Madem mutlak ve Kadir, ezeli ve ebedi idi, neden var etti, neden sıkıntıya düçar kıldı?
- Bir agnostik olarak, dilerim ki tanrı vardır. Yoksa bu acıların hesabını kime soracaz? İnanış biçimi, dini ne olursa olsun, hepsinde yönerge varlığın hesap vereceği yönünde. Tanrıdan hesap soracağız.
- Madem mutlak ve kadir, ezeli ve ebedi idin, canın mı sıkıldı, niye var ettin?
- Hadi canın sıkıldı, niye oyuncak diye bir evren yarattın?
- Hadi oyuncak ettin, niye bu kadar pis yaptın?
- Madem muktedir sensin, niye daha güzelini yaratmadın?
- Böyle düşünen birine verilebilecek cevap nedir?
Değerli kardeşimiz,
"Bizim sizi boş yere, bir oyun ve eğlence olarak yarattığımızı ve sizin bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" (Müminun, 23/115)
"Kendi yaratılışını unutarak bize bir mesel verdi: 'Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?' dedi." (Yasin, 36/78)
“Allah’tan hesap sormak” yaklaşımı veya “Canın mı sıkıldı?” ifadeleri insan biçimci ilkel inanışların ürünüdür. İlahi gerçeklik ile uzaktan yakından ilgisi olmayan böylesi bir itikadın agnostiği olmak ise ayrı bir konudur.
Allah Teala’nın mutlak sıfatlarından yola çıkarak, onun eylemleri ile sıfatları arasında çelişki bulunduğunu iddia etmek ise, meseleyi abese irca’dır(reductio ab absurdum). Allah’ın kudret, ezeliyet, irade, hayat, ilim, gibi mutlak sıfatları olduğu gibi, Hakîm (hikmetli), Alîm, Rahim, Âdil, Afüvv, Muin, Habib, Kerim, Latif gibi, mutlak isimleri de vardır. Bu isimler kendilerine ait tüm potansiyellerinin açığa çıkmasını isterler.
Allah’ın mutlak sıfatları ve isimleri, sınırlı şeyler ve işler olan yaratılmışlara yönelmesi sırasında bilfiil açığa çıkmaktadır. İlahi isimler sınırlı yaratılış düzlemine yöneldiklerinde, bu sınırlı yaratılış düzleminden kaynaklanan bir alt yapıya sahip olurlar. Işıksızlığın (karanlığın) ışığa aynalık yapması gibi varlık veren ismi (Vacid) varlık verdiği şeyin hiçliğini kendine ayine yapar.
Buna göre, Muhyi (hayat veren) ismi Mümit (öldüren) isminin tecellisinde açığa çıkmaktadır. Hadi (hidayet eden) ismi Mudil (saptıran) isminde, adil ismi Müntakim (intikam alan) isminde, Rahim ismi Kahhar isminin aynasında açığa çıkmaktadır.
"Allah’a ait olan en güzel isimlerdir." (Tâhâ, 20/8)
Bizler ise bu isimlerin açığa çıktığı hiçlik, yokluk, acizlik, noksanlık gibi yoksunluklarız. Ancak ilahi rahmet bu yoksunluklara tecelli eden güzel isimlerden bu yoksunlukların da istifade etmeleri yolunu açmıştır. Bu nedenle beğenmediğimiz ve çirkin bulduğumuz durumlar tam da kendi oluşumuza aittir.
Ancak iman ve amel-i sâlih ile bizde açığa çıkan tüm ilahi güzel isimleri kendimize mal edebiliriz.
Bela ve musibetlere düşen bir insan Rabbine karşı güzel bir itikat besler ve doğru amellerde bulunursa, tüm ilahi rahmet ve kereme sahip en güzel isimler ebedi olarak onun olurlar.
Aksi takdirde hem bu dünyada bela ve musibeti çeker hem de kötü itikadı ve yanlış ameli ile hâsıl olan tüm ikinci kötü anlamları kendisi için ebedi kılar.
Yaşadığımız hayat boyunca karşılaştığımız varlık, sıhhat, afiyet, rızık, sevinç gibi nimetleri düşündüğümüzde şükür ile mükellef olduğumuzu anlarız. Daha güzeli ise ancak bizim güzel itikadımıza bağlıdır. Bu nedenle rabbimiz bizleri kendisine yöneliş olan tövbe ve istiğfara davet etmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Panenteizm yalnızca inanç mı?
- İnanmaya Direnen Birinin Son Soruları
- Cehennem Ebedidir 11- Kâfir ebedi azabı niçin hak eder? (4)
- Kuran'da 2697 yerde Allah lafzının geçmesinin hikmeti nedir?
- Zat-ı İlahi, Lafza-i Celal, şuunat, sıfât, esma ve ef'al kavramlarını örneklerle açıklar mısınız?
- Allah, neden kendisini yine kendisinin yarattığı insana tanıtıyor?
- Cemalde ehadiyet, celalde vahidiyet ne demektir, nasıl olur, örneklerle açıklar mısınız?
- Maddi olmayanın, maddeyi yaratmasını açıklar mısınız?
- Neden tanrıya inanamıyorum?
- Saltanat-ı Uluhiyet, Saltanat-ı Rubûbiyyet, Saltanat-ı Hâlık’ıyet, Saltanat-ı Rezzakiyet, Saltanat-ı Malikiyet ne demektir?