Peygamber Rumları mı örnek alıp hüküm vermiş?
- Sitenizde daha önce işlenmiş bir hadisle alakalı farklı bir pencereden soru soracağım:
https://sorularlaislamiyet.com/bir-kadin-sut-emzirdigi-surece-esiyle-cinsel-hayati-olmayacak-midir
- Bildiğiniz gibi Resulullah (sav) Peygamberdir ve Allah ona fıkhi konularda yasakları ve onayları bildirir o da insanlara bildirir bu böyledir.
- Lakin Tırmizi’de geçen bir hadiste; 2220 - Vehb’in kızı Cüdâmeden rivâyete göre, kendisi bizzat Resulullah (sav)den şöyle söylediğini işitmiştir:
“Çocuk emziren kadınla cinsel ilişkiyi yasaklamak istedim. Fakat bana Rumlar ve İranlılar bunu yapıyorlar çocuklarına bir zarar gelmiyor dediler ben de bu fikrimden vazgeçtim.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 16)
- Sorum; Bilirsiniz meşhur bir hadis vardır hurma ağacı hadisi Resulullah hurma ağacı aşılama ile alakalı bir fikrini söylüyor sonra o iş olmuyor yanılıyor sonra diyor ki "siz dünya işlerini benden iyi bilirsiniz" diyor gerçekten de peygamber de olsa yanılabilir dünyevi bir iş sonuçta, ama yukarıda verdiğim bu hadis ise dünyevi bir konu değil direk(t) fıkhi bir konu ve insanlar da Resulullah’a bunu soruyorlar o da "Yasaklamayı düşündüm ama insanlar dedi ki bunu Rumlar yapıyor bir şey olmuyor dediler ben de vazgeçtim"
- Bu hadisi nasıl anlamak lazım?
- Bir peygamber fıkhî konuda bir şeyi yasaklamayı düşünüyor sonra insanlar bu işte bir sorun olmadığını söylüyor o da diyor ki o zaman tamam vazgeçtim.
- Haşa tabi ki benim Peygamberliğine imanım tam bir sorunum yok lakin bana bu hadis ilginç geliyor, özelliklede şu kısmı: "yasaklamayı düşünüyordum ama insanlar sorun yok dedi o yüzden vazgeçtim" Bu kısmı anlamakta zorlanıyorum
- Özetlersem ortada fıkhi bir konu var ama peygamber bu gibi fıkhi konuda sanki onayları kendi fikri ve insanların fikrine göre alma durumu gibi bir şey çıkıyor ortada, zorlandığım kısım budur ve bana bunu açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, vahyin gelmediği zamanlarda Allah’ın izniyle içtihat ederdi, içtihadı bazen vahiy tarafından düzeltilir bazen de aynen devamına izin verilerek onaylanmış olurdu.
Soruda geçen durum da böyledir. Peygamberimiz (asm) içtihat etmiş, vahiy de sessiz kalarak onaylamıştır; netice itibariyle vahyin onayından geçtiği için dini açıdan sakıncası yok demektir.
Bu kısa bilgiden sonra, sorudan fikrimize çarpan bazı noktaları kısa maddeler halinde izah etmekte fayda vardır:
Fıkıh konuları da dünya işleriyle ilgili olabilir. Aşılama işi bir dünya işi olduğu gibi, çocuk emzirme de (nikah, talak, alışveriş gibi) bir dünya işidir. Ancak hangi konu olursa olsun dini açıdan bir sakınca varsa, vahiy tarafından düzeltilir.
Bu sebeple, meseleyi fıkhî olup olmaması açısından değil de vahy-i sarih veya vahy-i zımni açısından değerlendirmek daha isabetli olur.
İşin özeti şudur:
Hz. Peygamber Efendimiz (asm) bu konuda açık / sarih bir vahiy almadığı için, o günkü Araplar arasında yaygın bir kanaate dayanarak "süt emziren kadınla ilişkide bulunmayı yasaklamayı" düşünmüştür. Daha sonra Arap müşriklerinden daha kültürlü, daha bilgili daha medeni olan Faris ve Rumların bu konudaki tecrübelerinin doğruluğuna güvenmiş ve yasak işinden vazgeçmiştir.
Demek ki bu içtihat vahye uygun olduğu için onaylanmış ve bir düzeltme yapılmamıştır.
Özetle, Peygamber Efendimizin (asm) her hâli, her sözü ve her tavrı vahyin ışığında ve kontrolündedir.
Kuran’da değişik vesilelerle ifade edildiği üzere Hz. Peygamber (asm) bir beşerdir, ama Allah’tan vahiy almaktadır. Birinci hasiyeti onun şahsıyla alakalı bir hususu yani asla ilahlaştırılmaması gerektiğini, ikinci hususiyeti de Allah adına bildirdiklerinin sıradan bir insanın sözleri olarak düşünülmeyip, layık olduğu yerde tutulmasının ne kadar ehemmiyetli olduğunu belirtmektedir.
Ayrıca, Resul-i Ekrem Efendimizin (asm) bir beşer olarak (Devlet başkanı, kumandan, hakim vb.) değişik sıfatlarla söylediği sözlerinin, fikirlerinin de olduğu unutulmamalıdır.
Bununla birlikte, bu ayetlerin başka delillerle birlikte değerlendirilmesi neticesinde, Resulullah’ın (asm) tebliğ mahiyetinde olmayan söz ve davranışlarının da vahyin kontrolü altında bulunduğu ve bir konuda içtihat ettiğinde yanlış neticeye ulaşırsa, ona bunun doğrusunun mutlaka bildirildiği anlaşılmaktadır.
Peygamber Efendimizin (asm) bütün davranışlarının vahiy olup olmaması konusunda âlimler arasında iki görüş vardır:
Bir kısmı onun (asm) bütün davranışlarının vahy-i zımni altında olduğunu ifade ederken, bir kısım alimler de onun (asm) beşerî hallerinin vahiy olmayıp, ama vahyin kontrolünde olduğunu ifade ediyorlar.
Peygamberimizin (asm) konuşmaları, hâlleri, davranışları ve filleri yani ona ait olan her şey, -ister doğrudan vahiy olsun ister dolaylı bir şekilde vahyin kontrolünde olsun- netice itibariyle vahyin ışığında sonuçlanır ve vahyin onayından geçmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peygamberimiz Hz. Muhammed, sadece kendisine bildirileni mi bilirdi?
- 1400 sene öncesinden hadisler nasıl geldi?
- Allah'ın elçisine uymamızı emreden ayetleri açıklar mısınız?
- Sünnetin bağlayıcılığı, örnek alınması ve kaynağının vahiy olup olmadığı konusunda bilgi verir misiniz?
- Peygamberimize vahiy nasıl geliyordu?
- Peygamberimize gelen vahiy Arapça mıydı?
- Mescid-i Aksa’yı kıble edinme emri Kur’an’da var mı?- Hadis Savunması 14
- Peygamberimiz Efendimiz vahyin ilk yıllarında, intihar düşüncesi ile "Dağa gideceğim, bir uçurumdan kendimi atarak, canıma kıyıp rahata kavuşacağım." demiş midir?
- Ayetler olduğu halde, kudsi hadislerin varid olmasında ne gibi bir hikmet vardır?
- "Zor gelmeyeceğini bilseydim, gece namazını farz kılardım." hadisine göre farz kılma yetkisi içtihadi midir?