Allah neden, Kur’an ayetleri bitti, onu kitap haline getir, demedi?
- Allah, Peygamberimizin ne zaman öleceğini biliyordu, neden Peygamberimize Cebrail (as) ile emir göndererek, "Kuran ayetleri bitti onu kitap haline getir", demedi?
- Yani, Allah, şu an Kuran’ın bu yönlerden eleştirilmesine izin neden verdi, Peygamberimiz onu kitap haline getirseydi daha emin olunulmaz mıydı?
Değerli kardeşimiz,
Cevap 1:
En son ayet Hz. Peygamber Efendimiz (asm)'in vefatından 9 gün önce inmiştir. O sırada Efendimiz (asm)'in hasta olması dolayısıyla, Allah ona böyle bir işi yükletmemiş olabilir.
Ayrıca, ayetlerin kısa zamanda değişik yazı malzemelerinden toplamak oldukça zordur. Peygamberini son anında böyle bir zorlukla karşı karşıya bırakılması şefkat ve hikmetine aykırı olduğu için emredilmemiş olabilir.
Diğer taraftan, sahabeler de imanlarındaki samimiyetin test edilmesi noktasında bir imtihan sırrı olarak onlara bırakılmış olabilir. Nitekim, onlara da bu imtihandan başarıyla çıktılar.
Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman döneminde Kur’an’ın cemi ile ilgili yapılan çalışmaların ne kadar zor ve ne kadar uzun zaman periyodiklerine ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.
Hatta noktalama işaretlerinin de nasıl bir ihtiyaç olduğu zamanla belli oldu.
Eğer zamanı gelmeden bu işler olsaydı, yapılmasının gerekçeleri bilinmediği için insanların zihinlerine tam nakşedilemez ve hikmeti anlaşılamazdı. Bu da başka münakaşalara sebep olabilirdi.
Allah, başka bazı işlerde de hikmetini gizli tuttuğu için bilemediğimiz başka hikmetleri de olabilir.
Cevap 2:
Kur'an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Kur'an, Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı, Peygamber Efendimiz’den bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, okunmasıyla ibadet edilen, insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı ilahi kelamdır.”
Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber Efendimiz (asm)'in hayatında tamamen yazılıp tespit edilmiş ve daha sonra da Hz. Ebu Bekir zamanında mushaf (kitap) haline getirilmiştir.
Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (asm)'e vahyolunduğu günden beri hiçbir değişikliğe uğramadan bize kadar gelmiştir. Çünkü onun her türlü değişiklikten korunacağı Allah Teala tarafından vaad edilmiştir. Nitekim Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“Şüphesiz ki Kur’an’ı biz indirdik, onun koruyucusu da biziz.” (Hicr, 15/9)
Peygamber Efendimiz (asm)'e ilk inen ayetler, Kur'an-ı Kerim’de Alak suresinin ilk beş ayetidir. Bu ayetler Peygamber Efendimiz (asm)'e Hira Mağarasında bulunduğu sırada inmiştir.
Daha sonra "Ey bürünüp sarınan, kalk ve insanları uyar. Sadece Rabbini yücelt, elbiseni temizle, pislikten sakın." (Müddessir, 74/1-5) ayetleri nazil oldu. Böylece vahiy tekrar gelmeye, Kur'an ayetleri inmeye başladı.
Kur’an-ı Kerim toptan nazil olmamıştır. Kısa kısa bölümler (ayetler ve sureler) halinde inerek 23 senede tamamlanmıştır. İnen bölümleri Peygamber Efendimiz (asm) vahiy katiplerine yazdırıyor, aynı zamanda bunlar ashab tarafından da ezberleniyordu.
Kur'an-ı Kerim’den her bölüm indikçe bunun nereye konacağını Peygamber Efendimiz (asm) vahiy katiplerine bildiriyor, onlar da onu gösterilen yere yazıyorlardı. Çünkü Kur’an-ı Kerim toptan inmediği gibi mushafta yazılı olduğu şekilde sıra ile de inmemiştir.
Bazen bir sure tamamlanmadan başka bir sureye ait ayetlerin indiği de olmuştur. Nitekim ilk nazil olan (inen) ayetler ilk surede yer almamış, Kur’an-ı Kerim’in 96. suresi olan Alak suresine konmuştur.
Kur'an-ı Kerim’in bir kısmı Peygamber Efendimiz (asm)'e Mekke’de iken nazil olmuş, bir kısmı da Mekke’den Medine’ye hicretten sonra Medine’de inmiştir. Mekke’de inen surelere Mekki sure, Medine’de inen surelere de Medeni sure denir. Buna göre Kur’an-ı Kerim’in 114 suresinden 87’si Mekke’de, 27’si de Medine’de inmiştir. Bir surenin nerede nazil olduğu (indiği), surenin baş tarafında o surenin adıyla birlikte yazılmıştır.
Vahyolunan ayetler Peygamber Efendimiz (asm) ve Müslümanlar tarafından ezberlenirken, diğer taraftan da Peygamber Efendimiz (asm)'in emriyle vahiy katipleri tarafından da yazılıyordu. Böylece Kur'an-ı Kerim daha Peygamber Efendimiz (asm) zamanında yazılma ve ezberlenme suretiyle korunmuştu.
Kısaca Kur'an-ı Kerim, yaklaşık olarak 23 senede, Cebrail Aleyhisselam vasıtası ile en son peygamber Hz. Muhammed (asm)’e, ayet ayet, bazen de sureler halinde Arapça olarak indirilmiş, manası da lafzı da Allah’a ait ilahi bir kitaptır.
Kur'an ayetleri geldikçe Peygamberimiz (asm), vahiy katiplerini çağırır, ayetlerin hangi surenin, neresine yazılacağını gösterirdi. Vahiy katipleri de gösterildiği gibi yazarlardı.
Peygamberimiz (asm)'in sağlığında ayetler inmeye devam ettiği için Kur'an'ın yazıldığı sahifeler mushaf haline getirilememişti. Kur'an, vahyin sona ermesiyle tamam oldu. Hz. Peygamber (asm)’in vefatından sonra ilahi rehber Kur'an metninin, ümmetin icmaından geçmek suretiyle, tek kelimesinden şüphe edilmeyecek tarzda; kıyamete kadar hiç kimsenin itiraz edemeyeceği tarzda toplanması gerekmişti.
Bunun için Peygamberimiz (asm)'in vefatından sonra halife olan Hz. Ebu Bekir, ashabın ileri gelenlerinden bir komisyon kurdu. Bu komisyon, ayrı ayrı sahifelerde bulunan Kur'an sure ve ayetlerini bir araya topladı, hafızların ezberledikleri Kur'an ile karşılaştırarak, yazıp Mushaf haline getirdi.
Böylece Kur'an-ı Kerim, Allah'tan Peygamberimiz (asm)'e vahyedildiği gibi muhafaza edilmiş, hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- İncil, Zebur ve Tevrat da Kur'an-ı Kerim gibi sonradan mı kitap haline getirilip, çoğaltılmıştır?
- Kur'an-ı Kerim sureleri günümüzde neden nüzul sırasına göre sıralanmamıştır; günümüzdeki sıralama neye göre yapılmıştır?
- Âyetler ayrı ayrı vahyolunduğu hâlde, nasıl düzene konuldu? Ve Fatiha suresinden başlayan şimdiki Kur'an-ı Kerim düzeni ne zaman oluşturuldu?
- Kuran-ı Kerim yazılı sayfalar halinde mi inmiştir?
- Bütün halinde inen Kur'an şu an nerededir?
- Kur'an-ı Kerim'in tahriften uzak kalmasını izah eder misiniz?
- Beklenilen vahyin bazen gecikmesine örnek var mıdır?
- Allah neden Kur'an-ı Kerim'i en son göndermiştir?
- Maide suresi 43. ayete göre, Peygamberimizin sözlerinin bir hükmü yok mu?
- Peygamberimizin, ayetleri iniş amacının dışında kullandığı olmuş mudur?