Beklenilen vahyin bazen gecikmesine örnek var mıdır?
- Bunun hikmeti nedir?
Değerli kardeşimiz,
Şu çok açık bir gerçektir ki, Kur’an, 23 (yirmi üç) yılda parça parça inmiştir. Mekke’de inmiş surelerin bazı ayetleri Medine’de inmiştir. Yine Medine’de inen surelerde Mekke’de inmiş bazı ayetler yer almıştır. Bu haliyle bile, Kur’an’ın sanki bir defada inmiş gibi bir bütünlük, bir cezalet, bir dengeli ifade kompozisyonuna sahip olması onun Allah tarafından indirilmiş bir kelam olduğunu göstermektedir.
Sorunuza cevap olacak birkaç misali şöyle arz edebiliriz:
Nübüvvetin başlangıcında -li hikmetin- vahiy kesintiye uğramıştı. Yeni vahyin gelişinden, dolaylı yollardan özellikle komşu olan müşrikler de haberdar oluyorlardı. Vahyin bir süre gelmediğini anlayan bazı müşrikler “Arkadaşı onu terk etti.” dediler. Bir rivayette de müşrik bir kadın bizzat Peygamberimiz (asm)'in yüzüne “Öyle anlaşılıyor ki, senin şeytanın seni terk etti.” demiştir. Hz. Peygamber (a.s.m) müşriklerin bu sözlerinden çok rahatsız olduğu ve yeni bir vahyin gelmesini çok arzu ettiği hâlde, yine de kendisini teselli edecek bir vahiy hemen inmedi. Fakat bir süre sonra Duha suresi indi. Ve “Senin Rabbin seni asla terk etmedi.” diyerek onu teselli etti.(bk. Buharî, Fezailu’l-Kur’an, 1, Tefsiru sureti 93/1; Müslim, salat, 82,84,91; İbn Kesir Duha suresinin tefsiri).
Yine Müafıkların Hz. Aişe aleyhinde çıkardıkları dedikodu zamanında, Hz. Peygamber (a.s.m), yalancıları tekzip edecek bir vahiy veya bir rüyaya çok muhtaç olduğu hâlde, bir aydan fazla herhangi bir vahiy inmemiştir.
Nihayet, Nur Suresi'nin 11-18. ayetleri bu yalanın çirkin bir uydurma ve iftira olduğunu vurgulamak üzere inmiştir.
Keza, kaynakların bildirdiğine göre, Hz. Peygamber (a.s.m)’in peygamberliğini test etmek maksadıyla Yahudilerce tertiplenen şu üç soru Efendimize (asm) sorulur:
1. Eski zamanda gelip geçen bazı gençler vardı, hikâyeleri çok ilginçtir. O gençler ne iş yapıyorlardı? Onların hikâyeleri nasıldır?
2. Dünyanın doğusuna-batısına gidip dolaşan adamların hikâyesi nedir?
3. Ruh nedir?
Peygamberimiz (a.s.m) “inşallah / Allah’ın izniyle / Allah dilerse” sözünü söylemeyi unutmuş ve "bu soruları yarın cevaplarım", diye buyurmuş. Herkes ertesi gün bu soruların cevabını beklerken 15 gün geçtiği ve Peygamberimiz (asm) çok zor bir durumda kaldığı hâlde vahiy gelmemiştir. Nihayet 15 günden sonra “1. Ashab-ı kehfi, 2. İskender-i Zulkarneyn kıssasını, 3. Ruhla ilgili soruların" cevabını veren Kehf suresi inmiştir.
Bu vahiylerin gecikmesinin önemli bir hikmeti, Hz. Peygamber (a.s.m)’in hak peygamber olduğunu cümle âleme ders vermektir. Eğer öyle olmasaydı, -derhal bir cevap bulup yapıştırması dururken- günlerce bekleyip kendini zor durumda bırakır mıydı?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- İncil'in Hz. İsa'ya yüce Allah tarafından vahyi / tebliğ ediliş şekli nasıldır?
- Allah, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e nerelerde vasıtasız (direkt) vahiy etmiştir?
- Diğer peygamberlere vahiy gelirken, titreme gibi haller neden olmamıştır?
- Vahiy ve İlham
- Allah neden, Kur’an ayetleri bitti, onu kitap haline getir, demedi?
- Duha suresi 3. ayet sadece Peygamber Efendimiz için mi geçerlidir?
- Allah, peygamberlerine küser mi?
- Peygamber Efendimiz'in, "Vahiy bana Aişe’nin yanındayken geliyor." sözünü nasıl anlamalıyız, bu işin hikmeti nedir?
- Hz. Muhammed Yahudilere gönderilseydi ne olurdu?
- Varaka öldükten sonra vahiy neden durdu?