 2380, 2381; Mahmud Paşa, nr. 253, 254; Süleymaniye, nr. 661, 662)

2. Zâhirü’r-Rivâye

Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî (ö. 189/805) tarafından kaleme alınan ve Hanefî mezhebinin kuruluş dönemi temel görüşlerini ihtiva eden beş eserin ortak adıdır.

Hanefî mezhebi tarihinde Şeybânî’nin yazdığı el-Asl, el-Câmiu’s-saġir, el-Câmiu’l-kebîr, es-Siyerü’l-kebîr ve ez-Ziyâdât adlı eserler rivayet açısından kuvvetli bulunduğu için Zâhirü’r-Rivâye, muhtevası Hanefî fıkhının temelini teşkil ettiği için “mesâilü’l-usûl/el-usûl” olarak adlandırılmıştır.

Bu eserler arasında Şeybânî’nin ilk defa kaleme aldığı el-Asl, Hanefî çevresinin henüz Kûfe’de çalışmalarını sürdürdüğü dönemi temsil eder ve diğer metinlere nisbetle Ebû Hanîfe’nin halkasındaki fıkhî birikimi en çok yansıtan eser olarak dikkat çeker.

Çeşitli fıkıh babları hakkında birer eser yazan Şeybânî, bu çalışmalarını bir kitapta toplamamasına rağmen söz konusu eserler birbirinden bağımsız metinler şeklinde algılanmamış ve Ebû Hanîfe’nin halkasında şekillenmiş bab sistematiğini kapsayan büyük bir metnin parçaları kabul edilerek el-Asl diye adlandırılmıştır. el-Asl literatürde el-Mebsût adıyla da anılır.

el-Câmiu’s-saġir Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve Şeybânî’nin üzerinde ittifak ettiği fıkhî görüşleri ana hatlarıyla içermesi yönüyle Hanefî mezhebinin temel çizgisinin şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.

Şeybânî, el-Câmiu’l-kebîr’de ise, Hanefî çevresinin fıkhî mesaisini aktarmaktan ziyade hayatının özellikle son yirmi yılına ait görüşlerini kaleme almıştır.

Metin özellikleri ve yazım tarihine dair kayıtlar dikkate alındığında ez-Ziyâdât’ın el-Câmiu’l-kebîr üzerine yazılmış bir ek olduğu söylenebilir. Zâhirü’r-rivâye metinleri içinde Şeybânî’nin en son kaleme aldığı eser es-Siyerü’l-kebîr’dir. Müellifin Rakka kadılığı yaptığı sırada tamamladığı eserin asıl metni günümüze ulaşmamış, ancak Şemsüleimme es-Serahsî, es-Siyerü’l-kebîr üzerine kaleme aldığı şerhte bu eseri kendi ifadeleriyle aktarmıştır.

Ebû Hanîfe ve talebelerinin fıkhî birikimini temsil yönüyle zâhirü’r-rivâye eserlerinin, Hanefî çevresinin II. (VIII.) yüzyılda ürettiği diğer metinlerden farklı bir kategoride kabul edilmesini haklı kılan sebepler vardır. Ebû Hanîfe’nin halkasındaki fıkhî meseleleri tedvin amacıyla kaleme alınan bu eserler Hanefî çevresinin diğer önemli simaları tarafından da kabul görmesi, müellife aidiyetleri, kapsamları ve metin özellikleri açısından nâdirü’r-rivâye eserlerinden daha üstün metinlerdir.

Dolayısıyla zâhirü’r-rivâye kapsamındaki eserlerin gerek Şeybânî gerekse Ebû Yûsuf ve Hasan b. Ziyâd’a atfedilen diğer metinlere nisbetle daha kuvvetli rivayet zincirleriyle sonraki nesillere ulaştığına dair Hanefî literatüründeki yaygın görüş, bu eserlerin daha makbul ve tanınmış olmasının sebebinden ziyade sonucu olarak kabul edilmelidir.

el-Asl, el-Câmiu’s-saġīr ve el-Câmiu’l-kebîr, Hanefî çevresinde geliştirilmiş fıkıh babları sistematiğini kapsadığı için zâhirü’r-rivâyenin temel metinleri kabul edilir.

Zâhirü’r-Rivâye, Hanefî mezhebi tarihi içinde ortaya çıkmış görüşleri hiyerarşik olarak sınıflandıran çalışmalara göre rivayet değeri açısından tercih edilmesi gereken (râcih) görüşleri temsil etmektedir.

Buna göre prensip olarak Ebû Hanîfe ve talebelerine birden fazla görüş atfedilmesi halinde Zâhirü’r-Rivâyede yer alan görüş tarihen sabit kabul edilir. Eğer zâhirü’r-rivâyede birden fazla görüş bulunuyorsa, bu görüşlerin içinde yer aldığı eserlerin kaleme alınış tarihine göre karar verilir ve daha sonra yazılmış eserdeki görüş tercih edilir.

Zâhirü’r-Rivâye müntesip fakihin, kendi ictihadı neticesinde farklı bir görüş ortaya koymadıkça tercih edilmesi gereken görüşler olarak kabul gördüğünden “mesâilü’l-usûl” diye adlandırılmıştır. Zâhir kelimesinin İslâmî ilimler geleneğinde yaygın biçimde “delil açısından kuvvetli” anlamında kullanılması, bazı müelliflerin zâhirü’r-rivâye ile mesâilü’l-usûl ifadelerinin farklı alanlara işaret ettiğini ve müntesip fakihin tercih ettiği, ancak Şeybânî’nin beş eseri dışında kalan bir görüşün de zâhirü’r-rivâye olarak nitelenebileceğini zannetmesine yol açmıştır.

İslâm medeniyeti ve özellikle fıkıh tarihi açısından taşıdığı öneme rağmen Zâhirü’r-Rivâye metinlerinin modern dönemde gelişen tahkikli neşir standartlarına uygun toplu neşri henüz yapılmamıştır.

3. Zahiriyye Mezhebi

Zâhiriyye, Dâvûd b. Ali ez-Zâhirî (ö. 270/884) tarafından kurulan fıkıh mezhebidir.

İlave bilgi için tıklayınız:

ZAHİRİYE MEZHEBİ.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun