Şeytan, bir peygamber olan Hz. Eyyüb'e nasıl yorgunluk ve eziyet verebilir?

Tarih: 13.11.2014 - 09:30 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kur'an-ı Kerim'de "Kulumuz Eyyub'u da an. O, Rabbine; 'Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi.', diye seslenmişti." Sorum şu;
- Şeytan bir peygambere nasıl yorgunluk ve eziyet verebilir?
- Tamam şeytan bizlere verdiği vesveselerle çok acılar çektiriyor ve bize eziyet ediyor. Ben vesveseden çok çektiğim için bu acıları anlayabiliyorum. Bazan hafakanlara giriyorum. Tam bir cinnet hali yaşatıyor bizlere. Fakat bir peygamber vesvese yaşamadıktan sonra şeytan başka türlü nasıl yorgunluk ve eziyet verebilir ki?
- Ayrıca o bir peygamber ve ahirete tam inanmış birisi. Dünya hırsı ve tamahı olmaz. Dünyanın cazibedar güzellikleri onu etkilemez. O'nun tek sıkıntısı hastalığın verdiği ızdırar hali. Bu konuda dese ki "Çok yorgunluk ve acı çektim" anlarım. Fakat şeytan nasıl acı eziyet ve yorgunluk verir.
- Ayrıca Eyyup Peygamberden başka hiçbir peygamberin şeytandan bir şikayeti olmadığını biliyoruz. Veya var mı?
- Neden Eyyup peygamber?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

"Kulumuz Eyyub'u da an. O, Rabbine; 'Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi.' diye seslenmişti.” (Sad, 38/41)

mealindeki ayette yer alan “Şeytanın Hz. Eyyub’a dokunması” iki şekilde değerlendirilmiştir:

a) Şeytan vesveseleriyle, Hz. Eyyub’a eski güzel hayatı ile içinde bulunduğu sıkıntılı hayatını hatırlatmak suretiyle onu rahatsız ediyordu.

b) Bir imtihan tablosu olarak, Allah şeytana izin verdi, o da bu izne binaen Hz. Eyyub’un malına, sonra evine, çoluk çocuğuna, sonra onun cesedine musallat oldu, onu sıkıntılara soktu. Daha sonra onun kalbine de musallat olmak istedi ancak buna muvaffak olamadı. (bk. Mavredi, ilgili ayetin tefsiri)

- Ayette “yorgunluk ve eziyet” olarak meal verdiğimiz kelimelerin asıl Arapça ifadesinde “nusb-azab” olarak yer alan bu kelimelerin manaları şöyle açıklanmıştır:

- Nusb, elem-acı; azab, sekam, hastalık.

- Nusb, cesedine yerleşen hastalık; azab, malına gelen musibet.

- Nusb, yorgunluk, bitkinlik; azab, bela, musibet anlamına gelir. (bk. Mavredi, ilgili yer)

Diğer bir değerlendirme de şöyledir:   

Nusb, Hz. Eyyub’ın eski güzel günlerini, zenginlik yıllarını, sağlıklı hayatını kaybetmekten dolayı duyduğu şiddetli gam ve keder anlamına gelir. Azab ise, bedeninde hissettiği ağır hastalıktan ötürü çektiği acıyı ifade etmektedir. (Razi, ilgili yer)

- Ehl-i sünnet alimlerine göre, şeytan bir fiili yapabilir. Ancak asıl yaratıcı Allah’tır. Bu sebeple, Hz. Eyyub’un kısaca “şeytan bana zarar verdi” demesi, şeytanın bu imtihandaki vesilelik yönüne yapılan bir vurgudur. Şeytan (imanla ilgili şüpheler hariç) peygamberlere de vesvese verebilir. Çünkü onlar da bir insan olarak, hatta daha ağır imtihanlara tabidir.

Şeytan tarafından Hz. Eyyub’a verilen bu zarar, doğrudan malının telef olmasını sonuç verecek şekilde işler çevirmesi ve bedenine hastalık mikroplarını bulaştırması şeklinde de olabilir. Ya da bir şekilde olan bu musibetleri iki de bir hatırlatarak kendisini rahatsız etmek şeklinde de olabilir, bu fiilleri yapması caizdir. Tevhide aykırı değildir.

Nitekim, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i boğazlamaya çalışması zamanında da şeytanın onlara gelip yanlış telkinlerde bulunduğuna dair tefsir kaynaklarında epey bilgiler vardır.

Keza, ayette Hz. Süleyman’ın kürsisine bir cesedin oturtulduğu ifade edilirken, İbn Abbas ve alimlerin büyük çoğunluğuna göre oraya oturan şeytandır. (bk. Zadu’l-Mesir, ilgili yer)

- Bununla beraber, bazı alimlere göre, şeytan Hz. Eyyub’un adamlarına vesvese vermek suretiyle onları ona yardım etmekten alı koydurmuştu. Hz. Eyyub, bunu kast ederek ”şeytan bana sıkıntı verdi” demiştir. (bk. Beyzavi, ilgili yer)

- Burada kullanılan “şeytan” kelimesi yerine, “Eyyub’u da an! Hani o, Rabbine: 'Şüphesiz, bana bir zarar dokundu, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.' diye duâ etmişti.” (Enbiya, 21/83) mealindeki ayette “zarar” kelimesi kullanılmıştır.

- Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Eyyub, özel bir şekilde çok ağır bir imtihana tabi tutulmuştur; malını, ailesini sağlığını kaybetmiştir. Üstelik daha önce çok zengin, müreffeh bir hayata sahip iken bu ağır musibete dûçar olmuştur.

Şeytan ise, kendisine “Sen bunu hakketmedin, bu sıkıntılar insanın tahammül sınırını aşan bir şekil almıştır…” şeklinde vesveselerle musibetin şeklini daha ağırlaştırıyordu.

Hz. Eyyub ise, şeytandan gelen bu sıkıntıları gidermesi, bundan dolayı yanlış bir düşünceye, Allah’a karşı suizan beslememek için Allah’a yalvarıyor ve bu halini ona şikâyet ediyordu. Bu yakarış, Hz. Yusuf’un,

 “Allah’ım! bu kadınların hilelerini benden uzaklaştır, yoksa (korkarım ki) onlara meyleder de cahillerden olurum.” (Yusuf, 12/33)

şeklindeki Allah’a iltica edip yalvarıp yakarması gibidir. (krş. İbn Aşur, ilgili ayet)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun