Kur'an-ı Kerim sureleri günümüzde neden nüzul sırasına göre sıralanmamıştır; günümüzdeki sıralama neye göre yapılmıştır?
- Kur'an'daki ayetlerin iniş sırası hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
İlk inen ayetler Alak süresinin ilk beş ayetidir. Ancak sure olarak ilk inen sure Fatiha suresidir.
1. Allah'ın son mukaddes kitabı, bütün insanlığa İlâhi fermanı olan Kur'an, yirmi üç senede âyet âyet, sûre sûre nazil olmuştur.
Peygamber Efendimiz (asm) kendisine nazil olan âyet ve sûreleri yanında bulunan sahabelerine okur, sahabeler de onu ezber ederler, bir kısmı da yazardı. Bundan ayrı olarak, Peygamber Efendimiz (asm)'in vahiy kâtipleri vardı. Bunlar nazil olan âyetleri ve sûreleri özel olarak yazmakla vazifeli idiler.
Gelen âyet ve sûrenin nerede yer alacağı, Kur'an'ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize Cebrail (as) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy kâtiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu. Böylece Hz. Peygamber (asm)'in sağlığında Kur'an'ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. Aynca Cebrail (as) her Ramazan'da gelir, o güne kadar nazil olmuş âyet ve sûreleri Peygamberimize yeni baştan okurdu.
Peygamber Efendimiz (asm)'in vefatından evvelki son Ramazan'da Hz. Cibril yine gelmiş, ancak bu sefer Kur'an'ı Peygamberimiz ile iki sefer okumuşlardı. Birinci sefer Hz. Cibril okumuş, Peygamberimiz dinlemiş; ikinci seferde ise Peygamberimiz okumuş, Hz. Cibril dinlemişti. Böylece Kur'an son şeklini almıştı.
2. Kur'an yirmi üç senede nazil olmasına ve her bir ayetin de ayrı ayrı konular sebebiyle inmesine rağmen, bu kadar konu birliği içerisinde olması bir mucizedir. Hayatın her yönünü içine alan ve iki dünyanın saadetini temin eden Kur'an'ın, bu kadar değişik zaman diliminde ve değişik problemlere göre nazil olması, ayrıca farklı zamanlarda inen ayetlerin yerlerinin sırayla olmadığı hâlde konu birliği ve bütünlüğü bulunması harikadır ve mucizedir.
3. Kur'an'ın her bir suresi küçük bir Kur'an gibidir. Bu nedenle her hangi bir sureyi okuyan bir Kur'an okumuş ve istifade etmiş gibi olacaktır. İşte ayetler iniş sırasına göre olsaydı, bu hikmet de yok olacaktı.
4. Allah’ın işleri insanlarınkine benzemiyor. Nitekim bir insanın yaratılmasında önce baş taraftan ayaklara veya ayaklardan başa doğru bir gidiş olmuyor. Bütün organları beraber büyüyor ve gelişiyor. İşte Allah’ın Kelamı olan Kur'an-ı Kerim de bu şekilde farklı, ama mucize bir metotla tanzim ve tertip edilmiştir.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bütün halinde inen Kur'an şu an nerededir?
- Kuran-ı Kerim yazılı sayfalar halinde mi inmiştir?
- Âyetler ayrı ayrı vahyolunduğu hâlde, nasıl düzene konuldu? Ve Fatiha suresinden başlayan şimdiki Kur'an-ı Kerim düzeni ne zaman oluşturuldu?
- Kur'an-ı Kerim'in tahriften uzak kalmasını izah eder misiniz?
- Kur'an-ı Kerim'in surelerinin dizilişi nasıl olmuştur? Bu sıralamayı bizzat Peygamberimiz mi gerçekleştirmiştir?
- Kur'an Hz. Osman döneminde yeniden mi yazdırılmıştır?
- Kur'an tahriften nasıl uzak kalmıştır? Kur'an-ı Kerim'in eksik olmadığını nerden biliyoruz?
- Kur'an'da kaç âyet var, 6666 âyet var mıdır?
- Allah neden önceki dinleri muhafaza etmedi de İslamiyeti muhafaza etti? ilk din Yahudilik idi ve sonra diger kitaplar indi; acaba bunun sebepleri nelerdir?.. Neden Yahudilik tek din olarak kalmadı?
- Diğer ilahi kitapların tahriften korunmamasının sebebi nedir?
Yorumlar
yani günümüzdeki sıralama (nüzul sırası degil) evvelden Cebrail aleyhisselam tarafından mı bildirilmiş? bu konuda bir kaynağımız var mı? teşekkür ederim..
Yukarıda da açıklandığı gibi gelen âyet ve sûrenin nerede yer alacağı, Kur'an'ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize Cebrail (A.S.) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy kâtiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu. Böylece Hz. Peygamberin sağlığında Kur'an'ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. Aynca Cebrail (A.S.) her Ramazanda gelir, o güne kadar nazil olmuş âyet ve sûreleri Peygamberimize yeni baştan okurdu. Bu nedenle Kuran ayetlerinin tertibi Allah'ın emrine göredir.
Âyet’in kelime anlamı açık alâmet, demektir(1). Türkçe’de kullanilan « bellik », Farsça’daki « nişane » kelimeleri de ayni anlamdadır.(2) Âyet kelimesinin çogulu ayât’tır. Genel olarak bir şeyin tanınmasına sebep olan emare mânâsına da kullanılır. Allah (cc)’ın varlığına delâlet eden her seye de «ayet» denilmistir (3)
Istılâhî olarak ise Ayet: «Sûrelerin içinde; evvelinde ve sonunda munkati olan, mürekkep bir kelâmdır» şeklinde tarif olunmustur.(4)
Kur’ân-ı Kerimdeki bütün âyetlerin; bizzat Resûl-ü Ekrem (sav) tarafından tertib olundugu kesindir. Dolayisiyle bu hususta hiçbir kimsenin içtihadından veya reyinden söz edilemez . Meselâ; harf-i mukatta’dan Elif Lâm-Mim bir âyet oldugu halde; Elif Lâm-Ra bir âyet degil, âyetten bir cüzdür. Eger bu hususta kıyas sözkonusu olsaydı, durum farklı olurdu. Âyetlerin tertibi tevkifî oldugu yani inen ayetlerin nereye konulacağı Allah’ın c.c Peygamberimize a.s.m bildirmesiyle olduğu gibi, bize ulaşması da tevatür yoluyla olmuştur.(6).
Kur’ân-i Kerim’den herhangi bir âyeti inkâr eden kimsenin küfrü üzerinde ittifak edilmistir.
(1) Ismail el-Cevherî, s-Sihhah, Misir,1956, c. VI, sh.2275, Islâm Ansiklopedisi, c. II, sh. 63.
(2)M. Hamdi Yazir, Hak Dini Kur’ân D, Ist.1935, c.I, sh.23.
(3)Doç. Dr. Ismail Cerrahoglu, Tefsir Usûlü, Ank.1971, sh.52.
(4)Islâm Ansiklopedisi, c. II, sh.64, Ayrica bkz., Doç. Dr. Ismail Cerrahoglu,a.g.e., sh.52.
(5)Sah Veliyullah Ahmed Ibn Abdurrahman ed-Dihlevî, el-Fevzü’l-Kebir fi Usuli’t-Tefsir,1980, sh.88, vd. Ayrıca bkz.: Doç. Dr. I. Cerrahoglu, a.g.e., sh.53.
(6)Abdülaziz el-Buhari, Keşfü’l-Esrar, Ist.1308, c. II, sh.36. Aliyyü’l Kari, Serhu’ş-Sifâ, Ist.1309, c. II, sh.525 vd. Ayrica bkz.: Feteva-i Hindiyye, c. II, sh.266 vd.
bizi aydınlattığınız için teşekkürler Allah herkese faydalı ilim versin