Ümitsizlik, kötü dünya ve güvensizlik ortamında ne yapayım?

Tarih: 26.07.2022 - 22:25 | Güncelleme:

Soru Detayı

1. Uzaylılar var mı kızımı korkutmuşlar işte gelecek bizleri öldürecek diye korkuyor.
2. Kötü bir dünyadayız, ülkemiz için de kötü. İşte son olaylar için doktor kalmayacak dünyada, plastikler yüzünden oksijen kalmayacak her şey çok kötü olacak diye paylaşımlar görüyoruz. Bu da kaygıya ve paniğe sebep veriyor. Ben kendim çevrem için dikkat ediyorum dua ediyorum.
- Ümitsizliğe kapılmamalıyız hep bir çıkış yolu vardır değil mi, zor günlerin yanında güzellikler de hep olur değil mi, Rabbim bizi korur o yardım eder hep değil mi biz dua etsek inşallah.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Rabbimizin beyanından dünyada yalnız olmadığımızı, hayatlarımız farklı olsa da cinlerle beraber olduğumuzu ve onların da bizlerin de imtihan edildiğimizi biliyoruz.

Cinler bizi görebilirken, onların bizim gibi vücutları olmadığı ve belki boyut farklılığı olduğu için biz onları görüp dokunamıyoruz.

Cinler de biz de nefis sahibiyiz, yani Rabbimizin emirlerini yerine getirip getirmemekte hürüz. İtaat ve isyanımıza göre de üst dereceler kazanıyor veya alt derekelere düşüyoruz; sonuçta hür tercihimize göre de ya cennete gideceğiz ya da maazallah cehenneme.

Allah’a isyan edenlerin başı olan ve cinlerden olan İblis, gene cinlerden ve insanlardan olan hizmetkârlarıyla, yani cin ve insan şeytanlarıyla müminleri yoldan çıkarmaya gayret etmekteler.

Bunların, batılı filmlerde tasvir edildiği şekilde olmadıklarını, aksine Allah’a iltica etmiş mümin kullar üzerinde hiçbir yaptırım güçlerinin bulunmadığını Kuran’dan biliyoruz. Diğer insanlara ise sadece Allah’a ve onun emirlerine isyana teşvik etmek üzere vesvese verebilme özellikleri var, hepsi bu.

Bir imtihanda olmayan, bütün işleri kayıtsız şartsız Allah’a itaat ve ibadet etmek olan muhtelif melekler var. Melekler ise sadece dünyada değil vazifelerine göre bütün kâinata dağılmış vaziyetteler. Ancak onlar sadece Allah’ın emirlerini yerine getirdikleri için, onların makamları sabit ve imtihanda değiller.

Ara ara bazı insanlarda şeytanın da vesvesesiyle bazı halüsinasyonlar veya birtakım hayali, nazari görünmeler, ses duymalar olabilir. İstiaze ile Allah’a sığınıldığında, özellikle İhlas, Felak ve Nas sureleri okunduğunda bu vesveseler inşallah geçecektir. Vesvesenin ne kadar üstüne gidilirse o kadar büyür, ne kadar kendi haline bırakılırsa o kadar küçülür.

Uzaylılara gelince; Kur'an veya sünnete baktığımızda, bunların varlığı veya yokluğu ile ilgili kesin bir bilgimiz yok.

Bazı hayalperest insanların bugüne kadar varsayım, komplo teorisi, paranoya gibi çeşitli soyut ve altı boş denebilecek iddiaları dışında elimizde somut bir şey de yok. Dolayısıyla olma ihtimali düşük de olsa sıfır olmayan bir hayat türü için farazi yorum yapmak manasız olacaktır.

Kaldı ki böyle bir hayat türü olsa bile, onlar da tartışmasız Rabbimizin kullarıdırlar. Ve her ne olursa ancak onun izni ile olur.

Dolayısıyla Rabbim bir şey istedikten sonra onun olmasını durduracak kimse yoktur. Öyleyse korkacak da bir şey yoktur. Sonuçta biz kulluğumuzla imtihan oluyoruz ve bu tür vesveseler bizi sadece kulluğumuzdan alıkoymaktadır.

"Uzaylılar var mı, yok mu?" diye bize bir fayda sağlamayacak bir şey konusunda ümitsizliğe düşeceğimize, mutlaka bizi çok yakın zamanda yakalayacak olan ölümü düşünüp, ölüm sonrasına, Rabbimizin istediği şekilde hazırlanmamız daha doğru olacaktır.

İkinci sualiniz:

Hayır, kötü bir dünyada değiliz, imtihan dünyasındayız. İmtihanda zorluklar olduğu gibi güzellikler de var. Bunlardan kontrol edebildiklerimiz var, kontrol edemediklerimiz var.

Çevre ile endişelerinize gelirsek, belki haklısınız, fert olarak gerekli hassasiyeti gösterin, ama bunun esiri olmanın da bir anlamı yok. Şu an hayatımızdan plastikleri, akaryakıt ve araçları, elektrik santrallerini, nükleer enerjiyi çıkarsak, belki insanların büyük çoğunluğu 1 sene içinde hayatta bile kalamayacaklar.

Her şey o kadar da kötü ise, 70’li yıllarda 4 milyar civarı olan nüfus nasıl 50 senede 2’ye katlandı? Nasıl ortalama ömür 65 yaştan 80’lerin üstüne çıktı?

Evet, biz biraz dünyamızı tahrip ediyoruz, doğru, ama pek çok da nimetten faydalanıyoruz.

Yıllardır elma kurduna rastlayan olmadı. İlaçlanmamış bir elmayı kestiğinde içindeki kurdu çıkarıp elmayı yiyebilecek kaç insan vardır?

5 dk. elektrik kesintisine tahammül edemeyen, yaz günü klima 2 saat arıza yapınca ayılıp bayılan insanlar bizce fazla şikayet etmemeli.

Bizzat her insan elindeki sadece cep telefonu ile çevreye en büyük kirliliği saçmakta. Peki, kim bu telefondan vazgeçer?

Mevcut şartlarda insanlar fert olarak çevre için elinden geldiğince duyarlı olmalı, ama nimetlerden de Allah rızası doğrultusunda istifade etmeyi de bilmeli.

Bin sene önce ile bugün arasında hiçbir fark yok, bin sene öncekiler de biz de dünyaya imtihan için gönderildik, Kur'an üzere imtihandayız ve bilmediğimiz ama çok kısa bir süre sonra dünyayı terk edeceğiz ve Kur'an üzere hesap vereceğiz.

Bin sene öncesi ile tek fark güvercin değil cep telefonu ile haberleşmemiz, ateşlenince ıhlamur ve birtakım otlarla değil eczaneden aldığımız ilaçlarla iyileşmemiz, ata / deveye değil arabaya binmemiz…

Son olarak bir de şöyle bakalım, 100 sene evveline göre belki dünya nüfusu 10 kat artmış, ama dünya aynı dünya; peki bugünkü akıllara zarar bolluk ve bereket nereden çıktı?

Onun için müsterih olunuz. Sürekli her konuda “o kötü-bu kötü” demek insanı ümitsizliğe sürekler ki bu da gene şeytanın vesvesesidir. Böyle insanlar ne huzur bulur ne de huzur verir, aman onlardan olmayalım. Allah bizden şükür istiyor, hamd istiyor...

Peygamber (asm) Efendimiz açlıktan midesine taş bağlamış; bunun manasını bugün kavrayabiliyor muyuz?

Bir hadis öğrenmek için Endülüs’ten Bağdat’a aylarca imkânsızlıklar içinde yürüyerek gelen ve halinden şikayetçi olmayan eski İslam âlimlerinden daha mı kötü durumumuz yani?

Kolera, veba ve verem gibi pislik sebepli salgın hastalıklar yok artık.

Geçtiğimiz 2-3 senede COVİD kaynaklı ve dünya genelindeki ölümlere rağmen dünya nüfusu artan bir ivme ile artmış…

Mülkün sahibi bir öyle-bir böyle imtihan ettiği misafirlerini deniyor. Bize düşen Hocamız aleyhissallatü vesselamı iyi dinlemek, kitabı iyi çalışmak, mülkün ve bizim sahibimize yaraşır kul olmaya gayret etmektir ki evvela cehennemden kurtulalım, akabinde vatan-ı aslîmiz olan cennetimize kavuşalım Allah’ın izniyle.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun