Remil ilmi ile geçmiş veya gelecek bilinebilir mi?
- Remil ilmi Hz. İdris ya da Hz. Danyal peygamberden geliyorsa ve Efendimizin hadisi de bunu destekliyorsa neden fal olsun?
Değerli kardeşimiz,
Remil, kum üzerine çizgiler çizerek bakılan bir fal çeşidi, kum falı demektir.
Sözlükte “kumlu arazi” anlamına gelen reml kelimesi terim olarak “kaybolan bir şeyin yerini bulmak, merak edilen bir işin sonucunu öğrenmek amacıyla kum üzerine çizilen çizgilerle fal bakmak” demektir (remmâl “remilci”).
Daha sonraları kum yerine kağıt veya tahta kullanıldığı halde falın adı değişmemiştir. Literatürde daha çok hattü’r-reml şeklinde görülen ismin yanında, darb ve tark kelimeleri de ona yakın anlamlarda geçer. Türkçe’de ise “remil atmak” / “remil dökmek” denilmektedir.
Modern Batı dillerinde "remil" karşılığında kullanılan kelime (İng. geomancy; Fr. géomancie) Latince geomantiadan gelmektedir. İlk defa XII. yüzyılda Arapça’dan Latince’ye yapılan tercüme faaliyetinin sonucunda “ilmü’r-reml” karşılığı olarak İspanya’da kullanılmış ve oradan Batı dillerine geçmiştir.
Kur'an-ı Kerîm’de yer almayan remil kelimesine hadislerde hem sözlük hem terim anlamıyla rastlanır.
Muâviye b. Hakem’in hattü’r-remli sorması üzerine Resûl-i Ekrem şu cevabı vermiştir:
“Eskiden kum üzerine hat çizen bir nebî vardı. Kimin hattı onunkine uygun düşerse o isabet etmiş sayılır.” (Müslim, Selâm, 121; Ebû Dâvûd, Tıb, 23)
İbn Abbas remilin kâhinler tarafından yapılan bir işlem olduğunu bildirmektedir. (İbnü’l-Esîr, II, 47)
Remilciler bu falın aslının Hz. âdem, İdrîs, Lokman, Yeremya, İşaya ve Daniel peygamberlere dayandığını söylemekte, dolayısıyla câiz olduğunu iddia etmektedir. Onlara göre bu iddialarına delil gösterdikleri yukarıdaki hadiste sözü edilen nebî İdrîs Peygamber, hattü’r-reml de onun mucizesidir.
Taşköprizâde, Kâtib Çelebi ve Sıddîk Hasan Han, anılan hadisin zahirî manasından remil yoluyla bazı bilgiler edinilebileceği anlaşılsa da aslında hadiste bunun kastedilmediğini, zira peygamberler dışında kimsenin mûcize gösteremeyeceğini, “kimin hattı onunkine uygun düşerse” ifadesinin de bunun imkansızlığını ortaya koyduğunu belirtmiştir. (Taşköprü-Zâde, Mıftahu's-Saade, Beyrut 1985, I, 336)
İbn Haldun da bu hadisin hattü’r-remlin meşruiyetine hiçbir şekilde delil olamayacağını, çünkü anlaşıldığına göre kendisinden söz edilen nebîye hat çizdiği sırada vahiy geldiğini, hadiste de o kişinin hattının vahiyle teyit edilmiş olacağından isabetli sayılacağının ifade edildiği söylenmekte, ayrıca o nebînin bunu ümmetine tebliğ etmediği, kendine ait bir husus olduğu bildirilmektedir. (Muķaddime, I, 426-427)
Kur'an-ı Kerîm’e göre gaybı bilmek Allah’a ve O’nun bildirdiği peygamberlere mahsustur. (Âl-i İmrân 3/179; el-Cin 72/ 26)
Dolayısıyla kesbî olarak gaybın bilinmesi mümkün değildir.
Her ne kadar bazı peygamberler, Allah'ın kendilerine verdiği ledünnî bir ilimle veya Allah'tan aldığı bir emirle kumlar üzerine çizdiği bir takım çizgilerden istikbale dair bazı hadiselerin vukuunu keşfederlermiş ise de daha sonraki insanların çizecekleri çizgilerin onun çizgilerine uygun düşeceği kesin olarak bilinmediğinden bu iş diğer insanlara yasaklanmıştır.
Bu bakımdan metinde geçen, "her kim çizgisini onun çizgisine uygun düşürürse" cümlesini, "bazı kimselerin çizgisi o peygamberin çizgisine uygun düşebilir" şeklinde anlamak gerekir. "Onun çizgisine isabet eden kimseye bu hareketi yapmak caiz olur" şeklinde anlamak doğru değildir.
Sahih olan görüşe göre bu ifadenin manası şöyledir:
Kimin çizgisi o peygamberin çizgisine muvafık düşerse o çizgiyi çizmek mubahtır. Lakin muvafık düşüp düşmeyeceğini yüzde yüz bilmeye bizim için imkan yoktur. Bu nedenle remil bize mubah değil haramdır.
Hz. Peygamber Efendimiz (asm)'in doğrudan doğruya "Remilcilik haramdır" demeyip, "Her kim çizgisini onun çizgisine muvafık düşürürse, o kimse gerçeğe isabet etmiş olur." buyurması, remille meşgul olan peygamberlerin bu hükme dahil olduğu anlaşılmasın diyedir.
İslâm dini Cahiliye döneminden kalma pek çok kehanet ve fal çeşidi gibi remili de yasaklamıştır. Buna rağmen insanlardaki gaybı bilme merakını ve istikbalde meydana gelecek olayları önceden öğrenme arzusunu istismar eden bazı kişiler, diğer fal çeşitleri gibi remili de ısrarla sürdürmüş ve günümüze kadar gelmesine yol açmıştır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- İçimizde kuma çizgi (hat) çizip fala bakanlar var, rivayetini açıklar mısınız?
- Fala inanma, falsız da kalma demenin imana zararı olur mu?
- Fal baktırmak doğru mudur?
- Fal bakmak ve baktırmak hakkında örnek hadis bildirir misiniz?
- Büyücüler gercekten büyü yapabiliyorlar mı ve yaptıkları büyü kişiyi etkiliyor mu?
- Kur'an-ı Kerim de büyü ile ilgili ayetler hangi Surelerde yer almaktadır?
- Evlenmek istediğim kızla evlenebilmek için büyücüye gitmem caiz mi?
- Sevdiğim kişi ile aramı düzeltmek için büyü yapmam caiz mi?
- Bazı yörelerde hamile bayanlara Kuranı Kerim açtırılıp muska yazılıyor. Bu doğru mu?
- Sihir nedir, sihir ve sihirbazlığın hükmü nedir? İllüzyonların gösterilerine de sihir denilir mi?