İslamcılık öldü mü?

Tarih: 20.10.2025 - 12:36 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir akademisyen “İslamcılığın öldüğü konusunda Olivier Roy’a katılacak gibiyim.” diyor, doğru mu, İslamcılık öldü mü?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Esasen “Sahih İslam’ın bütünüyle yaşanmasını, yayılmasını ve ümmetin birliğini dava edinen Müslümanlar var oldukça İslam ve İslamcılık ölmez.”

Doğru İslam anlayışı; Kuran, Sünnet, sahabe uygulaması, bunlara dayandığı kesin olan mezhep imamlarının içtihatları kaynak olarak kullanılmadan mümkün olmaz. İslam beşer aklının ürünü değil, Allah Teâlâ’nın vahyinin ürünüdür. Akıl din kuralı koymak için değil, dini anlamak, metinleri yorumlamak, yaşanan çağda Müslümanlara çözüm üretmek için devrededir; bunu da yine Hz. Peygamber (asm) Efendimizden itibaren örnek devirlerde uygulanan usul ile yapacaktır.

İşte bu usul ile anlaşılmış olan sahih İslam yalnızca iman, ibadet ve ahlaktan ibaret değildir; hukuk, sosyal, siyasal… hayat alanlarını da kaplamaktadır. Bu alanlara ait de emredici, yasaklayıcı veya yol gösterici kutsal metinler (ayetler, sahih hadisler, icmalar) vardır. İslam ile hemhâl olmuş İslam alimleri yorumlar ve içtihatlar yaparak İslam’ın, her hâl ve kârda, her zaman ve mekânda uygulanabilir olduğunu ortaya koyarlar ve bunun nasıl olacağını açıklarlar.

"Roy" gibilerin temel hataları, İslam bütününü akıllarınca parçalamak ve mesela hukukla veya siyasi sistemle veya ekonomi ile dinin alakası olmadığını iddia etmektir. Bu iddianın İslam dini, aklı ve usulü içinde yeri yoktur ve olamaz.

Şimdi Roy’un “siyasal İslam”dan ne anladığına ve niçin onun öldüğüne hükmettiğine, yazdıklarının özetini naklederek bakalım ve cevabımızı verelim.

"Olivier Roy", siyasal İslam’ın (ve ona göre İslamcılığın) sona erdiği tezini ilk olarak 1992’de, “Siyasal İslamın İflası” kitabında ileri sürmüş ve bu tezini yıllar içinde tekrarlamıştır.

Bu iddiasını şu temellere dayandırmaktadır:

1. Siyasal başarısızlık: İslamcı hareketlerin siyasi iktidara geldiklerinde (mesela Arap Baharı sonrası Mısır ve Tunus deneyimleri) devlet yönetimi konusunda başarısız olmaları ve toplumsal sorunları çözememeleri.

Cevabımız:

Kökten İslam düşmanları, laikçiler, ılımlı İslamcılar, dünyanın herhangi bir yerinde sahih İslam’ı bütünüyle uygulamak için gerekli alt yapıyı hazırladıktan sonra iktidara gelmek isteyen İslamcıları engellemek için ellerinden geleni arkada bırakmamışlardır. Arap Baharı, Mısır ve Tunus tecrübeleri başarısızlık sebebiyle çökmemiştir / ölmemiştir, karşı engellemelerle ve şiddet uygulamalarıyla öldürülmüştür.

Nitekim Bediüzzaman dine zıt nüfusun bu gibi siyasal İslam faaliyetlerini boğamaması ve bu girişimlerin muvaffak olabilmesi için nüfusun % 60-70inin tam mütedeyyin olma şartını getiriyor. Dolayısıyla toplum manevi anlamda bu seviyeye gelmediğinde, bu gibi çalışmalar ya siyasi olarak ortaya çıkan cereyanların ya da seküler kesimin engellemesiyle kesintiye uğrayacaktır.

2. İdeolojik dönüşüm: İslamcı partilerin ve hareketlerin iktidara gelmek veya kalmak için pragmatik politikaları benimsemesi ve dönüşmeleri.

Cevabımız:

Bu durum bir dönüşüm değildir; mevcut şartlarda imkânsızı zorlamak yerine, mümkün olanı kullanarak asla vaz geçmedikleri ve dönüştürmedikleri davalarını adım adım başarıya götürme siyasetidir.

3. Roy’a göre siyasal İslam (İslamcılık) sona ermiş, fakat radikallik İslamlaşmış, klasik İslamcılığın yerini almıştır. Batılılaşmış, dindar ve “gerçek” Müslüman topluluktan ziyade radikalleşmiş ve “sanal” bir topluluk ortaya çıkmıştır.

Cevabımız:

İşte bu cümlelerle Roy, ağzındaki baklayı çıkarıyor.

- Neymiş?

“Gerçek Müslüman Batılılaşmış dindar Müslüman” imiş. “Eğer bir Müslüman veya İslamcı hareket Batılılaşmış dindarlığı kabul etmez ise -ki bu, parçalanmış, eksiltilmiş, laikliğe uyarlanmış İslam anlayışıdır- evet böyle yaparlarsa radikalleşmekte ve “sanal” bir topluluk olmaktadırlar, böyle bir İslam’ın ise yaşama şansı yoktur.”

Biz de diyoruz ki, mesela Ğannûşî’nin partisinin iktidara gelmesi engellenmesin, Ğannûşî sebepsiz yere hapiste tutulmasın, bakalım başarılı olamıyorlar mı, toplumun ihtiyaçlarına cevap veremiyorlar mı?

Mesela İsrail, yetmiş yıldan fazladır Filistin’de yaptıklarını yapmasa İslamcılar savunmak için silaha başvuracaklar mı?

- Suriye’de Esed rejimi tarihte emsali az görülmüş zulmü Sünnî Müslümanlara uygulamasaydı, Tunus’ta Müslümanca yaşama imkânsız hale getirilmeseydi o gence kendini yakacak, İslamcılar silahla yollarını açmaya teşebbüs edecekler miydi?

- Niçin İslam’ı istismar eden aşırı hareketlerin bazılarına ve İslam adını kullanarak saltanat süren bazı yönetimlere dokunulmuyor da gerçek İslamcı hareketler öldürülüyor, sonra da çıkıp utanmadan “İslamcılık öldü” deniyor.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun