Vakıa Suresi 13. ve 14. ayetlerde, öncekiler ve sonrakiler, diye bahsedilen kimlerdir?

Tarih: 06.04.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Onların çoğu önceki ümmetlerden, biraz da sonrakilerdendir. " mealindeki ayetlerde imanda, fazilette öncü olan kimselerden söz edilmektetir.

 

Vakıa Suresi 10-16. ayetler:

10. İyilikte öne geçenler, (mükâfatta da) öne geçenlerdir.

11.İşte (Allah'a) yakın olanlar bunlardır.

12. Bunlar Nîmet (veya Naîm) Cennetlerindedirler.

13, 14. Öncekilerden büyük bir cemaattir, sonrakilerden az bir topluluktur.

15. İşlenmiş motifli tahtlar üzerindedirler,

16.Yaslanıp karşılıklı otururlar,

İlgili Hadîsler:

Câbir b. Abdillah (R.A.) diyor ki:

«İzâ vakaâ sûresi indiğinde "Öncekilerden büyük bir cemaattir; sonrakilerden az bir topluluktur" mealindeki âyet okununca, Hz. Ömer (R.A.) üzüldü ve:

 

«Ya Rasûlullah! Öncekilerden büyük bir topluluk, sonrakilerden az bir topluluk öyle mi?» diye sordu. Aradan az bir süre geçtikten sonra aynı sûrenin 39 ve 40. âyetleri inerek "Bunlar öncekilerden büyük bir cemaattir, sonrakilerden de büyük bir cemaattir." müjde anlamında bilgi verilerek açıklama yapıldı. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, Hz. Ömer'e seslenerek:

«Ya Ömer! Gel de Allah'ın indirdiği âyetleri işit!» buyurdu ve inen 39 ve 40. âyetleri okuduktan sonra şöyle dedi:

«Haberiniz olsun ki, Adem'den bana kadar gelip geçen (mü'minler) büyük bir topluluktur; benim ümmetim de büyük bir topluluktur. (Lâ ilahe illa'llahu vahdehu lâ şerike leh) ile şehadette bulunan deve çobanlarından iki önemli cemaatten yardım görmedikçe üçte birimizi tamamlayamayız.» (Hafız İbn Asâkir, Câbir (R.A.)den)

«Ümmetimin misâli, yağmura benzer; öncesi mi hayırlıdır, sonu mu hayırlıdır bilinmez.» (Tirmizî/edeb: 91)

«Ümmetimden bir taife hak üzere olup üstünlük sağlayarak devam edecek; onları rüsvay etmek isteyenler ve onlara muhalefet edenler kıyamete kadar onlara zarar veremeyecektir.» (Buharî/ i'tisam :  10- Müslim/imân : 247, imaret:  170, 173- Ebû Dâvud/ fiten:  1- Tirmizî/ fiten : 27, 51- İbn Mace, Mukaddime: 1, Ahmed: 5/34, 269, 279.)

«Canımı kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, kıyamet günü sizden öyle bir cemaat ba'solunacak (kabirlerinden kaldırılacak) ki, onlar (çoklukta) gecenin karanlığını andırırlar da yeri bir baştan bir başa kaplarlar. Melekler ise (o gün) şöyle derler:

«Muhammed'le (A.S.) gelenler, diğer peygamberlerle gelenlerden daha çoktur.»
(Taberani, Ebu Malik’ten.)

Ümmetlerden Dosdoğru İmân Edenlerin Oluşturacağı Topluluk:

«Öncekilerden büyük bir cemaattir; sonrakilerden az bir topluluktur.»

Kur'ân-ı Kerîm, imân nimetine erişip cemaat olmaya lâyık görülenleri, iki gruba ayırmaktadır:

Önceki ümmetlerden çok kalabalık bir cemaat, gelip geçen peygamberlerdir. Sonrakilerden az bir cemaat ise, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ve O'nun ümmetinden olan ilim adamlarıdır. Zira bu ümmetin gerçek âlimleri, İsrâiloğulları'na gönderilen peygamberlerin derecelerine yakın bir derecededirler.

Bu yorum daha çok müfessir Fahruddin er-Râzî'ye aittir. Diğer bir yorum ise, şöyledir:

Öncekilerden büyük bir cemaat, İslâm'a ilk giren «muhacir» ve «ensardır». Sonrakilerden az bir cemaat ise, İslâm'a girdikleri halde hicret etmeyip kendi yurtlarında kalan mü'minlerdir.

Veya tek kanaldan rivayet edilen hadîste ifâdesini bulduğu gibi, 39 ve 40.âyetler bunu açıklığa kavuşturmaktadır.

Bunlardan başka bir yorum daha söz konusudur. O da şudur:

Öncekilerden çok cemaat, Ashab-i Kirâm'dır. Sonrakilerden az bir cemaat, Ashab-i Kirâm'ı görüp imân eden tabiîn'dir. Allah daha iyisini bilir. (Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 12/5990)

Veya bu ayetlerde anlatılan Rasulullah ümmetidir ki, onun ilkleri sahâbe-i kiram efendilerimizdir. O zaman ilk dönemde, ilk çağda, o ilk sıkıntılı dönemde, bütün o aleyhte şartlara rağmen Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'e ve onun getirdiği hidâyet hediyesine iman etmiş, ölüm tehditleri altında, her türlü zulüm ve işkenceler altında olmalarına rağmen yılmadan peygamber safında yer almış Müslümanlardır.

Elbette sâbikûn olanların, mukarrabûn olanların çoğu onlardan, azı da sonraki dönem Müslümanlarından olacaktır.

Veya o zor dönemde, toptan toplumun reddettiği bir ortamda Nuh’un (a.s) safında yer alanlar, Musâ (a.s) ile birlikte olanlar, İbrahim’le (a.s), Salih’le (a.s), Lût’la (a.s) birlikte olanlar, peygambere sahiplenenler, peygambere siper olanlar, peygambere destek oldukları için öldürülenler, işkencelere adaylığını koyanlar elbette sâbikûndan olacaktır.

İlkler, ilk inananlar, ilk Müslümanlar çok zor şartlar altında iman ettikleri için sabikûn’un çoğu bunlardan, azı da sonraki nesillerdendir. Önce ilkler gelecek, sonra da artık Müslümanlığın kolaylaştığı dönemlerde Müslümanlıktan başka bir şey düşünmeyen Müslümanlar gelecektir. (bk. Besairu’l Kur’an)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun