Cennette açık mı olacağız yoksa tesettürlü mü?
Değerli kardeşimiz,
Cennet, bütün yönleriyle fıtratın kemale erdiği, her şeyin hakiki manasıyla hayat bulduğu bir yerdir. Elbette orada giyim ve kuşam da olacaktır.
Cennetlikler;
- Yeşil renkli (bk. İnsan 76/21),
- İnce ipekten ve atlastan yapılmış (bk. Duhân 44/53),
- Eskimeyen elbiseler giyerler (bk. Müslim, Cennet, 21).
- Altın ve gümüş bilezikler ve incilerle süslenirler (bk. Hac 22/23).
- Parlak incilerle süslenmiş taçlar takarlar. (bk. Tirmizî, Sıfâtü’l-cennet, 23).
Fakat bu elbiseler, dünya elbiseleri gibi geçici, sunî veya cansız değildir; cennetin mahiyetine uygun, fıtrî ve nuranî elbiselerdir.
Kuran-ı Kerîm’de ve sahih rivayetlerde, cennet ehlinin giysilerinin cennetten; cehennem ehlinin giysilerinin ise cehennemden olacağına işaret edilmiştir. Bu, her iki âlemin kendi iç yapısına uygun bir hâli ifade eder. Cennet elbiseleri huzur, zevk ve onur vesilesiyken; cehennem elbiseleri azap ve ıztırap kaynağı olacaktır.
Cenab-ı Hak buyurur:
“Orada canların çekeceği, gözlerin zevk alacağı her şey vardır.” (Zuhruf, 43/71)
Bu ayet, cennetteki nimetlerin yalnız mideye değil kalbe, ruha, göze, kulağa, hatta bütün duygularımıza hitap edeceğini bildirir. Bu durumda cennet elbiseleri de sadece bedeni örten değil, ruhu da güzellik ve sevinçle kuşatan bir mahiyette olacaktır. Onlar hem nefsin arzu edeceği hem gözün lezzet alacağı hem de ruhun şeref bulacağı elbiselerdir.
Bir başka ayette ise şöyle buyrulur:
“Ahiret yurdu, gerçekten diri olanların yurdudur.” (Ankebût, 29/64)
Bu ifade, ahiret âleminin her yönüyle canlı ve hayat dolu olduğunu haber verir. O hâlde cennetin elbiseleri de dünyadaki ölü ve cansız kumaşlar gibi değildir. Bilakis onlar, hayatın kendisinden pay almış; nurla dokunmuş, fıtrî ve şuurlu elbiselerdir. Sanki her biri, sahibinin makamına, rengine ve ruh hâline göre şekillenen birer canlı varlıktır.
Cennet ehli, bu elbiseler içinde yalnız süslenmek için değil, manevi bir huzur ve saadet içinde bulunacaktır. Çünkü cennette her şey, sahibinin iç dünyasını yansıtır. Elbiseler, orada ruhun aynası gibidir:
Ruhu saf olanın elbisesi nurdan; kalbi muhabbetle dolu olanın elbisesi, o sevginin rengiyle parlar.
Böylece cennet giysileri hem gözlere bir ziynet hem kalplere bir huzur hem de şuura bir hayat kaynağı olacaktır. Dünyadaki elbiseler nasıl bedeni örterse, cennet elbiseleri de ruhu örter; fakat onu saklamak için değil, kemâlini göstermek içindir.
Cennet nimetlerine dair ayet ve hadislerden anladığımıza göre cennet nimeti olarak yararlanılacak barınma yerleri, giyim kuşam, yeme içme ve konforlu bir yaşama dair her şey, insanın istediği gibi, beklentisinin çok üzerinde, mahiyet olarak beşer muhakemesinin fevkinde olacaktır.
En büyük cennet ödülü ise Allah’ın rızası ve görülmesidir (ru’yetullah). Allah’ın rızasının en büyük ödül oluşu Kuran’da şöyle zikredilmektedir:
“Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan, ebedi kalacakları cennetler ve Adn cennetinde güzel meskenler vaat etmiştir. Allah’ın (onlardan) razı olması ise hepsinden büyüktür. İşte bu büyük bir başarıdır.” (Tevbe 9/72)
Cennet ve Cehennem Elbiselerinin Mantığı
Cennet Elbiseleri
Cennette insan sadece tek bir nimet değil, cennetin bütün çeşitlerini her an tatmak ister. Çünkü cennette güzelliklerin türleri sonsuz derecede farklıdır. İnsan, her duygusu ile (göz, kulak, kalp, ruh, hayal, tat alma vs.) bu farklı güzelliklerin tadına varmak ister.
Bu nedenle, cennetteki mümin her vakit bütün cennet çeşitleriyle temas kurmak ister.
İşte bu yüzden: Cennet ehlinin elbisesi, cennetteki güzelliklerin küçük bir örneği hâline gelir. Yani elbise sadece örtü değil, cennetin güzelliklerini taşıyan bir sanat tablosu gibidir ve bütün cennetin güzelliklerinden, nimetlerinden… istifade etmeye uygundur.
Örneğin:
1. Bir kimse memleketin ve dünyanın her yerinde farklı çiçeklerin hepsini bir arada görmek istese ona göre kendi bahçesine her türden çiçek diker. Ve sanki bütün çiçeklerin bir demetini kendi bahçesinde canlı olarak toplamış olur.
Cennet elbisesi de böyle, cennetteki bütün güzellik türlerinin küçük bir örneğini taşır ve hepsinden aynı anda istifade etmeye uygundur.
2. Bir dükkâncının, depodaki bütün malların küçük örneklerini “numune listesi” olarak vitrine koyması gibi, cennet elbiseleri de cennet nimetlerinin “numunelerini” taşıyacak şekilde yaratılmıştır.
3. İnsan sevdiği renkleri, şekilleri veya doğadan örnekleri evine ve kıyafetine taşımak ister ve böyle bir şey olsa ne kadar memnun ve mesruru olur. Cennette ise bu “taşıma” çok daha mükemmel olur.
Demek ki, cennetteki bütün güzelliklerin birebir aslı elbiseye yansır ve bir anda hepsinden maddi-manevi istifade eder. Mesela:
- Cennette bir ırmağın güzelliği varsa, elbisenin bir katı o ırmağın ışığını ve güzelliğini taşır.
- Bir bahçenin kokusu varsa, elbisenin bir başka katı o kokunun hakiki yansımasını taşır.
- Bir lalenin güzelliği varsa, bu çiçek sadece desen olarak değil, nurdan hakiki bir parıltı olarak elbiseye geçer.
- Yani elbise artık bir numune bahçe, mini bir cennet, pencereli bir sanat eseri olur.
Dünyada elbisedeki çiçek sadece desendir; kokmaz, canlı değildir. Cennette ise kokar, ışık saçabilir, gözün farklı bir duygusuna hitap eder, dokundukça yeni bir haz verebilir. Yani cennet elbisesi, cennetin güzelliğinin gerçek parçasıdır, sembolik değildir.
Mesela, bir müminin gözü renk ve ışık ister, kulak hoş tını ister, kalbi huzur ister, ruhu nur ister, hayali çeşit ister… Cennet elbiseleri bütün cennet nimetlerinden bir anda -biri diğerine engel olmayacak şekilde- binler haz ve zevkler tadacak şekilde yaratılacaktır.
Demek ki, cennet elbiselerinin her tarafında her katında başka bir güzellik türü bulunur. Bu elbise kendisi için birer küçük cennet hükmüne geçer.
- Nasıl?
Cennetteki nehirlerin ışığı elbisede görülür, cennetteki bahçenin kokusu elbisede duyulur, cennetteki meyvelerin renkleri elbiseye yansır, cennetteki nur, elbisede akar gibi parlar. Yani müminin elbisesi cennetteki bütün güzelliklerin küçük ve canlı bir özetidir.
Nitekim bir hadis-i şerifte “Huri yetmiş kat elbise giyer, ama bacaklarındaki ilik yine görünür.” (Buharî, Bed’u’l-Halk 8; Tirmizî, Kıyâmet 60) diye haber verilmiştir.
- Bu ne demek?
Elbiseler aynı cinsten değildir. Her kat farklı güzelliği, farklı rengi, farklı kokuyu, farklı nuru gösterir. Bir kat diğerini tamamen kapatmaz. Her kat, müminin başka bir duygusunu memnun eder. Elbise, âdeta 70 farklı güzelliğin aynı anda sergilendiği bir sanat eseri olur.
Cennette hurilerin elbiselerinin “yetmiş tabaka olup iliklerin görünmesi” teşbihi, tiksinti veren bir görüntüyü değil; güzellik tabakalarının birbirini örtmeyecek kadar latif ve şeffaf olmasını ifade eder. Tıpkı beyaz bir üzümün içindeki tat, renk ve çekirdeğin görünmesi gibi, bu tabakalar da birbirine perde olmaz; her biri farklı bir güzelliği, farklı bir duyguyu ortaya çıkarır.
Burada amaç, cennet nimetlerinin nasıl çok boyutlu ve katmanlı bir zevk sunduğunu anlatmaktır. Yani hurilere giydirilen her bir hulle, insanın ayrı bir duyusuna hitap eden bir güzellik taşır renk, koku, nur, letafet gibi farklı estetiklerin hiçbiri diğerini kapatmaz.
Böylece insan baktığında tek bir güzellik değil, bir anda birçok güzelliğin iç içe açıldığını seyreder.
Bu hakikat, hurilerin ve onların elbiselerinin âdeta “küçültülmüş bir cennet modeli” gibi yaratılacağını ifade eder. Dünyada bir elbise diğerini örter; cennette ise Allah hem bakışı hem elbiseyi öyle latif kılar ki, hiçbir tabaka diğerini gizlemez; her biri ayrı bir lezzet ayrı bir iştiha ve ayrı bir huzur verir.
Hurilerin bedenleri ve elbiseleri, insandaki bütün duygu ve latifeleri memnun edecek derece güzellik taşır; gözü, kalbi, ruhu, hayali, zevki, estetik duyguları aynı anda doyurur.
Böylece huriye bakan kişi, sadece bir güzellik değil, yürüyen, canlı bir cennet numunesi ile karşılaşmış olur. Bu sebeple hadis, çirkin bir görüntüyü değil; güzelliğin tabaka tabaka ve perde olmaksızın hissedildiği bir estetiği anlatır.
Şimdi cennet hurisine verilen bu özelliğin cennete giden her mümin erkek ve kadına daha üstün ve daha yüksek seviyelerde verildiğini bir düşünelim. Ve buradan cennet elbiselerinin, canlı ve hayatlı birer cennet modeli olacağını anlamaya çalışalım.
- Neden bu kadar çeşit?
Çünkü insan cennette tüm duygularıyla nimet yaşar. Her duygu farklı bir “güzellik türü” ister. Böylece elbise, “her duyguya ayrı ikram” olur. Bu nedenle cennet ehlinin hem kendisi hem de huri eşi birer küçük cennet gibi görünür.
Cehennem Elbiseleri
Dünyada insan, gözüyle günah işler, kulağıyla günah duyar, eliyle günah yapar, kalbiyle günahı ister, aklıyla günaha plan kurar… Yani günahlar tek bir duyguyla değil, birçok cihazla yapılır.
Bu yüzden, cehennem elbisesi de tek çeşit azap değil, birçok çeşit acı verecek parçalardan yapılır.
Nasıl cennet elbisesi çok nimetli ise, cehennem elbisesi de çok azaplıdır.
Bu, Allah’ın hikmetine (her şeye uygun karşılık verme) adaletine (kim ne yaptıysa ona göre ceza) tam uygundur.
Özetle
Cennet elbiseleri:
Cennetin her tür güzelliğini yansıtan, çok katlı, çok güzellikli, her duyguyu memnun eden elbiseler.
Cehennem elbiseleri:
İnsanın işlediği günahların çeşitleri kadar farklı acılar barındıran elbiseler.
Her iki durum da Allah’ın hikmetine ve adaletine tam uygundur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Cennette kadınlar tesettürlü mü olacak yoksa tesettürsüz mü?
- Cennette vücutların şeffaf olması ne anlam ifade eder?
- Cennette her türlü mutluluk var mı?
- Rahman suresi 64 ve 76 ayetlerinde neden özellikle yeşilden bahsedilmiş?
- Cennet ehli kadının başörtüsü dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır, anlamına gelen bir hadis-i şerif var mıdır?
- Allah'ın cemalini kimler görecek?
- Kadınlar cennette kiminle evlenecek? Dindar kadınların hurilerden daha güzel olması konusunda bilgi verir misiniz? Erkeklere huri verildiği takdirde kadınlarda kıskançlığa sebep olmayacak mı?
- Cennette kadınların durumu hakkında bilgi verir misiniz?
- Cennette domuz eti var mıdır?
- "Cennette erkeklere huriler var, ama kadınlar için ne var?" denilmekte, bu konudaki görüşleriniz nelerdir?