Vasiyette bulunmak gerekir mi?

Tarih: 04.01.2022 - 10:22 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Vasiyet hakkında bilgi verir misiniz?
- Ayrıca, vasiyet etmek şart mı, vasiyette bulunmayan günahkar olur mu ya da vasiyette bulunup da günaha girenler var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Malın üçte birinden azının vasiyet edilmesi müstehaptır, Allah'ın sevdiği bir şey yapılmış demektir. Ancak varisler fakir ise vasiyet etmemek daha faziletlidir. Vefatından sonraya kalacak malların üçte birinden daha fazla olan veya varislerden herhangi biri lehine yapılacak vasiyet ise, diğer varislerin iznine bağlı olarak geçerlidir. Zira varise vasiyet caiz değildir. (Mevsılî, el-İhtiyâr, 4/376-377)

Bu genel hükümlere bağlı olarak:

- Kul hakkı olan borçların ve Allah hakkı kapsamında ele alınan oruç fidyesi, zekat, kefaret gibi malî yükümlülüklerin ödenmesini vasiyet etmek vaciptir.

- Mirastan pay alamayan fakir akrabalara vasiyette bulunmak müstehaptır.

- Yabancılardan ve akrabalardan zengin olanlara vasiyette bulunmak mubahtır.

Masiyet ve günah ile meşgul olan kişiye vasiyet ise mekruhtur. Haram olan şey için yapılan vasiyet ise haramdır. (İbn Abidin, Reddü’l-muhtâr, 10/336)

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:

Vasiyet

Vasiyet; kişinin, malını ölüm sonrasına bağlayarak bir şahsa veya hayır cihetine teberru yoluyla temlik etmesini ifade eder.

Ölüme bağlı bu işlemi yapan kişiye mûsî, vasiyetten yararlanacak kişiye veya hayır cihetine mûsâ leh, vasiyet konusu mal veya menfaate mûsâ bih denir.

Vasiyetin kaydedildiği belgeye vasiyetname denir.

Eskiden beri bütün toplumlarda ve hukuk sistemlerinde görülen bir hukukî işlem türünü belirten vasiyet, mülkiyet hakkının kaybedildiği bir zamana bağlı şekilde malda yapılan tasarruf olması yönüyle genel prensipler açısından bir istisna teşkil eder. Ancak tasarrufun başlangıç anı yönünden kişinin hayatta iken kendi malında serbestçe tasarrufta bulunmasına benzediği ve mülkiyet hakkının tabii bir neticesi görüldüğü içindir ki hemen her hukuk düzeninde vasiyetin meşruluğu kabul edilmiş, getirilen bazı sınırlamalarla fertlerin temel haklarının ve kamu düzeninin korunması hedeflenmiştir.

Aynı şekilde İslam’da da insanların dünyevi ve uhrevi ihtiyaçları gözetilerek vasiyet hakkı tanınmış, ayrıca birtakım kurallar konularak yakınların ve üçüncü şahısların haklarının korunması, kamu düzeninin sağlanması, hak ve ödevler arasında denge kurulması amaçlanmıştır.

Nitekim Hz. Peygamber (asm), “Allah, amellerinize eklenmek üzere -hayatta iken yaptığınız iyilikler dışında hayırda bulunabilmeniz için- vefatınız sırasında mallarınızın üçte biri üzerinde size tasarruf yetkisi vermiştir.” (İbn Mace, Vesaya, 5) ifadesiyle, vasiyetin meşru kılınış sebebine işaret etmiştir.

Vasiyet sayesinde öldükten sonra hayırla yadedilme, mirasçı olamayan yoksul akrabaları gözetme, hayatta iken iyiliği görülen kimseleri ödüllendirme ve kamu yararına yönelik hizmetlere katkı sağlama gibi amaçlar gerçekleştirilir.

Ayetlerde Vasiyet

Hukuki bir işlem olarak vasiyetten söz eden ayetlerin bir kısmında vasiyetin yerine getirilmesi gerektiği, değiştirilmesinin büyük bir vebal sayıldığı vurgulanırken (Bakara 2/181) bazılarında mirasın ölenin borçları ödenip vasiyeti yerine getirildikten sonra taksim edilmesi ve vasiyet sebebiyle mirasçıların zarara uğratılmaması istenir. (Nisâ 4/11-12; ayrıca bk. Bakara 2/182)

Ayrıca, vasiyet yapılacağı zaman iki adil kişinin bulundurulması tavsiye edilir. (Mâide 5/106)

Birçok fakih kişinin anne baba ve yakın akrabalarına, kocanın geride bıraktığı dul karısına vasiyette bulunmasını emreden ayetlerin (Bakara 2/180, 240) iddet ve miras ayetleriyle neshedildiği görüşündedir. Bazı fakihlere göre ise vasiyetin vacip oluşu mirasçı akrabalar hakkında mensuh ise de mirasçılar arasında yer almayan akrabalar hakkında devam etmektedir. (Kurtubî, III, 99-100; IV, 203-207)

Hadislerde Vasiyet

Hz. Peygamber (asm);

- Müslümanlara vasiyetlerini sağlıklı günlerinde hazırlamalarını öğütlemiş (bk. Buhari, Vesaya, 1),
- Miras payları Allah tarafından belirlenen mirasçılara mal vasiyet edilmemesi gerektiğini bildirmiş (bk. Ebu Davud, Vesaya, 6),
- Ayrıca ölümden sonra da faydalanılacak hayır amaçlı teberruları (sadaka-i cariye) teşvik etmekle birlikte, mirasçıları varlıklı bırakmanın onları dilenmeye mecbur edecek şekilde muhtaç bırakmaktan daha hayırlı olduğunu ve bundan dolayı en çok terikenin üçte biri kadar vasiyette bulunulabileceğini açıklamıştır. (bk. Buhari, Vesaya, 2; Müslim Vesaya, 5)

Vasiyet Etmenin Hükmü

Şerî hükmü bakımdan vasiyet beş kısma ayrılır.

a) Farz ve vacip olan vasiyet

Zimmetinde bizzat ifa etmekten aciz olduğu borç veya iade edilmesi gereken emanet (vedîa) gibi kul hakları bulunan kimselerin, alacaklıların ispata yarayacak delilleri yoksa, bu borcun ifası için vasiyette bulunmalarıdır.

Aynı şekilde hac, zekât, fidye, kefaret ve nezir gibi yerine getirilememiş Allah hakları için de vasiyet böyledir.

Bu vasiyetleri yapmayan günahkâr olur.

b) Mendup vasiyet

Sevap kazanmak amacıyla mirasçı olamayan yoksul akrabaya veya hayır yollarına vasiyettir.

Bu vasiyeti yapan sevap kazanır, yapmayana günah olmaz.

c) Mubah vasiyet

Sevap kazanma kastı olmaksızın, varlıklı insanlara yapılan vasiyetlerdir. Mubah bir vasiyet dinen övülen bir amaçtan dolayı ve sevap kazanmak niyetiyle yapılırsa mendup vasiyete dönüşür.

Bu vasiyeti yapan sevap kazanır, yapmayan sevaptan mahrum kalmış olur.

d) Mekruh vasiyet

Fakir varisi olanların, mallarını vasiyet etmeleri ittifakla mekruhtur.

Ayrıca Hanefilere göre, kim olursa olsun fisku fücur ehline vasiyette bulunmak da tahrimen mekruhtur yani harama yakın bir günahtır.

e) Haram vasiyet

Haram bir işin yapılması için vasiyette bulunulması ittifakla haramdır, büyük günahtır.

Mesela, bir Müslümanın kilise yapılması, şarap fabrikası inşası gibi haram olan bir şeyi vasiyet etmesi haramdır. Bu tür vasiyetlere uyulmaz.

Ayrıca meşru cihetlere bile olsa, malın üçte birinden fazlasının vasiyet edilmesi de caiz değildir. Şayet vasiyet edilmişse, varislerin, malın üçte birisinden fazla olan kısmında bu vasiyete uymaları mecbur değildir. Ancak, isterlerse uyabilirler. Hambelilerdeki sahih görüşe göre bu tür bir vasiyet mekruhtur. (İbn Kudâme, Muğni, 6/445; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-islami, 8/12, 13)

Vasiyeti Yerine Getirmek Şart mı?

Hukukî vasfı bakımından vasiyet, vasiyet eden açısından bağlayıcı nitelikte taşımayan (gayri lâzım) bir tasarruf olduğundan, mûsî hayatta iken dilerse vasiyetini değiştirebilir veya vazgeçebilir.

Mûsînin ölümünden sonra vasiyet bağlayıcı (lâzım) hale gelir ve tayin edilmişse vasîye, edilmemişse geride kalan akrabalara vasiyetin gereğini yerine getirmek vacip ve gerekli olur, yerine getirmezse günahkâr olur.

İlave bilgi için tıklayınız:

VASİYET.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun