Nimetleri verene şükür niçin farz değil de vacip deniliyor?
- Nimetleri veren Zat'a karşı şükür niçin farz değil de vacip deniliyor?
- Oysaki farz olması bizi mecbur kılar?
Değerli kardeşimiz,
Fıkıh konusunda özellikle Hanefi mezhebinde, “vacip” kavramı, delil yetersizliği olduğunda farz ile müekked sünnet arası gibi bir vasıf için kullanılır. Diğer mezheplerde ve akait, kelam gibi usul kaynaklarında ise, “vacip” kavramı farz manasında kullanılmıştır.
Bu sebeple, şükür için kullanılan “vacip” kavramı da farz manasına gelir.
Nitekim bazı ayetlerde Allah’ın lütufları sayılarak, “Ne kadar az şükrediyorsunuz! Fakat insanların çoğu şükretmez; hâlâ şükretmeyecekler mi?” gibi ifadelerle bu ödevi ihmal edenler uyarılmaktadır. (Meselâ bk. el-A‘râf, 7/10; Yâsîn, 36/35, 73; el-Mülk, 67/23)
Lütufları sayıya sığmayan, nimetlerinin arkası kesilmeyen Rabbimiz'e karşı şükretmek, her Müslümana farzdır.
Nimetlere şükretmek, onu ikram eden Rezzakın büyüklüğünü itiraf etmektir. Bunlara karşı aldırış etmemek ise nankörlüktür.
İmam Gazzâlî ilim, hâl ve amel kavramlarını şükürle ilgisi bakımından geniş biçimde tahlil eder.
Şükrün hakikatini anlayabilmek için öncelikle var olan her şeyin nimet olduğunu ve bütün nimetlerin Allah’tan geldiğini bilmek gerekir. Bu aynı zamanda tevhid bilgisidir, nimeti başkasından bilmek ise bir tür şirktir.
Şükrün hâl düzeyinde nimeti ve nimete kavuşmayı önemsemeyip bizzat nimet sahibinden dolayı sevinmek gerekir. Bu durumda şükrün amacı nimetin kendisi değil onu veren olduğundan, kul elindeki varlığı Allah’ın rızası uğruna ve O’nun istediği şekilde harcar. Bu halin işareti dünyanın sırf âhiretin tarlası olduğu için sevilmesidir.
Amel yönünden şükrün kalp, dil ve organlarla ilgisi vardır.
Kalbin şükrü bütün yaratılmışlar için iyilik düşünmek, dilin şükrü Allah’a minnettarlığını ifade etmek, organların şükrü Allah’ın verdiği nimetleri O’na itaat sayılacak şekilde kullanmaktır.
Buna göre Kuşeyrî’nin de kaydettiği gibi (er-Risâle, II, 494) gözün şükrü başkalarında görülen kusuru örtmekle, kulağın şükrü duyulan kusurları ifşa etmemekle olur.
Gazzâlî’ye göre Allah, razı olduğu ve olmadığı şeyleri ayırt etmesini sağlamak için katından gönderdiği vahiy bilgileriyle insana kalp basîreti vermiştir. Dinin hükümlerine uymayanlar şükür vecîbesini yerine getiremeyecekleri gibi basîretlerini kullanarak ibret gözüyle evrendeki gerçekleri, yaratılıştaki hikmetleri kavrayamayanlar da var olan şeylerin gerçek anlamlarına ulaşmaktan uzak kalacakları için yine nimetin değerini anlayamaz ve şükrünü eda edemezler, bu ise bir nankörlüktür. (bk. İhya, IV, 60-141)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Şükür nedir? Şükür vazifesi nasıl yapılmalıdır?
- Allah’ın nimetini hor görmemek için ne yapmalı?
- Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz, sözü hadis midir, atasözü müdür?
- İman hakikatlerinin açılması, binler kerametten üstün müdür?
- Cüneyd-i Bağdadi’ye şeytanın 20 sene hizmet ettiği doğru mu?
- Şeyh Sadi Şirazi kimdir?
- Sahabeyi öven ayet ve hadisler nelerdir?
- "Öyleyse siz beni zikredin ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin." (Bakara, 2/152) ayetini açıklar mısınız?
- ŞÜKÜR
- Allah’ın karşılıksız vermesini nasıl anlamalıyız?