Allah neden tek tek helak etmiyor?
Fetih suresi 25. ayette neden Allah tek tek helak etmiyor?
Sorum şu “Eğer, inananlarla inkârcılar birbirinden ayrılmış olsalardı, onlardan inkâr edenleri elem dolu bir azaba uğratırdık.”
Fetih suresi mealinde böyle bir ayet var. Allah isterse ayırmadan inkârcıları öldüremez miydi tek tek isim vererek öldüremez miydi neden burada ayrılmamalarını sebep olarak koyuyor bu Allah için çok kolay değil midir? Allah isterse onların istediğine istediği gibi azap edemez miydi? Allah için ayrı olup olmamaları ne kadar fark eder ki onun her şeye gücü yetmez mi? Benim kastettiğim Allah kimin inanacağını kimin inanmayacağını bilmiyor muydu, elbette biliyordu. O zaman neden ayrılmalarını bekliyor?
Değerli kardeşimiz,
Önce ilgili ayetin mealini verelim:
“İnkâra sapan, sizi Mescid-i Haram’a sokmayan, (yolda) engellenmiş kurbanları yerine ulaşmaktan alıkoyanlar da başkaları değil, onlardır. Eğer Mekke’de kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkekler ve mümin kadınlar olmasaydı, bunları bilmeden ezmeniz ve bu yüzden üzüntü ve zarara uğramanız ihtimali bulunmasaydı (Allah ellerinizi onların üzerinden çekmezdi). Dilediklerini rahmetine daldırmak için Allah böyle yapmıştır. Eğer birbirinden ayrılsalardı, inkâra sapmış olanlarına acı bir şekilde azap edecektik.” (Fetih, 48/25)
Hudeybiye’de engellenen müminlerin, Mekke’de ya kendilerini henüz tanımadıkları veya bulundukları yerleri bilmedikleri Müslümanlar vardı. Eğer savaşa karar verip Mekke’ye hücum etselerdi, kurunun yanında yaş da yanacak, bilmeden birçok Müslümanın kanına girilecekti. Allah buna razı değildi,
Mekke’nin daha uygun şartlarda ve kutsallığına yaraşır şekilde kan dökülmeden fethedilmesini takdir buyurmuştu, nitekim iki yıl sonra fetih böyle gerçekleşti.
Esasen bu ayet, Allah’ın adaletini ve hikmetini ortaya koymaktadır. Bu ayette belirtilen "ayrılma" durumu, inananlarla inkâr edenlerin birbirinden net bir şekilde ayrılması gerektiğine işaret etmektedir. Elbette Allah her şeyi en iyi bilendir ve O'nun her şeye gücü yeter. Ancak, insanların imanı ve inkârı kendi iradeleriyle seçmeleri gerektiği için, bu ayrımın gerçekleşmesi önemlidir.
Ayrıca, insanların inançlarıyla ilgili kararlarını kendilerinin alması, Allah’ın adaletinin bir gereğidir. İnananların ve inkâr edenlerin ayrılması durumunda, inkâr edenlerin elem dolu bir azaba uğratılacağı ifade edilmiştir. Bu, insanların özgür iradeleriyle yaptıkları seçimlerin sonuçlarıyla yüzleşmelerinin bir parçasıdır. Bu durum, hem Allah’ın adaletini hem de insanların iradesinin önemini vurgulamaktadır.
Diğer taraftan, Kâinat simgesel canlı bir imtihan salondur, onun organları arasındaki değişik durumlar bu gerçeğin bir tezahürüdür. Atomdan Herkül burcuna kadarki ortamlarda bütün kozmik, jeolojik ve genel olarak ontolojik sahnelerin farklılığı olduğu gibi, bu salonda imtihan olan insanlar da güneş gibi aydınlık gece gibi karanlık olanları vardır.
Gece ile gündüzün, karanlıkla aydınlığın bir araya gelmesi içtima-i zıddeyn olduğundan mümkün olmadığı gibi, farklı karakter sahibi insanların aynı kategoriye konulması da adalet mekanizması açısından imkânsızdır.
Hidayetle dalalet, gece ile gündüz, cennet ile cehennem arası kadar uzak olan bu iki sınıf insanları bir araya getirmek haksızlık olduğu gibi, onları ayırmadan tek tek cezalandırmak da fertlere bakan kanunlarda olsa bile, ilke bazında işleyen hukuk açısından haksız bir tavır olabilir.
Kaldı ki, bu ayette sosyolojik açısından bir değerlendirme söz konusudur.
Şöyle ki: müminlerin bilmeden de olsa bazı müminleri öldürmeleri ihtimal dairesinde olduğundan, hataen değil, bir açıdan kasta benzer bir cinayet söz konusu olacaktı. Bu ise daha sonra mesele anlaşılınca mümin ordusu için hem ayıp hem günah olurdu.
Bu tavır gerçekte müminleri günahtan, düşmanın kınamasından ve ayıplamasından muhafaza etmek, mümin oldukları halde kâfir zannıyla ölüme sevk eden bir karışıklıktan korumaya yönelik pek hikmetli bir tedbirdir.
Ayette geçtiği üzere bu tavır insanlık camiasına taşınmış sonsuz ilahi rahmetin bir yansımasıdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hudeybiye Barışı | Cihad ve Savaş 41
- Muhammed neredeydi? Bekke, Kudüs mü?
- Neden tanrıya inanamıyorum?
- Sonsuz rahmet sahibi Allah, kendinden bir nur bulunan kulunu ebedi cehennemde neden tutar?
- Kafir olup şeytanlaşan cinler, Kuran okunduğu zaman neden kaçıyor?
- Kaç tane kavim veya topluluk, nerede, nasıl ve hangi sebeple helak olmuştur?
- Allah insanın yapacağı fiilleri bilmez iftirası...
- Dinlerin (özellikle İslam’ın) dünyaya indiriliş hikayesi güvenilir değil?
- Din, cihad ve zorlama: İslam barış dini midir?
- Eski ümmetlere gösterilen mucizelerden sonra azabın gelmesi, Peygamberimize mucize verilmediği anlamına mı gelir?